Bölüm 47

12.7K 1.2K 100
                                    

Keyifli Okumalar :)


**

Az olan eşyalarını valize koyduktan sonra valizi kapattı. Mutluydu, sonunda Türkiye'ye dönüyordu. Demir Emma ile geçirdiği o geceden sonra sabah Aras'tan gelen telefonla acilen evden ayrılmak zorunda kalmıştı. Emma'yı yalnız bırakmak hiç istememişti ama sorun büyüktü. Amerika'daki en büyük fabrikalarında yangın çıkmıştı. İlk defa sorumsuz olup, 'bana ne' demek isterdi ama bunu hayatını borçlu olduğu can dostuna yapamazdı. Onun bu fabrika için ne emekler verdiğini biliyordu.

Aras, Mina'nın hamileliğinden dolayı gidemezdi ve ne yazık ki o gitmek zorundaydı. Bunu Emma'ya anlatabilmeyi ummuştu, hatta ona birlikte Amerika'ya gitmeyi bile teklif edecekti. Ancak eve döndüğünde Emma'yı bulamamıştı, ona bıraktığı notu bile gördüğünden emin değildi. Hemen gitmek zorunda olduğu için, hızlı davranarak Emma'yı aramaya başladı. Hiçbir şekilde telefonla ulaşamamıştı. Evine bile gitmişti ama orada da bulamamıştı. Emma ondan kaçıyordu. Belki de pişman olduğunu ya da Demir'in onu bıraktığını düşünüyordu; hepsini düşünmüştü. Acilen gitmesi gerekiyordu ama Emma'yı da ikna etmeliydi. Onu sevdiğini söylemeliydi. Yanına gelmesini ya da burada onu beklemesini söylemeliydi. Fakat zaman daralmıştı ve onu bulamamıştı. Ona bir kaç sesli mesaj bıraktıktan sonra mecburen hazırlanan uçağa bindi. Emma'nın onu anlamasını umdu.

Fakat beklediği gibi olmadı. Demir bir türlü Türkiye'ye dönemedi ve bu süre zarfında Emma'ya ulaşamadı. Onun iyi olduğunu biliyordu ama neden onunla konuşmak istemediğini anlayamıyordu. Emma da onu seviyordu, buna inanıyordu. Başka türlü neden bu yaşa kadar kendini korumuş bir kız, ona teslim olsundu ki! Kesinlikle onu sevdiğini biliyordu. Emma'nın ona kırıldığını düşünüyordu. Haklıydı, ona hak veriyordu ama keşke bir kere telefonunu açsaydı. O zaman ona her şeyi anlatabilecekti. Neden burada olmak zorunda olduğunu bilecekti. Fakat kahretsin ki; ne Emma telefonunu açmıştı ne de fabrika kısa zamanda toparlanmıştı. Eski ritmine döndürüp, eve daha çabuk dönmek için üç ay boyunca gece gündüz demeden çalıştı ve sayısız toplantıya katıldı. Sonunda her şeyi yeniden yapmışlardı, Aras'ın emekleri boşa gitmemişti.

Demir şimdi huzurla eve dönüyordu. Emma'yı bulup, ona her şeyi açıklayacaktı. Belki kırgınlığı hemen gitmezdi ama kendini affettirmek için elinden geleni yapacaktı. İlk defa aşkı, hayatının kadınını bulmuştu; onu kaybetmeyecekti.

Valizini eline alıp salona geçince, kapı çaldı. Buradan ayrılmasına sadece on dakika kalmışken, birinin gelmesinden hiç memnun olmamıştı. Elindeki valizi yere koyduktan sonra sıkıntıyla nefes alıp kapıyı açtı.

"Samantha? Senin ne işin var burada?". Demir hayretle karşısındaki kadına bakıyordu. Onu görmeyeli neredeyse yıl olmuştu. Şimdi burada ne yaptığını merak ediyordu.

Samantha, Demir'in hayret dolu ifadesini umursamadan geniş bir gülümsemeyle baktı. "Beni içeri almayacak mısın?" diye sordu.

Demir tuttuğu kapıyı bir santim aralamamıştı. Şu anda Samantha ile konuşmak en son istediği şeydi. "Ben çıkıyorum şimdi, uçağa yetişmem lazım"

"Türkiye'ye mi dönüyorsun?". Genç kadının gözlerinde ona bakarken hayal kırıklığı da vardı.

Demir onu umursamayarak "Evet" dedi.

"Benim için İngiltere'ye gelmedin ama Aras için Türkiye'ye yerleştin. Bana gerçekten değer veriyorsun sanmıştım. Hatta bir ara sevdiğini bile düşünmüştüm"

Samantha'nın onu suçlayan sözlerinden sonra Demir en çok sevgi kısmına takılmıştı. Sahi sevmiş miydi bu kızı? Belki biraz sevmişti ama Emma'ya hislerinin binde biri bile olmadığını biliyordu. Emma'dan uzak kaldığı üç ayın her günü Türkiye'ye dönmemek için kendini zor tutmuştu ama geride kalan aylarda, bir kere bile Samantha aklına gelmemişti. İlk gittiği zamanlarda bile onu özlememişti.

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin