Bölüm 14

27.4K 1.7K 247
                                    


İnstagram: pembekalemhikayeleri

****

Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.

Ölü Ozanlar Derneği

*****

AMERİKA / Günümüz

"Lisa yine mi buradasın? Doktor ne dedi sana biraz bu odadan uzak kalman lazım", Lisa'yı bulduğuma sevinsem mi, yoksa onu yine Lizzy'nin odasında bulduğum için üzülsem mi bilememiştim.

Lisa sanki ona saldırmışım gibi ateş saçan gözlerini bana çevirdi. "O doktor, kızının öldüğünü de kabullen dedi. Sen kabullendin mi? Kızımız senin için öldü mü?"

"Öyle olmadığını biliyorsun. Ben de senin kadar acı çekiyorum. Ben de hala onu arıyorum. Ama ben çareyi alkolde aramıyorum. İçki içip kızımı unutmak istemiyorum"

"Sana bin kere söyledim. Ben kızımı unutmak için alkolik olmadım. Kızımın kayboluşunu unutmak için oldum. Ya ben bebeğimi nasıl unuturum? Tek bir an, tek bir saniye bile aklımdan çıkmıyor", gözünden yaşlar akmaya başlarken hala Lizzy' nin minik bebeğine sarılıyordu. Elizabeth kaybolduğundan beri Lisa artık onun odasındaydı. Gecesi gündüzü burada geçiyordu. Her eşyasına sarılıp, kendine işkence ediyordu. Tam altı yıldır da hiçbir şey değişmeden bu rutin devam ediyordu. Lisa dayanamıyordu, bedeni bu kadar acıyı taşıyamıyordu. Elizabeth kaybolduktan bir yıl sonra alkol sorunu patlamıştı. Doktor rehabilitasyona gitmesini söylemişti ama o, bu odadan ayrılamadığı için ikna olmamıştı. Ben de elimde olan tüm imkanları kullanarak onun bu sorununu tedavi etmeye çalışmıştım ama Elizabeth olmayınca ne kadar iyi olabilirdi ki, ne kadar iyi olabilirdik?

Bu sefer de haddimi aşmıştım yine. Onun alkolü kızımızı unutmak için içtiğini ima etmiştim. Onu daha da çok üzmüştüm. Şimdi kollarımın arasına aldığım bu kadının tüm gözyaşlarının sorumlusu bendim.

"Doktor bana uyu da deyiyor. Nasıl uyuyabilirim ki? Ne zaman gözlerimi kapatsam bebeğimin gözlerini görüyorum. Ne zaman biraz uyusam kızımın çığlıkları kulaklarıma geliyor. Benden yardım istiyor. 'Anne beni kurtar' diye bağırıyor. Ona elimi uzatıyorum; tam tutacağım derken ortadan kayboluyor. Yeniden, yeniden başka yerlerden çığlıkları kulaklarıma geliyor. Ben onu bulmak için koşuyorum ama yine ulaşamıyorum. Kızım nerede, ne yapıyor bilmiyorum? O öldü mü, bilmiyorum. Ne yaptılar benim kızıma bilmiyorum. Bazen rüyalarım güzel oluyor. Rüyamda kızımla beraber oluyoruz. Onunla istediği elbiseyi almaya gidiyoruz. O kadar mutlu oluyorum ki. Bana defalarca 'anneciğim' deyiyor. Fakat sabah kalkıyorum, yine onun yanımda olmadığını fark ediyorum. O acı daha kötü oluyor biliyor musun? Onunla mutluyken tekrar yokluğunu fark etmek ne kadar kötü anlayabiliyor musun? Ben anneyim ama çocuğum yok; bu acıyı kim anlayabilir? Kim bilebilir? Ölüm olsa bir yerde mezarı vardır, ziyaret edersin. Acı çekersin ama en azından nerede uyuduğunu bilirsin. Ben kızımın nerede olduğunu bile bilmiyorum."

Lisa kollarımda ağlarken tek yapabileceğim ona sarılmaktı. Ne yapabilirdim ki! Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Senelerce ailelere soğuk kanlılıkla evlatlarını kaybettiklerini söyledim. Elizabeth kaybolduktan sonra her gün aynanın karşısına geçip 'Kızını kaybettin John' demeye çalışmıştım ama bir kere bile diyememiştim. Bir gün bile onun yokluğunu kabul edememiştim. Koskoca altı yıldan sonra imkansız görünebilirdi ama biz hala kızımızın yeniden evimizin kapısından gireceği günü bekliyorduk. Hangi anne baba kayıp çocuklarının öldüğünü kabul ederdi ki! Biz de edemiyorduk!

Lisa'yı zorlukla kaldırıp odadan çıkarırken kapının önünde yatan Molly'nin gözyaşlarını fark ettim. Molly de Elizabeth kaybolduğundan beri bizimle birlikte acı çekiyordu. Elizabeth'in kayboluşunu anladığı an onun odasının kapısının önüne oturup, uluyarak ağlamaya başlamıştı. Lisa ile birlikte her gün o da ağlıyordu. Yerinden sadece tuvalet ihtiyacı için kalkıyordu, diğer zamanlar hep kapı önünde bekliyordu. O da bizim gibi umut ediyordu. Biz onun gelmesini umut ederek ölecektik ama Elizabeth'in öldüğünü asla kabul etmeyecektik.

Yalanlar Üzerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin