17.BÖLÜM

6.5K 394 13
                                    

   Diğerlerine göre uzun bir bölüm oldu. Umarım begenirsiniz. Oylamalarınız gün geçtikçe artıyor. Bunun beni ne kadar mutlu ettiğine inanamazsınız...
İyi geceler:*

        Okula geldiğimizde bir yandan da geç kaldığımız için seviniyordum. Bahçe bomboştu. Savaşla sevgili olduğumu kimsenin bilmesini istemiyordum. Bahçeye hızlı hızlı adımlarla girerken Savaş da iki adımda bana yetişip elimi tuttu. Sanki inadına yapıyordu. Bu hareketi karşısında gözlerimi devirsemde ona ayak uydurmaya devam ettim.

       Sınıfın kapısının önüne gelince Savaş'ın elini bıraktım. Keşke onunla aynı sınıfta olmasaydık. Kapıyı tıklatacağım sırada bir elin beni yakamdan çekmesiyle elim havada kaldı. Sertçe koridorun duvarına sırt üstü yapıştım.

    Dolu dolu olmuş gözlerimle Savaş'a baktım. Oda sinirli görünüyordu. Yakamı düzeltirken gözlerimi tavana sabitledim. Her ne kadar ona bunun hesabını sormak için delirsemde bunu yapacak hali kendimde bulamıyordum. Her gözlerim dolduğunda yaptığım gibi gözlerimi tavana diktim.

"Bana bak" dedi. Kalbimi kavuran o acımasız ses.

Dediğine aldırmadan başka şeyler düşünmeye başladım.
Tavandaki ışıkları incelerken acaba lambaların en son ne zaman değiştirildiğini merak etmiştim doğrusu.

"Ada?"

Eğer uzun süre değiştirilmediyse patlayıp öğrencilere zarar verebilir.

"Ada bana bak!"

Daha farklı bir ışıklandırma sistemi yapılabilirdi. Böylece -

   Omuzlarımdan sarsılmamla cümlem yarıda kesildi.

"Kes şunu"

Sesi hiç bir duygu ifade etmiyordu. Ama mutlu veya sinirli olmadığı kesin.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Bu soruyu bana mı soruyor? Acaba hareketlerindeki tutarsızlıkları görmüyor mu? Ah hayır. Bu kadar kör olamaz!

-Ben mi ne yapmaya çalışıyorum? Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun. Bıktım senin bu dengesiz hareketlerinden. Katlanamıyorum. Anlıyor musun? Ye-ter!!  Ben senin oyuncağın değilim. Napıyorsun, stres mi atıyorsun bana kızarak, zarar vererek?"

   Sinirlerime hakim olamadığım gibi ses tonumu da kontrol edememiştim. Öyle çok bağırmıştım ki boğazlarım bir damla su için feryat ediyordu adeta. Toprak gözleri keskin bakışlarla beni süzüyordu. Etraftan uğultular yükselmeye başlamıştı. Ama ne o ne de ben başka bir tarafa bakmıyorduk. Sanki dünyada birtek ikimiz kalmış gibi gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Kendime gelip etrafa baktığımda uğultuların öğrencilerden geldiğini fark ettim. Herkes sınıflarından koridora çıkıyordu. Etraftaki meraklı gözler beni bulduklarında "n'oluyo ya" diye birbirlerine sorsalarda Savaş'ı fark eden herkesin sesi kesiliyordu. Herkes bu kadar çok mu kotkuyordu ondan?

"İçeri"

Gök gürültülerini kıskandıracak cinsten olan sesi koridorda yankılandı. Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Uğultular giderek azalıyordu. Gözlerimi açtım ve etrafıma korkarak baktım. Tüm öğrenciler sanki izdiham varmış gibi sınıflarına girdiklerinde daha ne kadar rezil olabilirim diye düşünüyordum.

"Devam et"

Öfkemi ona kustuğum için rahatlamıştım. Dişlerimin arasından son cümlemi söyledim.

-Bitti bu kadar.

Savaş bana doğru biraz yaklaşarak "Birşey unutmadın mı sence" dedi. Yaklaşmasından rahatsız olduğumu belli etmeden devam ettim.

SİYAH MEŞALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin