27.BÖLÜM

2.8K 261 46
                                    


NİHAL:

Ben şimdiye kadar kimseyle babam hakkında konuşmamıştım. Ama şuan bunun vakti geldiğini hissediyordum. Başta bunu duygusal anlamda kaldıramayacağım için susuyordum, ama artık alışmıştım ve güçlü kalmayı başarabiliyordum. Ayrıca Savaş daha önceden de bu konuyu biliyordu. Sakinliğinden yararlanarak anlatmıştım. Sonra sustuk. Onunda bu konunun üzerinde durmaması güzeldi. Duyarlıydı çünkü.

"Daha önce hiç birisini sevdin mi? Yani sevdiğin kişiyle bir ilişki yaşadın mı?"

Aslında bu soru hakkında konuşmak istemiyordum, cevaplamaktan rahatsızlık duymuş bile olabilirim.

"Ben kolay seven birisi değilim. Öyle seni sevdiğim gibi de kimseyi sevmedim. Hayatımda ilk hoşlandığım kişi Eymen olmuştu aynı zamanda ilk sevgilimde. Ama bunun yanlış bir karar olduğunu anladım."

"Peki, şuan onu görünce-"

"Hayır tabi. Sadece onu değil başka birisine bakıncada o dediğin şeyi düşünmüyorum. Ben bir tek seni seviyorum"

Tabi söylediğim doğru değildi onu sevmiyordum. Ama kısmen haklıydım. Eymeni görünce keşke bırakmasaydım demiyorum. Ben öyle keşke yada başka pişmanlık belirtilerini gösteren biriside değilim. Şuan nasılsa öyle olması gerekiyor diye düşünürüm.
Bunu söylerken doğrulup Savaşa bakıyordum. Sonra gülümseyerek beni yine kendisine çekti. Göğsüne doğru yaslandım. İnanmıştı dediğime.

"Birazda sen anlat." Dedim. Pot kırmaktan korkuyordum çünkü. Zirvede bırakmak istedim. Yüzü düştü sanki. Beni kucaklayan sıkı tutuşu gevşemişti. Yanlış birşey de söylemedim ki.

Bu soruyla karşılaşacağını biliyordur herhalde, ama tadı kaçmıştı. Acaba kendinden bahsetmek istemiyor muydu?

"Anlatılmaya değer birşey yok hayatımda."

"Nasıl yok? Sen bana benim hakkımda hiçbir şey bilmediğini söylüyorsun, halbuki ben senden de az biliyorum... Mesela nerelisiniz? Ailen burda mı? Kardeşlerin var mı? Burdan başlayabilirsin."

Göle doğru bakıyordu. Ve kısa bir süre sonra cevaplamaya başladı. Ses tonu olduğundan da sakindi ve daha sessiz.

"Memleket Ayvalık. Ama ben İstanbul'da doğdum ve büyüdüm. Tek çocuğum, yani hemen hemen her şeyi tek yaptım. Annem psikolog babam turizimci. Ailem burda mı bilmiyorum, iş gereği hep dışardalar. Çok görüşmüyoruz. Bu kadar."

Vay be. Yavaş yavaş aklımdaki bütün sorulara bir cevap buluyordum. Savaş hiç aile sevgisi görmemiş. Onu hep ihmal etmişler. Böyle çocuklara o kadar acımışımdır ki. Hemde ben bu duygunun ne kadar güzel bir his olduğunu bildiğim halde.
Annesi babası mesleklerine çok önem veriyor demek ki. Bu yüzden saray gibi evde oturuyordu. Yoksa memur maaşıyla mümkünatı yoktu Aslının dediği gibi her hafta araba değiştirmenin.
Battaniyenin üzerindeki yapraklara bakıyordu. Ay üzüldü adam. Bildiğin mutsuz oldu. Napsam ki şimdi bilemedim. Biraz yaklaştım ve boynuna sarıldım. Benim mutsuz insanlara zaafım vardı. Hiç kıyamıyordum üstüne üstlük bende üzülüyordum.

"Artık ben varım tek değilsin. Hem tekrar ailenle konuşmak sana iyi gelecektir. Ziyarete git. İstersen bende gelirim seninle." Dedim.

Nasıl aileler vardı ya. Ben annemin sesini duymadan uyuyamıyordum. Annem ben ve kardeşim Ela için gecesini gündüzünü feda eder. Birde Savaşınkisine bakar mısınız? Tabi erkek çocuğu aynı olmuyor ama evlat evlattır. Böyle kalpsizlik görmedim.
İnsan eşini dostunu seçebiliyor da ailesini seçemiyor işte.

"Aslında o kadar kötü insanlar değiller. Sadece beni kukla gibi görüyorlar. Hep onlara yakışır bir evlat olmamı istediler. Onlar planlayacak ben uygulayacaktım. Bir dönem bu böyleydi. Ama ben öğretmen olmak istediğimi söylediğimde denge bozuldu tartıda. Babam beni şirketin müdürü olarak hayal ediyordu. Karşı gelincede yolları ayırdık. Ondan beri görüşmüyoruz. Bir araya gelsekte..."

DERSİMİZ AŞK HOCAM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin