60.BÖLÜM

1.5K 81 36
                                    

NİHAL:

Bu kadar basit miydi? Hangi öfke diğer tüm duyguları alt edebiliyordu anlamıyorum? Bu Savaş olamazdı! Bana böyle şeyleri yakıştıran, cansız bir bedenmişim gibi umursamazca yaklaşan sevdiğim kişi olamazdı! Bu söyledikleri ne demek oluyordu? Tamam kendince bana kırılıp öfkelenmiş olabilirdi ama bu kadarı da fazlaydı! Kimsenin beni aşağılık duruma düşürmesine izin veremezdim!

Bazen avucunun içinde tuttuğun kelimeler içinde bulunduğun durumu anlatmaya yetmez,elini sıkarsın ve kelimeleri parçalarsın;o parçalar dökülürken buna sessizlik derler.Dilinde birikmiş yüzlerce cümle vardır ama hiçbiri dudaklarından kurtulup karşındaki insana hesap soracak kadar güçlü değildir.

İşte böyle, tamda buydu bulunduğum durum. Bağırmaya, çağırmaya, dağıtıp kırmaya öyle meyilliydim ki ama kahrolsun tek bir hadiseyi gerçekleştiremedim. Güçsüzlüğümü temsil eden yaşlar gözlerime birikip birikip durdu. Onun dışında gözlerine bile bakamadım.

O ise benim aksime benden bir cevap beklercesine karşımda dikiliyordu. Dimdik yıkılmaz bir şekilde. Ne tuhaf onun yerle bir olması gerekirken şuan utancımın doruklarını ben tek başıma yaşıyordum. En sonunda dediklerini hazmedemeyerek yutkunmaya çalıştım ve güçlükle kırpıştırdığım kirpiklerimle adımlarımı kontrol etmeye çalışıyordum.

"Allah. belanı. versin." Diyebildim sadece titrek sesimle heceleyerek. Amacım bir an önce onun yanından uzaklaşıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktı. Ama içimde tutamadığımdan kapıda yeniden bana hala bakan ona döndüm ve kan çanağına dönmüş gözlerimle ona söylemekten ve hissetmekten bıkmadığım bir şeyi hatırlatmak istedim.
"Ben seni çok sevdim. Sen beni unut ama bunu unutma."

Çoktan yok olan birşey için kıvranıp durmam ne kadar doğruydu? Bu söylediklerim, onun can acıtan hamlelerine cevap verişlerim bile umurunda değildi! Bendeki bu dayanma ne içindi? Kendime kızıyordum. Bu kadar aptal oluşuma, kurtarılacak bir şeyin olduğuna inanışıma, onu görmeye sevinişime ve hala yanında olma isteğime deli gibi kızıyordum. Bu kadar elimi kolumu bağlatmamalıydım. O benden nefret ediyordu, ne için? Onu deli gibi sevip ama tek bir yanlışım olduğu için. Onun bana yaptıklarına rağmen ben niye silip atamıyordum peki? Doğru ya aptal gibi ona aşık olduğum içindi. Aşk çok arsız bir duyguydu. Kimi karşı koyup baştan boynunu kırıyordu, kimiyse kulu kölesi oluyordu.
İşte, böyle de ortada bırakıyordu aşk. Kaldım bir başıma. Nereye gidecektim şimdi? Hamileyim üstelik onu kabul etmeyen bir babası var. Aldırmak en mantıklısıydı bu durumda. Zaten ona bende hazır değildim, ama Savaştan geriye kalan tek şey oydu. Onu öldürdüğüm an Savaş tamamen benim için bitecekti.
Derin bir iç çekerek telefonumun sesi beni bu sisli düşüncelerden kurtarsa da pekte farklı bir konunun habercisi olmamıştı.
Telefonu elime alıp ekranına baktığımda mesajın İpekten olduğunu görmüştüm. Karnımdaki şeyin doktor randevusunu hatırlatıyordu.
Bir an önce gidip halletmeliydim öyleyse...

Hastanenin kadın doğum bölümünde beklerken bir an olsun bu sıkıcı hasta ve ilaç kokularından başka birşey duymuyordum. Beyaz duvarları ve sessiz koridorları kısa bir süre kendiminde tüm olumsuzluklarımdan arınmama ve kafamı sakinleştirmeme sebep olsa da doktorun yanına girmemle bütün korkularım yeniden savaş açmıştı benliğime. Orta yaşta bir bayan beyaz önlük ve kemikli gözlükleriyle bana gülümsüyordu.
Çekinerekte olsa ona test yaptığımı ve sanırım hamile olduğumu söylemiştim ki hemen kan testine beni yapmak istediğini söyledi.

"Merak etmeyin, genelde testler doğru oluyor biz sadece garanti amaçlı kan testine ihtiyaç duyuyoruz." Dedi ince sesli genç bir hemşire.
Keşke doğru olmasalar diyesim geldi ama sadece gözlerimi kaçırarak cevap verdim.

Yeniden test sonuçlarını beklerken evde kendi yaptığım test gelmişti aklıma. İpek'in eczaneye gidip gelişini beklerkenki halim, sonra yine İpekle beraber hamile olduğumu öğrendiğim an. O an ki heyecan şu anda yoktu mesela. Sanırım hamile olduğumu kesin bir şekilde bildiğimdendi. Zaten fazla geçmeden de doktor hanım bana bu son derece müjdeli haberi vermişti (!).
Yaşasın benden nefret eden adamın çocuğuna hamileydim! Üstelik bir aylık olmuştu ve benim ruhum bile duymamıştı.

DERSİMİZ AŞK HOCAM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin