41.BÖLÜM

2.5K 172 66
                                    

SAVAŞ:

Hayallerin üzerinde hayalsizlikle yüzen bir gemim, fırtınalı havada ümitlerin yönlendirdiği dalgalar üzerinde sallanıyordu. Balıksız okyanusları sevmez insanlar, bense insanları. Belkide bu yüzden sığınacak bir liman bulamıyordum. Rotamı kaybedip fırtınalı dalgaların üzerinde mücadele veriyordum.
Bundan yıllar öncesinden beri beni takip eden suratsız yüzler şimdi kalbime isteksiz misafir gibi kurulmuştu ve ben bir türlü isteksiz olan anılarımı defedemiyordum oldukları yerden.
Coğrafyada varlığıyla yokluğuyla çok şey belirlemeyen fakat ufuktay belli belirsiz görünen bir ada gibiydi nefretim.
Volkanlarla dolu olan bu ada bir türlü yıllar önceki patlayışında harap ettiği o güzelim adayı bir türlü toparlayamıyordu. Zaman geçsede lavların çıktığı o deliklerin üzerleri hala duman tütüyordu.
Benim bu nefretimle yüzleşmem gerekti. O adaya ayak basıp orada yaşayabilmem için o volkanlara güvenmem lazımdı. Ama olmuyordu. Söylesenize bu kadar patlamaya müsait bir kalp nasıl olurda hafife alınabilir? Korkuyordum. Gerçekten yıllar öncesi bu adaya oluşan nefretimin bir türlü dinmeyen sebeplerinden. Kendimden korkar oldum. Şuursuz olan düşüncelerim. Güvene olan saygımın her geçen gün azalması.
Ben bu adayı böyle gördüm, buna inanıp bu adayı hep böyle bildim. Bunun tersine beni ikna edecek hiçbir hadise yaşanmamıştı. Yaşanmayacakta. Gemim her ne kadar bu bataklıkta olan adanın etrafında ilerlesede bu noktadan daha fazla yanaşamıyordum ona. Ne gelebiliyordum, ne gidebiliyordum. Sanki böyle havada asılı kalmış gibi bakıyordum ona. Çünkü bu engin denizde başka sığınacak hiçbir yer yoktu. Benim nefretime sığınmaktan başka bir seçeneğim yoktu.

Dalgaların götürdüğü yerler özgürlüktür. Ama benim gemim artık özgür değil. Pervaneleri bu adaya bağlı gibi çalışıyordu. Eski motorundan çıkan uğultulu ses sanki benim yalnızlığıma eşlik etmek için varmış gibiydi. Dalgaların şiddetine ve adanın etrafına çember çizercesine ilerlemesine katlanamaz olmuştu.
Vakit geliyordu yavaş yavaş çapayı atmam gerekti.

Sanırım benim en büyük sorunlarımdan biri bu güven meselesi. Hep aynı konu; güven sorunu. Belkide yalnızlığı sevmemin sebebi budur. Kolaya kaçıyorumdur. Sorumluluk sahibi birisiyim ama başkasının sorumluluğunu üstlenmeyi bana öğreten olmadı. Ve başkasınında bu sorumluluğu üstlendiğini görmedim. Sanırım bu yüzden baba olmayı istemiyorumdur. Kötü baba çok. Bir tane daha eklenmesine gerek yoktu.
Biz aynı kandandık. Ben onun bana öğrettikleriyle yada öğretemedikleriyle büyümüştüm. Ondan farklı bir baba olacağımı düşünmüyordum. Dediğim gibi, hayallerim ve hayal etmediklerim çelişiyordu. İsteklerim ve gerçekler birbirlerini örtemiyordu.

Nihalin bu konuyu açacağını beklemiyordum açıkcası. İlerde belki ama kafamın bu kadar dağınık olan bir döneminde böyle bir meseleyi açması boşluğuma gelmişti. Ağır bir tepki verdim.
Bu cevap yıkıp geçebilen cinstendi. Ama Nihal bunun üzerine bir ifade göstermedi.
Onu kırmak istememiştim. Konuşmadan önce düşünen birisi olsamda bu cümle ıslak ellerimle tuttuğum bir sabun gibi kayıverdi dudaklarımdan. Galiba biraz fazla dökmüştüm içimdekileri ona. Şimdi topla toplayabilirsen.
Aramızda tatsız bir sessizlik vardı. Başımı hafif eğip gözlerimi ona sabitlemiştim. Başını göğsüme yaslamıştı, eli ise belimi sarıyordu fakat onu yavaşça yüzünün yanına çekmişti.
Dudaklarını araladı, ama söylemek istediğinde çekindi. Sanırım az çok sormak istediklerinin cevabını biliyordu.

"Ben senin neyinim?" Diye sordu lakin hiç kafasını kaldırmadan.

Sen benim neyimdin sahi? Açıkcası bunu ifade edecek cümleleri bir araya getiremiyordum. Sevgilim değildin. Sadece sevdiğim kişi değil. Daha fazlası ama bu daha fazlasını bir türlü tanımlayamıyordum. Sanırım sen benim penceremden içeri vuran güneş ışığımsın. Sen benim ısınan ellerimsin. Sen benim bulamadığım huzurumsun. İçimdeki yangınların adısın. Sen benim yarım kalan cümlelerimsin. Kaybettiğim yolumsun sen benim. Sen benim tek yönlü sokağımsın. Durup durup saplandığımsın.
Sen benim içimdeki dünyanın gökyüzü, gözlerinde bu gökyüzünü aydınlatan yıldızlar.
Bunları sana desem bendeki seni
anlayabilir misin?

DERSİMİZ AŞK HOCAM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin