24.BÖLÜM

3.3K 278 78
                                    

"..Yani... Kesin bilmiyor ama hala iddia ediyor. Ve bunun peşini bırakmayacağını söyledi. Gözü üstünüzde."

Çok güzel. Herşey nasılda istediğim gibi gidiyor. Bari sorunlar teker teker gelsin. Aslı'ya gözlerimi devire devire bakıyordum. O problemi de o halletsin bi zahmet. Kendime bir söz vermiştim, bundan sonra Eymenle muhatap olmayacaktım. Konuşur konuşur susar misali.

Okul bitti, ama benim hiç Savaşın yanına gidesim yoktu. Şu anda ne triplerini çekmeye nede laf anlatmaya isteğim  yoktu. O yüzden yeni ev arkadaşlarımla; İpek ve Ekin'le gitmeye karar verdim. Az da o ilgilensin benimle. Aklına girene kadar ben uğraştım, okulda köşe bucak ben onu kovaladım birde ay darılmasın ay küsmesin diye hiç kafamı yoramazdım. Öyle bi gitme demekle olmuyor Savaş bey.
Bu konu üstünde çok durmasamda akşamımı negatif etkilemişti.
Arkadaşlarla yemek hazırlayıp, sofrayı kaldırana kadar pek sesim çıkmıyordu. Haliyle onlarda anladı. Akşam birde erken yatmaya odama çekilince yanıma İpek geldi. Bana neyim olduğunu sordu.

"Yok bişey.. Yorgunum sadece." Diyerek yatağıma uzandım. Şimdi hangi birini sana anlatayım be kızım?

"Savaş Hocayla mı ilgili?"

"Konuyu biliyorsun işte."

"Başlığı biliyorum birde içeriğini anlatsan." İpekte karşıma geçip yatağıma oturdu. Birisiyle  dertleşmenin vakti gelmişti artık. İpeğe güvenebileceğimi biliyordum.

"Kavga ettik. Ama çok üzerime geldi." Ve bugünkü aksiyonları anlattım. 
İkimizde sustuk.

"Komik olan ne biliyor musun? Bir bakmışsın, 'hayatta yapmam' dediğin şeyin başrolündesin."

"Nihal ben seni anlamıyorum. Sen bu adamdan ne istiyorsun? Bırak yapma. Er yada geç ortaya çıkacak. Başın belaya giricek."

"Biliyorum ama artık geri dönüş yok. İlk fırsatta terk edeceğim."

"Fırsat bu fırsat, madem kavga ettiniz bence hiç barışm-"

"Hayır! Yarım kalan bi işim var, onu halledeceğim, sonrası kolay." Yani inşallah. Sonuçta bir iki dersin cevaplarını bulsam yeterli olacaktır.

"O zaman adamın gönlünü almalısın." Hmm onu yarın yapsam olmaz mi acaba? Ama içimden gelmiyordu ki. Sorunda orda işte ona karşı yaptığım hiçbir şeyi içten yapamıyordum. Mesela onu görünce heyecanlanmıyordum. Konuşurken gözlerimin içi gülmüyordur, mesela kokusu burnumdada tütmüyordu ayrı kalınca. Sabah mecburen gider bi şekilde gönlünü alırım.

O sıra annem aramıştı her akşam gibi. Son anda İstanbul'da kaldığıma üzülmüştü ama benim geleceğimin burda daha parlak olduğunu oda biliyordu.

Tabiki savaşı ona anlatmamıştım, yoksa işler değişirdi. Asla burda bırakmazdı beni, ki birde öğretmenim olduğunu duysa...
Konuştuktan sonra bütün akşam İpekle dertleştik, ona aklımı kurcalayan her şeyi anlattım, ve dakikalar geçtikçe kendimi bugünkü kavga konusunda suçlu hissediyordum ve içim hiç rahat değildi.

Bu adam neden ilgilenmiyordu benimle? Şimdiye çoktan araması lazımdı. İnsan bi merak eder niye gelmedi bu kız diye. Ya başıma bişey geldiyse? Ya başım dertteyse? Acaba onun başına mı bişey geldi? Ay o yüzden mi arayamıyor beni? Aferin Nihal! Kesin senin yüzünden bişey oldu adama! Sen nasıl yaşayacaksın bu vicdan azabıyla? Allahım iyi olsun ya! Bi dakika, ya iyi ise? Zaten yasak aşk bitsin gitsin derse? Yok bana sıcak bastı. Kafamda kurup kurup duruyordum senaryoyu. Ama böylede olmayacağının farkına vardım. Kalktım yerimden ve üstümü değiştirip ona gitmeye karar verdim. İlk kavgada sen git sonrakilerde o gelsin. Tamam; bu kararla yoldan bir taksi çevirdim. Zaten suçlu benim, hem özür dilerim hemde gözünde seviyor gibi görünürüm.

DERSİMİZ AŞK HOCAM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin