31.BÖLÜM

2.7K 241 40
                                    

NİHAL:

"Ya bir kendine gel artık yeter!"Diye bağırıyordum salya sümük ağlayan İpeğe. Aklım almıyordu böyle birşey nasıl onun başına gelebilirdi? Üstelik böyle bir akşam da? İpek bunu hiç hak etmemişti ama hep en masum kişiler haksız yere kırılmıyor muydu?
Bu kız aldatılması gereken son insandı hemde bu kadar çok severken. Evet Selim İpeği aldattı. Şu anda ona karşı anlatılmaz derecede öfkeliyim ama aklımdan bir tane olsun kötü söz söylemek geçmiyordu onun hakkında. Selim'i severdim ben, nasıl böyle bir hata yapabilirdi? İpek başını omzuma gömüp hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ve her hıçkırığında benim sinirlerim geriliyordu. En sonunda doldum doldum patladım. Değer mi ya? Değer mi kendini böyle heba etmeye? Hiç kimse için bu kadar düşüremezsin kendini!! Ne kadar seversen sev. Ben Eymene deli gibi aşıkken bunları kendime yakıştıramadım sende yakıştırmayacaksın! Kimse kimse için ağlamamalı. İnsanlar bencil tutarsız. Onca yapmaz dediğimiz kişiler bizi paramparça eden kişiler aynı zamanda. Sana değer verdiklerini söylerler ama lafta kalır bu. Kimse kimseyi kendinden daha çok sevmiyor.
Bu gece tam bir kabustu. Herşey birden oluştu ve hangi yüze baksam bir hayal kırıklığı, bir yanlış anlama ve de üzüntü görebiliyordum üstelik bunların hepsi sadece bir akşam yemeğinde oluşmuştu.
Ekin İpek derken bununla da kalmadı. Şaşkınlıkla bu ikisinin hayatına ateş gibi düşen olayları hayret içinde sindirmeye çalışırken diğer yandan Savaş beni daraltıyordu. Kasıyordu, sıkıyordu bu adam beni. Benden tam olarak ne beklediğini kestiremiyordum bir türlü. Kendi kendine aklında bir şeyler kuruyordu ve beni bu kalıbın içine döküyordu. Ama bunların hepsi güvensizlikten. Bana güvenmiyor, belki kendisine bile ama en kötüsü bu aramızdakilere bir şans vermiyordu. Tamam beni çok seviyordu ama Savaş kendi fikirleriyle ve mantığıyla hareket ediyordu işte bu beni son derece zorluyordu. Aynı zamanda korkmamada sebep oluyordu. Eğer Savaş birisinden bana karşı birşey duysa gelip bana sormaz benden dinlemez o an da hiç risk almadan herşeyi silip atabilen bir adam. Savaşın bir çok yönü vardı ve ben bunu daha öncede dile getirmiş olsamda onu hala tam anlamıyla anlamış değilim. Bir yanı çok acımasız. Gaddar bir kişiliğe sahip Savaş. Ama bunu herkes için kullanmıyordu işte. Sanki hareketlerini duygularını ve tüm davranışlarını özenle bir süzgeçten geçirir gibi herkese farklı değerler sunuyordu kişiliğinden.
Herkesle arasında görünmez bir duvar vardı ve beni zorlayan şey ise bu duvarı bana karşı çok daha sert, kalın, kocaman bir şekilde örmesiydi. Sebebi ise bana değer vermesi. Bunun dağ evinde farkına varmıştım. Savaş çok güçlü ama aynı zamanda çok korkaktı. Bir takım sebeplerden dolayı bana güvenmiyor, bunu anlıyordum ve bu yüzden aramıza bu tümsekleri de koyuyordu. Sanki içine doğar gibi, onu kıracağımı biliyormuş gibi bana karşı belli etmemeye çalışsada çok kararsız olduğu şeyler vardı. Bu yüzden en ufak bir yanlışımı duysa hiç bizim için savaşmayacaktı. Bazen bunu bilerek yaptığını düşünüyordum. Bir kusuru varsa çok bağlanmadan bitireyim kafasındaydı çoğu zaman. Beni çok seviyordu hatta bunu itiraf edemeyeceği kadar çok aşıktı. İşte bu yüzden benden gelen her yanlışın her dengesizliğin sıradan birisine göre çok çok daha fazla bir hayal kırıklığına sebep olucaktı.
Ve ne yazık ki birkere tatmış olduğu o dayanılmaz aşk acısına benim sayemde tekrar tadacaktı.
Savaş insanlara güvenmek üzerine kurmamıştı hayatını.
İşte tam da bu yüzden aramızda olan ve hep olacağını düşündüğüm yanlış anlaşılmalar vardı. Bu akşam gördükleri ve bunun üzerinde yürüttüğü fikirler yine bana karşı oluşan bir negatifliği öne sürmüştü. Bana gelip soracağı yerde bu yanlış anlaşılmalara hak vererek bana olan güvenini tekrar bir çıta düşürmüştü diyebilirim.

Direksiyon başında oturan Ekin'e gitti gözüm. Pür dikkat yola odaklıydı ama aklında bin bir soru işareti vardı. Belkide şu an herkesten de çok dipteydi. Endişeli bir şekilde onu izliyordum ve ne diyeceğimi bilemiyordum.

DERSİMİZ AŞK HOCAM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin