Duygularımızı Bastırmak

263 59 9
                                    

"Bir insanın ilk işi nedir?

Cevap açık: kendisi olmak..."

Tevfik Fikret



Çağan Irmak'ın, o çok dokunaklı "Babam ve Oğlum" filmini izlediniz mi? Filmde, oğlunu değiştirmeyi başaramayınca, onu reddeden ama yıllar sonra hasta oğlunun gözlerinin önünde ölümüne tanık olunca pişmanlıktan kahrolan bir babanın hikâyesi anlatılır.

İkisinin de birbirine söylemek istediği çok şey vardır. Doyasıya sarılamamışlardır... Birbirlerini ne kadar sevdiklerini söyleyememişlerdir. Kısacası bu bir dramdır.

Kaybettiğimiz her şeyin değerini sonradan anladığımız gibi, dile getiremediğimiz, içimize attığımız duyguların acısını da sonradan hissediyoruz.

Henüz vakit varken neden paylaşmıyoruz duygularımızı? Neden içimize atıyoruz?

Çok mu zor onu sevdiğimizi söylemek? Ona hiç beklemediği anda bir sürpriz yapmak bu kadar mı zor? Neden hep bir şeyleri yarına erteliyoruz? O yarınların geleceğinden adımız gibi emin miyiz?

Neden sevdiklerimize, şöyle kemiklerini kırarcasına sarılmıyoruz? Çocuğumuzu, mis gibi çiçekleri koklar gibi dakikalarca koklamıyoruz? Neden eşimize olan aşkımızı haykırmıyoruz? Durup dururken onu ne kadar çok sevdiğimizi niye söylemiyoruz acaba? Neden hep bir karşılık bekliyoruz? Neden, "Bana ne? Önce o adım atsın" diyoruz?

Duygularınızı saklayın bakalım. Sarılmayın sevdiklerinize. Onları ne kadar çok sevdiğinizi söylemeyin. İçinizde kalsın hepsi. Sonra günün birinde, tıpkı o ekmek dilimini çıkardığınız gibi, sevginizi çıkarın kalbinizden ve uzatın sevdiklerinize. "Bak, bu benim sana olan sevgim... Senin için sakladım bunu yıllarca" deyin.

Emin olun, sevdikleriniz o küflenmiş ekmeğin tadına doyamayacaklardır... 


Mutsuz Olmak Günahtır - (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin