İstediğin kadar zırla aşağılık şey!
Armageddon Filminden
Eleştiriden kim hoşlanır? Şu ana kadar, kendisine yapılan bir eleştiriden müthiş keyif alan herhangi biri ile karşılaştınız mı? Eleştiri kelimesi, daha adını duyduğumuzda bile olumsuz duygular uyandırır. Hiçbirimiz eleştiriyi sevmeyiz. Eleştirilmekten keyif aldığını söyleyen kişi, büyük ihtimalle yalan söylüyordur.
Kimse eleştirilmekten hoşlanmaz. Çünkü eleştiriyi, bize yapılan bir saldırı olarak algılarız. Yaptığı yemekten dolayı takdir edilmeyen birisi, bir daha o kişiye yemek yapmak ister mi hiç? Ya da çocuğunuzu yapmadığı bir şeyden dolayı eleştirdiğinizde, bir sonraki sefere mükemmel bir sonuçla mı karşılaşırsınız?
Bazı insanların zihinleri, otomatik olarak hemen her konuda eleştiride bulunmaya programlanmıştır. "Günaydın" dersiniz, "Sana günaydın, görmüyor musun akşam oldu" yanıtını yapıştırırlar.
"Kolay gelsin" dersiniz, "Kolaysa başına gelsin" cevabını suratınıza yapıştırırlar.
"Yemeği çok güzel yapmışsın" dersiniz, "Zıkkım ye" diye azarlarlar.
Maalesef bazı insanların zihni bu yönde programlanmıştır. Böyle insanlar hemen her yerde bir kusur bulacak şekilde düşünür ve davranırlar.
"Ben eleştirilerle güçleniyorum" diyen birisi, kesinlikle yalan söylüyordur. Eleştiri bir insanı büyütmez. Aksine küçültür!
Eleştiri yerine kullanacağımız o sihirli kelimeyi sizlere takdim etmekten onur duyuyorum. Bayanlar, baylar ve sevgili çocuklar... İşte karşınızda:
"GELİŞTİRİ"
Kullanımı kolay, kesinlikle kalp kırmayan, hiçbir maliyeti olmayan mucizevi alet... Bir telefonla kapınızda! Hemen, şimdi arayın! Bu muhteşem ürünü aldığınızda, ömür boyu sınırsız kullanım hakkına da sahip olacağınız, "Huzur vereceği" ve "Mutlu edeceği" de sizin olacak. Durun daha bitmedi. Eğer 10 dakika içinde ararsanız, "Kahraman olacağı" setine de tek kuruş ödemeden sahip olacaksınız. Hemen, şimdi arayın!
Nasıl reklamdı ama? Bu kadar kendimi yırtmamın ardından, herhalde alırsınız bu ürünü...
Artık "Eleştiri" yerine "Geliştiri" kalıbını kullanacağımıza göre, biraz daha yakından bakalım isterseniz bu ürünümüze. Neden birilerini eleştirme gereği duyarız? Çünkü onlara yanlış yaptıkları bir şeyi söylemek zorunda hissederiz kendimizi. Bu bizim için bir ölüm kalım meselesi haline dönüşür. Kan ter içinde koştura koştura geliriz o kişinin yanına ve "Sen var ya sen, bu konuda bir şey bildiğin yok senin" der ve sonra da hızla koşup oradan uzaklaşırız. Peki, bunu yapmakla elimize ne geçer? O kişi sonradan bizi arayıp, "Sen ne kadar da haklıymışsın. Ben bu kadar beceriksiz olduğumu nasıl da düşünememişim. Bu günden sonra her şey çok daha farklı olacak" der mi sizce?
Eleştirme duygusunun altında, diğer kişi ile ilgili değil, tamamen bizimle ilgili bir şeyler yatmaktadır. Çünkü onu eleştirdiğimiz zaman, o konuda ne kadar iyi olduğumuzu gösterme arzusu tüm benliğimizi kaplar. "Bak, ben bu konuda senden çok daha iyiyim. Sen de kim oluyorsun" demektir bu.
Yapıcı eleştiri diye bir şeye de inanmıyorum. Eleştiri yapıcı olamaz, her defasında yıkıcıdır. "Allah senin belanı versin, beceriksiz! Bunu senin iyiliğin için söylüyorum ben" diyerek nasıl o kişiyi güçlendirebiliriz ki?
Eleştiri kelimesinin üzerine kocaman bir çizgi çekin. Hatta bu kelimenin üzerine kezzap dökün ve yakın. Çünkü insanları eleştirerek ancak onları kendimize düşman yapabiliriz.
Ama "Geliştiri" bambaşka bir şeydir. Her şeyden önce niyetiniz o insanı aşağılamak ya da rezil etmek değildir. Karşımızdaki insanı geliştirmek istiyorsak, öncelikle onu takdir etmeli ve onun kendisini daha iyi hissetmesini sağlamalıyız.
"Sen bunu yapamıyorsun" demek yerine, "Bunu daha iyi yapacağını biliyorum" demektir geliştiri...
"Ne kadar da tembel birisin" demek yerine, "Senin içinde çok büyük bir cevher olduğunu biliyorum. Bununla birlikte o cevheri çıkarmadığında hiçbir işe yaramaz" demektir.
Hepimizin motive edilmeye, takdir edilmeye ihtiyacımız vardır. Etrafınızdaki herkesi kaybetmek ve onların gözünde bir "baş belası" olmak istiyorsanız, gördüğünüz herkesi acımasızca eleştirin. Ama insanların kahramanı olmaksa amacınız, onları onurlandırın ve geliştirin. Neyi kötü yaptıklarını değil, neyi daha farklı yapmaları gerektiğini söyleyin.
Bunu yapmak hem sizin kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak, hem de karşınızdaki insanın kendisine olan güveninin artmasına neden olacaktır.
Eğer mutlu olmak istiyorsak, mutlu etmeyi de öğrenmemiz gerekir. Birilerini eleştirerek onları mutlu edemeyiz. Böylece onlar da bizi mutlu edemez. O halde artık "Eleştiri" kelimesine savaş açalım ve onu hayatımızdan sonsuza dek silip atalım. Eleştirinin olduğu yerde, anlamsız bir iletişim çatışması vardır ancak. Ve bizler sorunlarımızı çatışmalarla değil, iletişim kurarak çözmek zorundayız.
Bir daha kendinizi, birilerini eleştirirken bulduğunuz anda, hemen kolunuzdaki lastiği çekin ve sert bir biçimde bırakın.
Kolunuzda hissedeceğiniz acı, o kişiyi kaybetmenin acısının yanında sivrisinek ısırığı gibi kalacaktır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutsuz Olmak Günahtır - (Raflarda)
Não FicçãoBu kitap, Mustafa Çay'ın yıllardır çok satan kitabı Mutsuz Olmak Günahtır'ın kısa bir özetidir. Hikayenin tamamını içeren basılı kitabı, tüm kitapçılardan ve internet satış sitelerinden temin edebilirsiniz. Kitabın Arka Kapak Yazısı: Mutsuz Olmak...