İçine Atacağı / Kafaya Takacağı

268 51 10
                                    

"Sen izin vermediğin sürece, hiç kimse seni incitemez!"

Eleanor ROOSEVELT


Bu iki icat, önceki değindiklerimizin aksine diğerleriyle değil, kendimizle ilgilidir. Tabi siz bir şeyleri içinize atıp, kafanıza taktığınız zaman, etrafınızdakiler de bundan rahatsızlık duyarlar ama bu iki icat, onlar için değil, kendimiz içindir.

Gelelim nasıl kullanacağımıza... İçine atmak için efkârlı ruh halinizi kimseyle paylaşmadan, sessiz bir şekilde düşüncelere dalma durumuna girmelisiniz. Dikkat edilmesi gereken en önemli konu, kesinlikle ama kesinlikle kimseyle paylaşmamaktır.

Birisi gelip size, "Neyin var?" diye sorarsa, içine atma üstatlarımızın asırlar öncesinden bize miras bıraktığı o muhteşem cevabı vermelisiniz: "Hiiiç"

Özellikle "i"leri olabildiğince uzatmaya çalışın. Çünkü sadece, "Hiç" derseniz, sanki kararlı bir şekilde eyleme geçmek üzere düşünen birisinin ruh halini yansıtırsınız. Ama yorgun bir sesle, "Hiiiç" dediğiniz an, kara kara düşünen ve bir şeyleri kafasına takmış birisinin görüntüsü ortaya çıkar.

Her ne sebeple olursa olsun, paylaşmayın. Düşman sizi tuzağa düşürmek isteyecektir. Sakın onun tuzağına düşmeyin! Çünkü kazara, "Yaa, sorma işte..." diye konuşmaya başlarsanız bütün büyü bozulur.

"İçine Atacağı" daha depresif, daha sakin ve tek noktaya odaklanmış bir duruma götürür bizi. Ama "Kafaya Takacağı" biraz daha ekstra beden dili kullanmamızı gerektirir. Mesela, sağ elinizle "Düşünen adam" duruşuna geçmeli, gözlerinizle ara sıra etrafa bakınmalı, sanki içinizden bir şeyler konuşuyormuş gibi hissettirmelisiniz.

Bu esnada inanılmaz derecede ilgi çekeceksiniz. İnsanlar sizi kurtarmak için, her yolu deneyecekler, itfaiyeye bile haber vereceklerdir.

Bir kez daha altını çizmek istiyorum; düşmana teslim olmamalısınız. Eğer paylaşırsanız, bütün büyü bozulur. Ucunda ölüm bile olsa, içinize atmalı, kafanıza takmalı ve bu yoldan ne olursa olsun geri dönmemelisiniz.

Arada bir sizinle ilgilenenlere, "Halam nasıl, iyi oldu mu?" gibi sorular sorabilir, karşılığında hangi cevabı alırsanız alın, "Hayırlısı olsun" yanıtını verebilirsiniz. Halanız ölse de, Cambridge'ye kayıt olsa da, izdivaç programı sunsa da, askere çağırılsa da, cevap değişmemeli. Çünkü "Yaa, demek halam asker oldu" dediğiniz anda her şey tepetaklak olur.

İçine atmakla anılmalısınız. Bir kafaya takma hareketi başlatmalısınız. Tıpkı Forest Gump filminde, Forest'in peşine takılan yüzlerce insan gibi, siz de banklarda sıra sıra oturan düşünen adamlara, düşünen bayanlara dönüşmelisiniz.

Her gün yapacağınız bazı egzersizler, sizi günden güne daha da içine kapanık biri yapacaktır.

- Sürekli omuzlarınız çökmüş halde yürüyün.

- Sesiniz; insanlar ağzınıza kulaklarını dayasalar bile duyulmamalı.

- Başınız yerde, omuzlarınız kambur ve gözleriniz uyuyor gibi olmalı.

- Ne sorarlarsa sorsunlar, "Hiiiç" demelisiniz

- Arada bir, "Siz beklemeyin artık gidin" gibi cevaplar verin. "Anlamadım, nereye gidelim?" derlerse, yine "Hiiiç" yanıtını verin.

Göreceksiniz... Her şey çok daha kötü olacak...

Sizi kanser etse bile, içinize atmaya ve kafanıza takmaya devam...

Mutsuz Olmak Günahtır - (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin