/3/BACIM/
Dursaydı zaman gözlerinin gözlerime değdiği ilk anda... Duyurabilseydim keşke kalbimin deli divane atışlarını.
Ne nağmeler döküldü yüreğimden onun sevdasına. Yüreği benden habersiz yol almış giderken, peşinde perişan sevgimi de sürüklüyordu. Canımı verebilecek kadar çok sevdiğim Boran'ın gözlerinden zor da olsa ayırdım gözlerimi. Hemen ardından öfkeyle beni süzen bakışlara takıldım. Boran'ın yanında oturan Ayaz eliyle çenesini ovuşturup bana bakınca başımı hafif eğip "hoş geldiniz" dedim.Sözüm dilimden firar ettiği anda sesini duyacağım diye içim kıpır kıpır oldu. Göz ucuyla ona baktığımda "hoş buldum bacım " dedi.
Bacım... Bacım? Bacım!
Kalbime ve kafama darbe gibi inen sözü karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım. İlk kez benle konuşmuştu ve ondada 'bacım ' demişti. Ne demesini bekliyordum ki?Boran'ın beni farketmesi bile mucize gibi birşeydi... Ama o lafı içimdeki duygularımı infaza sürüklemişti. Ve birde bulunduğum konumu yüzüme tokat gibi savurmuştu. Ben onun için kuzeninin karısından başka birşey değildim.
İçime düşen korlarımı ve akmayı bekleyen gözyaşlarımı da alıp salondan çıktım. Bir kaç saniye öncesini bayram ilan edebilecek iken şimdi üzerime toprak atılıyordu. Tüm bedenimi yakan o sözü duymasaydı keşke kulaklarım...
"Revan yenge"
Salondan çıkmış odama doğru ilerlerken Nazlı'nın bana seslenmesiyle yanına gitmek zorunda kaldım. Mutfağın önünde durmuş elinde çayı işaret etti.
"Yengelerin güzeli sana da doldurayım gel"
İçim alev alev yanmakla meşgul iken onu kırmamak için mutfağa girdim. Koca gülümsemesiyle "günaydın yenge" diyen Sevcan 'ın yanına oturup "günaydın canım " diyerek karşılık verdim.
Nazlı ve Sevcan üvey kaynanamın kızlarıydı. Birde ablaları Elvan vardı. Elvan evli Sevcan ise nişanlıydı.
Sinan ağanın birbirinden güzel ve çok iyi üç kızı vardı fakat onların kıymetini bilmiyordu. Oğlu olsun diye Ayaz'ın annesiyle evlenmişti. Kadına ne yaptıysa artık oğlunu da alıp İzmir 'e kaçmıştı. Şimdi ise burda kalıp ağa olmasını istiyordu.
"Buyur yengecim"
Nazlı çayımı bırakıp karşıma oturduğunda yüzüne baktığım an tebessümü kayboldu. Elini elimin üzerine koyup " sıkma canını yenge. Alışırsınız zamanla birbirinize" dedi.
Bilmiyordu ki asıl derdimin Ayaz 'a alışmak olmadığını. Bilmiyordu ki canımı yakanın Boran olduğunu. Kimse bilmiyordu şu an gözümden akanın o olduğunu...
Gözümden damla damla akan adamın benden haberi bile yokken, kendimi yiyip bitiriyorum. Kulağım da 'bacım' deyişi yankılandıkça azabım artıyor, içim parça parça oluyordu.
"Yengem yapma böyle"
Sevcan beni kendine çekip sardığın da ağlayışım azalmak yerine artmıştı. Onun şefkatin de gözümün nuru kardeşimi arıyordum. Canımın bir parçası benden uzakta nefes alırken benim tam olmam mümkün değildi. Annemin babamın tek yadigarı Sıla 'm olmasa şu saniye keserdim bu nefesi. Ne öncem ne de sonram olmazdı.
"Oturun kızım oturun siz. Bir ay sonra benim düğünüm olacak zaten"
Kıymet hanım söylenirken Sevcan dan ayrılıp gözlerimi sildim. Önüme döndüğüm de üzerimde hissettiğim bakışları beni gererken kızlar yerlerinden kalktı.
"Ayşe ile Sevim abla hazırlıyor ama anne"
Sevcan 'ın sözlerine cevabı geç kalmayan Kıymet hanım benide es geçmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ayazı (Revan)
General Fiction-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğrendiğim özgürlüğüne düşkün olduğu. Ben ise özgürlüğün yalnızca sözlükteki anlamını biliyorum. Ruhuma hiç uğramadı, tadı nasıldır, neler hiss...