/40/ ACIMASIN KALBİN/
Yıllar olmuştu aile sıcaklığını hissetmeyeli... Sevildiğini haykıran yabancı gözler görmeyelide öyle... Hayatında ilk kez görüyor olmasına rağmen doğadaki tüm renkleri kıskandıracak güzellikte olan mavi gözlerdeki sıcak tebessümle kalbini ferahlatan kadına aynı şekilde karşılık verdi Revan. Ayaz'ın annesinin yapmacık olduğunu haykıran sarılışının aksine anneannesi daha rahatlatıcı bir gülümseme takınmış bunu ses tonundan da eksik etmemişti.
" Hoş geldiniz yavrularım"
" Hoş bulduk" diyerek sırayla elini öpen Sevcan ve Nazlı'ya sarılan Ferhan Hanım gözlerindeki tebessümün asıl sahibi olan Revan'a sıra geldiğinde elini öpmesine izin vermeyip kollarını açtı.
" Hoş geldin güzel gelinim"
" Hoş buldum..."
Bir an nasıl hitap edeceğini şaşıran Revan kendisi için açılan kolların arasına girdiğinde hissettiği şefkatin tarifini yapmakta zorlanacağı kesindi. Bir annenin kucağından öte sevgi dolu başka bir kucak var mıydı ki? Kokusunun, bedenini saran kolların sıklığının bile yaşattığı his çok farklıydı. Sanki yıllardır tanıyormuş, bir yakınıymış gibi sarmıştı bedenini yaşlı kadın.
Kendisinden ayrılır ayrılmaz elini öpen Revan'ın saçlarına dokunarak " maşallah sana " diyen Ferhan Hanım göz bebeği olan torununun sona kaldığı için daha bi sabırsızlandığının farkına varınca " hoş geldin kayıp efe " diyerek elini uzattı.
" Sonunda sıra bana geldi"
Anneannesinin elini öper öpmez sarılmak yerine yanaklarını sıkmaya başlayan Ayaz " dur arsız oğlan " demesine aldırmadı. Oldum olası böyle seviyordu nefes aldığı süre zarfında sırtını yasladığı kadını ve yeri gelmiş herkesten üstün tutmuştu varlığını. En kıymetlisi olan üç kadının arasında olmanın verdiği mutluluk paha biçilemezdi.
" Başkası mı sıktı yanaklarını? Pamuk pamuk olmuşlar. Kime sevdirdin kendini çabuk söyle Ferhan!"
" Dedesi kılıklı! Keşke sevecek biri olsa. Yaşlılıktan sarktı yüzüm"
" Sen varya buradakilerin hepsine taş çıkartırsın Ferhan Sultan..."
En sonunda yanaklarını bıraktığı anneannesine sıkıca sarılan Ayaz herkesin gülümsemesine sebep olurken sahte gülümsemesini bir an bile yüzünden eksik etmeyen İpek Hanımın gözleri Revan'ın üzerindeydi. Oğlunun hayatından çıkarmak isterken yaşadığı eve kadar gelmiş olması ve annesinin onun için her şeyin eksiksiz ve kusursuz olmasını isteyişi nefretini daha bir alevlendirmişti.
" Revan, kızım iyi misin sen?"
İpek Hanımın gülümsemesi kadar sahte olan endişeli bakışlarına olan şaşkınlığını gizlemeye çalışarak " iyiyim... Sağolun " dedi Revan ancak Ayaz tam tersine iyi olmadığını, yolculuğun kötü etkilediğini söyledi.
" Hastahaneye götürelim mi seni kızım? Ya da yok doktoru çağıralım. İpek, Mete Beyi ara kızım"
" Nikah stresinin üzerine yolculukta eklenince rahatsızlandı tâbi. Biraz dinlensin iyi hissetmezse ben doktoru çağırırım annecim "
İpek Hanımın gerçeklikten uzak olan ilgisinin farkına varan Nazlı ablasına biraz daha yaklaşarak " bunun bir derdi var" diye mırıldandı. Yüzünde ki gülümsemesine zeval getirmeden konuşmaya çalışan Sevcan " kimin?" diye sorduğunda Nazlı İpek Hanımı gözleriyle işaret etti.
" Bizim için mi acaba? Sonuçta habersiz, bir anda çıktık geldik"
" Yok abla" deyip duraksayan Nazlı Ayaz'ın anneannesinin tekerlekli sandalyesini sürerek eve girmesiyle ablasının koluna girip Revan ve İpek Hanımın da girmesini bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ayazı (Revan)
General Fiction-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğrendiğim özgürlüğüne düşkün olduğu. Ben ise özgürlüğün yalnızca sözlükteki anlamını biliyorum. Ruhuma hiç uğramadı, tadı nasıldır, neler hiss...