/17/YIKILAN DUVARLARIM/
Multimedya Ayaz & Revan
Dilerim beğenirsiniz...
Zamansız gidenler vardır hani... Yürek anlamaz ne ara gittiğini, bir veda bile etmeden ya da bir nefes daha içine çekip doyamadan. Bir de zamansız gelenler vardır... Yüreği yerinden yurdundan eder. Bir bakışıyla talan eder kalbi, alt üst eder ritmini. Bir de ben varım zamansız gelenin gidişine engel olmak isteyen. Yüreğimin alacağı yarayı bile bile durdum önünde. Gitmesine engel oldum yüreğime zamansız gelenin ve gidişi yüreğimi eze eze olacak biliyorum. Çünkü o zamansız gitmeyecek. Hiç sevmediğim vedayı o da edecek...
Gözlerim birbirine sıcacık bakan anne ve oğul üzerinde gidip gelirken, ister istemez yanımdaki boş sandalyeye kaydı gözüm. İpek hanım gibi benim annem de baş ucumda olsaydı keşke... Böyle sıcacık baksaydı ! Güçlü durabilseydim hayata karşı onun varlığını hissedip. "Yanındayım" der gibi bakıp güvenini eksik etmeseydi. Ellerini yüzümde saçlarımda gezdirseydi İpek hanım gibi.
Boşa eziyet ediyorsun kendine Revan! Yıllar önce tükendi benim umudum, yıllar önce gitti meleğim benden. Şimdi hayalini bile kurmak acıdan başka bir şey vermiyor. Öylece durup hayaliyle kendimi avutmak, perişan ediyor ama hayal etmeden de olmuyor.
"Ee kahvaltıdan sonra ne yapıyorsunuz?"
İpek hanımın sorusuyla yüzüme bakan Ayaz, elindeki çatalı sertçe bırakıp " ben öğleden sonra alış verişe çıkacağım. Malûm yarın nişan var ve ben daha hiçbir şey almadım" dedi. Nişan derken vurgulaması zoruma gitse de tepki vermemeye çalışıp çayımı içmeye devam ettim. İnadına yaptığını çok iyi biliyordum fakat ne derse desin İpek hanım için ses etmeyecektim.
Nişan denince yüzü asılan İpek hanım "sen ne yapacaksın Revan?" diye sorarken bir yandan da Ayaz'ı işaret ediyordu.
"Şey... ben..." diyerek İpek hanıma bir daha baktım. Elini benim görebileceğim kadar kaldırıp, Ayaz'ı işaret etti. Hemen ardından git işareti yapıp önüne döndü. Ayaz'ı yalnız bırakmamı istemediğini anladığım da tedirgince "bende Ayaz'la giderim belki" dedim."Benle hiçbir yere gelmiyorsun"
"Oğlum!"
Ayaz, annesi ve bana ters bakışlar atarken yerimden kalkıp "ben hazırlanmaya gideyim " dedim. Gülme isteğime engel olamayıp direk gözlerine baktığımda 'sen görürsün 'dercesine başını salladı. Sinir oluşu nedense hoşuma gitmişti fakat beni istemeyişi de canımı sıkmadı değil. Sözleri hala kulağım da çınlarken ona annesi için katlanmak zorundaydım. Derin mavi gözlerine, hoyratça alnına düşen saçlarına, belli belirsiz gülüşüne, içimi titreten sesine katlanmak zorundayım...!
"Vazgeçtin galiba?"
Ayaz'ın konuşmasıyla dalgınlığımdan kurtulup az önce düşündüklerimi yok saymaya çalıştım. Pis dengesiz bir şey anlamış gibi bakınca bakışlarımı kaçırdım.
"Vazgeçmedim tabi"
"İyi on dakika içinde hazır ol"
"Tamam" deyip yanlarından ayrılacağım sırada İpek hanımın gülümsemesi takıldı gözüme. O an içimi bir rahatlama sardı. Bir anne mutlu olmuştu bundan daha güzeli var mıydı? Göz göze geldiğimiz İpek hanıma tebessümle karşılık verip hazırlanmak için hızlıca odaya gittim. Geç kalırsam Ayaz'ın beni beklemeden gideceğine emindim.
{°}°{°}°{°}°{°}
On dakika içinde hazırlanıp dışarı çıktığım da Ayaz'ı arabaya yaşlanmış bir halde telefonla uğraşırken buldum. Yanına gider gitmez başını kaldırdı ve gözlerini üzerimde gezdirdi. Güneş gözlüğünü çıkarıp, memnuniyetsizce baştan aşağı bir daha baktığında "bir şey mi var?" diye sormadan edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ayazı (Revan)
General Fiction-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğrendiğim özgürlüğüne düşkün olduğu. Ben ise özgürlüğün yalnızca sözlükteki anlamını biliyorum. Ruhuma hiç uğramadı, tadı nasıldır, neler hiss...