/20/AYAZ'IN ÇİRKİNİ/
Arkadaşlar güncellememin nedeni bölümün gözükmemesi. Kütüphaneden kaldırılıp eklendiği halde düzelmiyor.
Sonunda paylaşabileceğime şükrederek başlıyorum. Geciktiği için çok çok özür dilerim. Zaman konusunda bir hayli zorluk çektim ve bu yüzden tamamlayamadım. Beklettiğim için üzgünüm affedin ne olur...
Hikayenin gidişatını nasıl buluyorsunuz bilmiyorum ama ben bu bölümü kurgumun temelinde fikirleriyle yön belirlememe büyük yardımı dokunan Sadesseda ' ya ithaf ediyorum. Çok çok teşekkür ederim iyi ki varsın 😍😍😘😊
Biliyordum başıma gelecekleri...
Sonbahar hep hüzünle dolup, ayrılık ve vedalara ev sahipliği yapmaz mıydı zaten. Ama bana haksızlık etmişti... yine. Ayrılık ve hüznü koymuştu yüreğime fakat bir vedayı esirgemişti, sevmiyor olsam bile. Dengesizim dediğini yapıp gitmişti işte...
Ah be kalbim... Hayat sana bunu neden reva görür anlamadım gitti. Zaten senin bu çok çabuk yanışlarınıda anlamıyorum. Gideceğini bile bile ne diye yıkarsın duvarlarını, ne diye yer vermeye çalışırsın ki kanayan yaranın yanında? Bak, sonu olmayan umudu sana bırakıp gitti. Hoş kalsa da bir şey değişmezdi değil mi...? Onun kalbi sana meyilli gözükse de başkasına aitti. Onun yeri yurdu kıymetini bilmeyen o kızın yanıydı...! Ama o kız canını yakacak dengesizimin!
Yüzümü silip, gözlerimi boş olan yoldan ayırdığım da kulaklarımı kalbimin acı inlemelerine kapattım. Hak etmişti, hak etmiştim. Bel bağlarsak gidecek olana bile isteye, sonumuza da razı olmamız gerekmez miydi?
Hadi bakalım Revan hanım, dayanırım katlanırım dediğin dertlerin omuzlarında ki yerini belli etmeye başladı. Gitte dayan şimdi!
Adımlarımı çaresizce düğün salonuna yönlendirirken aklımdaki tek şey gittiği yerde alacağı mağlubiyetti. Mutlu mu olacaktı sanki? Kalbini paramparça edecekti bilmediği bu gerçek ve o bununla bir başına yüzleşecekti!
'Hadi ben bir şekilde dayanırım burda olacaklara peki o? Onunki daha ağır nasıl başa çıkacak? Tepkisi ne olur? Kendine mi zarar verir yoksa o kıza mı?'
Kafamda dönüp duran sorular kalbimin duymak istemediğim acı inleyişlerini arttırdığında düğün salonuna girmekten vazgeçip taksi durağına doğru yürümeye başladım. Boran'a baktım diye gitmişti zaten gidip onun mutluluğunu izleyecek değildim. Koca bir mutsuzluk içime yerleşmişken gülen bir surata tahammül edebileceğimi sanmıyordum.
"Çabuk pes ettin ama çirkin"
Ayaz...?
Duyduğum sesin gerçekliğine koca bir sevinçle tepki veren kalbimin eşliğinde hızla arkamı döndüm.
Bir daha göremeyeceğimi sandığım gözleri gecenin kör karanlığına meydan okurcasına parlıyordu ve derinliği her zamankinden daha fazla gibiydi. Yüzüne yayılan tebessüm adım adım gülümsemeye varırken az önce gittiğini sanan ben bu kez mutlulukla bir dökmeye başladım göz yaşlarımı. Kendini yokluğunun boşluğuna çok çabuk bırakan kalbim sevinçle çırpınmaya başladığın da gözlerim bana doğru gelen ağır adımları hızla takibe aldı. Attığı her adımda kalbimin atışı hızlanıyor, bedenime ılık esen rüzgara eş bir titreme yayılıyordu.'Hadi yine olmamalı desene Revan. Hissetmedim bir şey desene!'
Yüreğim dile gelip kızarken bana ben de karşımda durup ellerini elime uzatan adama kızdım. Madem gitmeyecekti bu korkuyu bana neden yaşatmıştı? Şu anki halimi görmüyor muydu da gözlerinde ki hoşnutluğa daha fazla yer veriyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ayazı (Revan)
General Fiction-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğrendiğim özgürlüğüne düşkün olduğu. Ben ise özgürlüğün yalnızca sözlükteki anlamını biliyorum. Ruhuma hiç uğramadı, tadı nasıldır, neler hiss...