/47/ MUTLU MUSUN?/
Birini iki kez görmek kalpte koca bir yangının başlamasına yetmişti. Peş peşe hayaller kurulmuş, bir umut farkeder diye beklenilmişti. Sonrasın da tek bir mesajın dahi saatlerce gülümsetebildiğini tecrübe etmişti. Ama şimdi karşısına oturan adamın yüzüne bakamıyordu genç kız. Daha bu sabah bir kez daha görebilmek için dualar ederken başını kaldırmaya utanıyordu.
Masadakiler aralarına katılan Alp'e sırayla ' Hoş geldin' derken Nazlı ağzını dahi açmamış, kalbi ağzından fırlayacakmış gibi hissettiğinden dudaklarını sıkıca birbirine kapatmıştı. Olmuyordu. Sanki tek kelime sarfetmek istese sevinç çığlıkları yüreğinden firar edecekti. Ne tek bir kelime edebiliyor ne de delice çarpan kalbini sakinleştirebiliyordu. Halbuki yalnızca mekandan içeri girerken görmüştü onu ve tek bir bakış bu hâle girmesine sebep olurken tüm gece yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu.
Yanında put gibi oturan kardeşinin kolunu kolunu dirseği ile dürten Sevcan başını kendisinden tarafa çevirmesiyle " Tuvalete git." diye fısıldadı. Bu sırada Alp, Ayaz'ın yanına oturabilsin diye karşısından kalkıp yanına oturan Selim kaş göz işareti yaparak Nazlı'nın nesi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Nişanlısını yanıtsız bırakan Sevcan, yengesine kalkmasını işaret ettiğinde Revan başını olumlu anlamda sallayarak ayağa kalktı.
Genç kız anormal davranan kardeşinin ayağa kalkması ile yerinden kalkıp mekanın arka tarafına doğru yürürken yengesi ve ablasının arasında ilerleyen Nazlı titreyen ellerini önünde birleştirmiş, arkasına bakmamak için gözlerini tembihlemeye koyulmuştu. Masada uçup giden cesareti aralarına mesafe girince yeniden benliğine misafir olmuştu ancak bunu sorguya çekeceklerine emin olduğu yengesi ve ablasına nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.
Tuvalete girdikleri anda kapıyı kapatan Sevcan " Senin neyin var? " diye sorarak karşısına geçtiği aynaya garip bakışlar atan kardeşinin arkasına geçti. Revan ise ikilinin yanındaki lavoba taşına kalçasını dayayıp, kollarını göğsünde birleştirerek Nazlı'nın vereceği cevabı beklemeye koyuldu. Beş dakika önce aralıksız konuşan kızın Alp'i görünce bu hâle gelmesini anlayabilirdi fakat tanıdığı Nazlı bu denli aşırı tepki vermezdi. Ya da verirdi, bilemiyordu. Çünkü evliliğinin ilk günlerinde Nazlı'nın kavuşamadığı sevdiği için avuç içinde sigara söndürdüğüne şahitlik etmişti. O anlar aklına gelince kararsızlığı çoğaldı.
" Adam karşımda oturuyor. Ne yapmamı bekliyorsunuz?"
" Normal davranmanı bekliyoruz Nazlı. Adama bir selam vermeyi bırak yüzüne bile bakmadın."
Bakışlarıyla Sevcan'ı onaylayan Revan " Biri bana bunu yapsa istenmediğimi düşünür, üzülürdüm." dediğinde Nazlı parmaklarıyla oynamayı bırakıp yüzünü yengesine çevirdi. Üzülmüş olma ihtimali göğsüne koca bir ağırlığın gelip yerleşmesine neden olunca talan olan cesaretine kızdı. Ama o an heyecandan bakamamıştı işte. Bir baksa küle dönüşecek, gözleri duygularına dair ne var ne yoksa ortaya dökecekmiş gibi hissediyordu.
" Kalbim ağzımdan fırlayıp gidecekti neredeyse yenge! Kelimelerim, nefesim bir anda nereye kayboldu anlayamadım. Offf! Cidden üzülmüş müdür?"
" Üzülmüştür. Yani düşünsene; sabah seninle gayet güzel mesajlaşan kız bir şehirden bir şehire gelmiş olmana rağmen yüzüne bakmıyor." diyen ablasının omuzlarını teselli edercesine ovmasıyla iç çekti. Kafasını duvarlara sürtmek isteyecek kadar pişman olmuştu ve yengesi ablasını bir kez daha onaylayınca oflayarak avuç içleriyle yüzünü kapattı.
" Sen bakmadığın için farketmedin ama sana bakarken gülen yüzü bir anda asıldı."
" Hepsi heyecanım yüzünden oldu yenge, yemin ederim. Yapamadım. Üzerime yıldırım düşse keşke. Ben şimdi ne yapacağım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ayazı (Revan)
General Fiction-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğrendiğim özgürlüğüne düşkün olduğu. Ben ise özgürlüğün yalnızca sözlükteki anlamını biliyorum. Ruhuma hiç uğramadı, tadı nasıldır, neler hiss...