Bölüm parçası: Toygar Işıklı - Yoksun
/49/ ONA SÖYLE/
" Daha bekleyecek miyiz abla?"
Hemen önündeki şoför koltuğunda oturan adamın sesini duyunca tırnağını dişleyerek camdan dışarıya bakmaya son veren Asya, dikiz aynasından kendisine garip bakışlar attığını farkedince " Hayır." dedi ve tuniğinin cebindeki elli lirayı çıkarıp, öne doğru uzattı.
Taksicinin para üstü vermesini beklemeden araçtan inen genç kız, kapıyı kapattığı gibi gözlerini müstakil evin çevresinde gezdirdi. Yol boyunca tüm dikkatini önlerinde seyreden Boran'ın arabasına verdiğinden tabelalara bakmak aklına gelmemişti. Buna bir parça pişman olarak taksiciye hangi köyün yakınlarında olduklarını soracaktı ki arkasını döndüğünde aracın bir hayli uzaklaşmış olduğunu gördü.
Ne düşüneceğini şaşırdığından dalgınlığı artmış, az önce indiği aracın hareket ettiğini bile duymamıştı. Bu hâline kızarak kendi etrafında bir tur döndükten sonra gözleri, önünde bulunduğu ev ile köy arasında mekik dokumaya başladı. Köy ve dağın yamacında bulunan ev arasında hatrı sayılır bir mesafe vardı. Yol dese yine evden uzaktı ve taksiciyi evin önüne getirene kadar dili damağı kurumuştu.
" Kafanı topla Asya! Offf! Neden peşlerine takıldım ki?"
Ellerini saçlarının arasından sertce geçirerek gri renkli müstakil evin girişine doğru kendisine kızarak yürüyen Asya, kapının açılmasıyla hızla yere çöktü. Birkaç metre ötesinde bulunan araba bedenini saklamaya yetiyordu ancak evin yarısı büyüklüğündeki balkonda yürümeye başlayan Boran, diğer uca gittiği anda kabak gibi ortaya çıkacağının farkındaydı. Bu yüzden telefonla konuşurken arkasını dönmesini fırsat bilen genç kız, iki büklüm bir şekilde seri adımlarla bahçe duvarının arkasına gizlendi. Ayağa kalktığında beline gelecek yükseklikte olan duvarın öteki tarafında ağaçlar olsa da yakalanma riskini göz önünde bulundurarak iki büklüm durmaya devam etti.
" Yok. Kendisine gelmesini bekliyorum."
İşte buna anlam veremiyordu genç kız. Ayaz'ın hastanede olduğunu ağabeyi Selim den öğrendiği gibi soluğu hastanede almıştı ve içersine giremeden Boran ve Revan'ın çıktığını görmüştü. İkisini yan yana gördüğü an kalbinin acı çarpışları öfkesini harlamış, hesap sormak için peşlerine takıldığında ise Boran'ın, Revan'ı bayıltıp arabaya taşıdığını görmüştü.
İlk başta rızası var sandığı Revan'ı bayıltması, söz hakkı vermekten kaçındığı pişmanlığının çığlıklar atarak varlığını belli etmesiyle koşarak attığı adımlar, hastane önündeki taksi durağında son bulmuştu. Buraya gelene kadar binbir ihtimal geçmişti aklından ve bu süre zarfında pişman olan yanı bir kez olsun susmamıştı.
" Ne demek şu an gelemem! Ulan biz ne konuştuk seninle? Gel dediğim an gelecektin!"
Boran'ın sesini yükseltmesiyle yerinden sıçrayan Asya yumruklarını sıkarak başını kaldırdı. Sinirli idi fakat görünme korkusu olduğu için alt dudağını ısırarak balkona bakmaya çalıştı. Bir eliyle ensesini ovalayan Boran, diğer elinde telefonu tutuyor ve gözlerini ayakkabılarından ayırmadan oradan oraya yürüyordu. Sesinden öfkesinin seviyesini anlayabilmişti ancak ağaçların arasından seçtiği yüzü göreni dehşete düşürecek kadar sertti. Sanki şu an karşısına çıkan kim olursa olsun gözünü kırpmadan öldürürdü.
"Ravan'ı baygın tutamam çünkü attım şişeyi gerizekalı! Ne bileyim döneklik yapıp gelmeyeceğini! Şimdi ne yapacağım ben?! Kendine gelirse nasıl zaptedeceğim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ayazı (Revan)
General Fiction-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğrendiğim özgürlüğüne düşkün olduğu. Ben ise özgürlüğün yalnızca sözlükteki anlamını biliyorum. Ruhuma hiç uğramadı, tadı nasıldır, neler hiss...