Annabeth'in ağzından.
Sürekli kabuslar görüyordum ve hep annemle ilgiliydi. Her seferinde bir savaş esnasında yaralandığını görüyordum. Tanrılar yaralanmaz ki! Bunu ne kadar kheiron'a söylemek istesemde korkuyordum. Yeni bir görev kaldıracak halim yoktu ama ya annemin bana ihtiyacı varsa diye düşünmüyor değilim. Bugün konuşacaktım, taalimlerim biter bitmez.
Ares kulübesinden üç kişiyle taalimlere başlamıştık. Öfkenin kötü olduğunu söyleyen annem, en derininden öfkeyi bana vermişti. Kamçılar yorulmuştu bende kıyıya oturup düşünmeye başladım. Bu kabuslar ya bir savaşın başlangıcı ise! Birde annem benimle konuşmayı bırakmıştı kaç kere zor duruma düşünürdüm kendimi bana akıl versin diye ama naafile yoktu. Arkamdan ses duyunca arkamı döndüm ve Kılıcımı elime aldım.
Neyse ki Percy'de ellerini kaldırmış bana bakıyordu."Sakin ol şampiyon!" Ağzının 'o' şeklini alınca güldüm. Kılıcımı bırakıp tekrar oturdum.
"Otursana" yanıma oturdu. Konuşmaya başlayacaktı ama kekeliyordu ve sonunda konuştu.
"Ann ben şey rüyada anneni gördüm, büyük bir yaralanma olayı vardı ve hiç bir tanrı yardımına gelmiyordu"
Demek o'da görmüştü haberi var mıydı? Olanlar neyin nesiydi.
"Benimle gel" belkide kheiron'a gitme zamanıdır.
Kalktım ve elinden tuttum onuda kaldırdım. Koşarak büyük eve girdik.
"Kheiron burada mısın?" Ses gelmeyince Percy' e baktım.
"Her zaman burada olur Ann bilirsin"
Ama yoktu. Dışarıya çıkıp aramamız gerekecekti.
"Tamam. Sen kuzey pınarına git bende Batı, bulsanda bulmasanda yarım saatin var burada ol"
Ormana girdiğimde sis çok fazlaydı. Görende biri bilerek sis attı sanır. Zihnimi toparlayıp yürümeye başladım. Biraz zaman geçtikten sonra sisin ardında bir şeyler gördüm.
"Bizi görecekler, yaptığımız doğru değil" ağacın arkasına geçtim ve ne olduğuna bakacaktım ki! Bakmaz olsaydım. Gördüklerimle yerime mıhlandım.
Afrodit kulübesinden adını hatırlayamadığım çocuk ve Hermes kulübesinden bir çocuk ay ağzıma alamayacağım şeyi yapıyorlardı.
Daha fazla dayanamayıp istifra ettim. Lanet olsun! Hemen oradan uzaklaştım.
Saatime baktığımda tamı tamına yirmi beş dakika olmuştu. Büyük evin yolunu karıştırmadan direk yürümeye başladım. Garip garip sesler duysamda aldırış etmedim. Biraz önce ki gibi olmak istemezdim.
Büyük eve geldiğimde percy'i bekledim ama yoktu. Kayıp mı olmuştu yoksa, işin garibi Kheiron'da yoktu.
Ormana tekrar girdim biraz bakındıktan sonra zaten hava kararmıştı. Percy'in "İmdat" dediğini duyduğumda direk ses doğru koşmaya başladım. Ne kadar hızlı olursan ol bir periyi geçemezsiniz.
"Annie başı belada, seni götürebiliriz"
Düşünmeden kabul ettim ve beni götürmeye başladı ama bence bildiğin uçurdu. Uzaktan Percy'i görmeye başladığımda bir şeyle boğuşuyordu."Yosun kafa! Ne var orada" görmeden girmek istemediysem söylerse belki.
"Bilmiyorum ama sanırım ölüyorum" tabi canım tabi. Ve percy'i yerde görmem bir oldu. Periler ağaç arkalarından bana bakıyorlardı.
Percy'in yanına gittiğimde kocaman olan o devi bende gördüm. Bacaklarını ağaç sanmıştım!!!
Percy hiç kıpırdamadan yatıyordu bende bir deve bakıyordum birde Percy'e lanet. Periler ağaçta ki ipleri gösteriyorlardı sanırım iş başa düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATHENA
General Fiction"Ben Zeus' un en sevdiği kızıyım, Ben bilgelik, Strateji, Zeka Tanrıçasıyım"