İhanet

404 20 4
                                    

Olimpos'a döndük ve her şeyin yoluna girmesi için uğraşıyorduk. Kamp iyice bölünmüş ve kendi aralarında kavga ediyorlardı. Hepsini ortada tutmak için canımız çıkıyor denebilirdi. Ve nefes alıp masama oturdum. Elimde kalemi çevirip duruyordum. Yorulmuştum. Hiç bir melez alttan almakla uğraşmıyordu. Bu bölünme nedeni ise, bizimle savaşa giren melezlerdi. Onlardan başka niye girmemişmiş. 

''Nereye daldın öyle?'' Pek uzaklara değil. Gözlerimi kapıya çevirip sesin sahibine baktım. 

''Melezleri düşünüyordum. Belkide gerçek olmayan sahte bir savaş hazırlasak ve hepsini soksak belkide anlamazlar?'' Artemis bana bakıp güldü. 

''Onlar çok zeki kahrolasıcalar'' Damağımı Şaklattım.

''Artemis, ilk savaşın başladığı gibi onların gözünün önünde kaçırılırsam çok yardımcı olabilir'' Tek taraflı muzip bir gülümsemeyle bana yaklaştı. 

''Yeminini bozacak mısın?'' Gözlerimi kaçırdım. Bilmiyorum, ilk defa bir şeyi bilmiyordum. 

''Kaçırma gözlerini!'' çenemi tutup yüzüne bakmamı sağladı. 

''Bilmiyorum Artemis'' yüzümü bırakınca ağlayacak tonda yüzüm kızarmış olmalıydı. 

''Önemli bir konu, dikkat et. Pişman olmanı istemem ve sakın yanlış kişilere güvenme'' ayağa kalkıp odadan çıktım. 

Ne kadar kaçacaktım ki? Bu bir gerçekti, bozabilirdim. 

***

Elbisemin askısını omzumdan indirdim ve elbisenin yere düşmesiyle sıcak suya kendimi bıraktım. Saçlarımın suyun üstünde dağılışını izledim. Saçlarımı geriye atıp yıkadım. 

***

Kamp'ta her şey iyice bozulduğunda Kheiron başa çıkamayıp bizden yardım istemişti. Bütün tanrılar kampa gitmişlerdi ben ise gitmemiştim. Bir sürü işim vardı öyle değil mi? İşin canı cehenneme demek isterdim fakat bu benim vazifem. Aslında gitmekte istiyordum fakat orada olanları kaldıracak kadar merhametli olamayabilirdim. 

Düşünsenize bir yığın melez ve sizi suçlayıp üzerinize geliyor.  Onları öldürmemek için kendimi zor tutardım herhalde, kendimi tutarken dişlerim sökülürdü. Bunları düşünürken yüzümde gülümseme belirmişti. Tabi ki şakaydı ben sabırlı biriyim fakat bana bağırmalarına dayanamazdım. 

Tanrıların hiç biri dayanamazdı bu yüzden kendilerine büyü yaptırıp gitmişlerdi. Gitmeli miydim? Gitmek istiyooorum. 

***

Kampa geldiğimde her şey sakin gibiydi hemen yanıma Clarisse geldi. 

''Onlar Annabeth'in yanına gittiler. Atış yapıyordu en son'' gülümseyip yanımdan gitti. Bu işte bir bit eniği olmalıydı baksana Clarisse yanıma geldi ve hemen yumurtladı ve gitti. Her neyse. 

Atış yapılan yere doğru giderken diğer tanrıları gördüm. Önünde Percy vardı ve gözleri alev alevdi sanki. Poseidon beni yanına çekti. 

''Kızın Percy'i aldatmış'' gözlerimi iyice açıp Poseidon'un tiksinişle bakışını gördüm. 

''O böyle bir şey yapmaz!'' kolumu bırakıp benden ayrıldı oğlunun yanına gitti. Ne yapmaya çalışıyordu ? Yani buna kimse inanmazdı ne ihaneti, aldatmakta neymiş? 

Annabeth'i görünce şaşırdım. Bir erkek melezinin önünde eğilmiş ve önünde bir şeyle uğraşıyordu çocuğun yüz şekli ise AMAN TANRIM :o 

''Annabeth!'' Percy'in sesi o kadar kırık çıkmıştı ki, Annabeth gülümseyerek ona baktı. 

''Ne oldu yine?'' her şey bir yanlış anlaşılma olmalıydı. 

''Beni onunla aldattın! Konuşma sakın, hayatımdan çık git'' Annabeth Percy'e yaklaşmak istesede Percy yakınlaştırmadı. 

''Yüzsüzsün Annabeth birde yanıma gelmeye mi çalışıyorsun? nasıl birisin sen ya? kocaman sürtüksün! söylesene ne yapıyordun ona?'' Annabeth kaşlarını çatmıştı ve çenesi kasılmıştı. 

''Senin bana yapamadığını o yaptı'' dediğinde kayış kopmuş olmalıydı. Percy Annabeth'e tokat atmıştı. Biz ise öylece bakıyorduk. Annabeth'in kafası yana düştüğünde Percy koşarak gitti. Annabeth yine o çocuğun önünde eğildi ve bir şeyle uğraşmaya başladı. 

Cidden çok soğuk birisiydi, benim gibi. Ayağa kalktığında Poseidon ona iğrenmişlikle bakıyordu. 

''Bunu yeni melezlerden birisi onun organına attı ve onu çıkarmakla uğraşıyordum. Ve hiç birinize inanamıyorum Athena melezlerinden başka namus düşkünü olan melezler varda bizi görmezden mi geldiniz? Ayrıca sen Poseidon iğrenmekli bakma bana, oğlun çoğu şeyini hatta her şeyini kaybetti'' Küçük hançeri bir kenara atıp, çocuğun koluna girdi ve gözden kayboldu. 

''Athena ben bilemedim'' sözünü kesip yanından ayrıldım. 

Benim çocuğumdan şüphelenip bana posta koyan birisi bunun en alasını yapardı bana. Birbirlerine ayıp eden sevgilileri gördüm ama Annabeth neden öyle söyledi ki? 

***

''Anne benden nasıl şüphelenirdi ki? Biz daha düzgün el ele tutuşmadık ve ben birine o iğrenç şeyi mi yapacaktım? Akıl sır erdiremiyorum!'' Haklıydı ama üzerine gitmişti. 

''Birde tokat attı! Gerizekalı ben o tokatı fitil fitil getiririm'' gülecektim neredeyse. 

''İntikam mı yani?'' gözleri beni bulduğunda kaşlarını çattı ve burukça güldü.

''Biz buna ağzına monta etme diyelim'' güldü ve saçlarını topladı. 

Yanımıza Percy ve babası geliyordu. Adı batasıca. Annabeth görmemiş olsa gerek kalkmamıştı. 

''Annabeth ben öyle olduğunu bilmiyordum ve bana söylenen şey farklıydı'' Annabeth gözlerini kapattı. 

''Percy hadi git buradan canımı sıkma benim'' canını sıkmasana benim kızımın, Posi bana masumca bakıp gülüyordu. Seninde benden çekeceğin vardı. 

''Ann dinle beni bak hepsi bir oyunmuş-'' Annabeth sözünü kesti 

''İnanmasaydın Percy inanmasaydın! Lanet olasıca insanlara inanıp bana inanmıyorsan siktir git!'' Ağzına çok yakıştı tamam mı? 

''Bilmiş kız lütfen affet işte!'' Annabeth percy'e yaklaştı ve yanağını okşadı sonra ise bir hızlı tokat! 

''Ödeştik ama barışmadık'' neden barış tanrıçasıydım ki! Bana mı kaldı barıştırmak? 

''Çocuklar ben işimi yapayım siz sonra küsün, Bence Annabeth biraz onu dinle'' 

''O beni dinledi mi şlap tokadı geçirdi'' haklıydı. Çekeceğin var Percy. 

***

Büyük evde oturuyorduk. Percy ve Annabeth hala ayrıydı. Kamp huzura bürünmüştü. Posi ve ben barışmamıştık. Belki biraz uğraşması gerekiyordu. Uğraşsın bir sürpriz yapıcaktım. 

ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin