Merak

380 19 5
                                    

Gözlerimi kapatıp Annabeth'e baktım. Benim hakkımda ne düşünüyordu? 

Defterin ilk sayfasında benim kötülüklerim yazıyordu. Onu bırakıp gitmem ve ona asla sarılmamam falan. ikinci sayfasında dış görünüşlerim vardı. üçüncü sayfada gülümsememi not almış tam'da şöyle 

''O nasıl gülüştür? Cennet bahçesi mi? yoksa Cehennem ağacı mı?''

Daha fazlasına bakmamam gerekirdi. Defteri kapatıp alnını öptüm. 

''Özür dilerim, merakıma yenik düştüm'' tam yataktan kalkıyordum kolumu tuttu. 

''Uyumuyordum'' gözlerine baktım gülüyordu. 

''Demek tanrılarda merak edermiş, not almam gerek'' gülüp tekrar oturdum. 

''Kusuruma bakma'' defteri elime verdi. 

''İçi sen dolu bir defter benim olamaz değil mi? çünkü bu defter güzellikleri seninle tattı'' defteri sıkı sık tuttum. 

''Teşekkür ederim ama ben pek gülmem'' kaşlarını çattı ve elleri yanaklarıma gitti. Baş parmaklarıyla gülmemi sağladı. 

''Annabeth çok uysallaştım böyle olmuyor. İnsan oldum'' gözlerini kısıp bana baktı. Kötüydü işte yetilerim köreliyordu. 

''Bu kötü bir şey değil'' Yataktan kalkıp kapıya gittim. Cevap vermedim, veremedim. Ne cevabı? Soruyu bile çözemezken? 

***

Temiz hava almak için dışarıya çıktım. Hepheistos'ta öylece bakınıyordu etrafa. 

''Athena bu hayat bize gelmiyor'' kafamı salladım ve derin nefes aldım. 

''Sparta'ya gideceğiz yarın, savaş açılmış'' gözlerini açıp bana baktı. 

''Sparta? vay canına, Poseidon nerede?'' kalbime mızrak soksalar daha iyi olabilirdi. 

''Tanrıların yanında'' kaşlarını çattı birden, biliyordum aklındakini ama hayır. 

''Athena küsmekle hata yaptık. Zeus oldukça kızgın zaten. En sevdiği çocuğunu kaybetmiş'' gözlerimi devirdim. En sevdiği çocuk ben miydim? Fazla söze gerek yok. 

''Yarın hazır ol sabah'ın ilk ışıklarında yola koyulacağız. kılıçları sivriltirsen sevinirim'' hepheistos'un yanından ayrıldım. Dar sokaklarda kokumu bırakıp yürüyordum. Sessizdi. 

Öylece gezerken Percy'i gördüm. Kaya'ya yaslanmış annesine bakıyordu. Sally Jackson. 

Beni görmesin diye arkama doğru tekrar yürüdüm.  

***

Ilık suyun bedenimden süzülmesi hoşuma gidiyordu. Bütün her şeyi unutuyormuş gibi. Hiç acıtmamış gibi. Aklıma günlerdir neler gelip gidiyordu. Hala çözülmeyen bir kabus ve yanımda olamayan Poseidon vardı. Bazen o kadar çok yanımda olmasını istiyordum ki! Suyun rahatlatıcı sesi onun bedeninde can buluyordu. 

Sabah'ın ilk ışıkları ile Sparta'ya gidecektim. Sevdiğim şehirleri korurdum. Onlar için savaşmak pekte zor olmasa gerek. Kaç kere girmiştim savaşa? Bir çok kez, sevdiğim krallıklar için savaştım. Kazansınlar dedim. Onların insanlıkları var oldukça merhamet ettim. 

Zorba olan her şeyden uzak durdum ama zorba ben miydim? Herkes tamdı ben mi fazlaydım? Belki sadece ben böyle sanıyordum.

Saçlarımı yıkadıktan sonra bornozumu aldım ve duştan çıktım. O kadar hafiflemiştim ki! sanki yeni doğan bir bebeğin ağlayış sesi gibi. 

Belki ağlayışları veya yakarışları kulak kazısa'da anlamlıydı her anne için. Rahatlatıcı ve mükemmel. 

***

Güneş'in doğmasıyla miğferi alıp odamdan çıktım. Hiç uyumamıştım zaten pek ihtiyacım'da yoktu. 

Hepheistos kapıda bekliyordu. Küçük bir tabur alıp yola koyuldum. Yolda saldırı olmasın diye dağın etrafından dolaşıyorduk. Kestirme diye onlar üstten gelirlerdi. 

Atların o huzur veren sesleri kulaklarımda çınlıyordu. 

***

''Tanrıçam hoş geldiniz''  Kral Leonidas ve eşi Kraliçe Margo yanıma geldiler. 

''Hoş buldum. Size ne vaadi verdiler?'' Leonidas'ın yüzü sertleşti. 

''Toprak ve su'' anlaşılan güzel bir ölümü seçmişti. 

''Kabul ettiniz mi?'' Gözlerinin kararmasını beklemiyordum. Margo ne kadar gülse'de Leonidas gergindi.

''Etmedik, etmeyiz'' Kararlı insanları severim. 

''Yanınızda olacağım'' İkisinin yanından ayrıldım...

***

Sparta güzel yerdi ve sahip çıkılası, Kralı'da bir tek asker için canını ortaya koyardı. Bu yüzden bütün desteğimi verirdim. 

ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin