Savaş

383 22 4
                                    

Olimpos'ta tahtıma oturdum ve kırmızı alevlerin yanmasını bekledim. Tahtımı tekrar kendime adamam lazımdı.

Melek bekletmeden gözümün önüne geldi.

"İhanet edersen ölmeye, yalan söylersen zulme denk gelirsin. Bilgeliğin  tanrıçası" onaylamam gerekiyordu.

"İhanete uğramadığım sürece ihanet etmem, edersem zulme boynun kıldan ince" Melek kaşlarını çattı.

"Bilgeliğin Tanrıçası her söz ok gibidir. Senden çıktı mı, artık sen ona değil, o sana hakim olur" melek gittiğinde gözlerimi açtım.

Tahtın üzerinde baykuş belirince güldüm.

"Sıra sizde, ihanet ederseniz ihanetin en hassını boynunuzda hissedersiniz" herkes kafasıyla onayladı.

"Gidelim, ve savaşı başlatalım. Senin için savaşmak ne kadar kötü olsada, arkamda durman güç verir" Ares savaşı sevdiği kadar neyi sevdi ki?

"Ares, Athena senin arkanda değil benim önümde olucak" kapışında göreyim.

"Kesin görende sevdiği kadın için kavga ediyor sanacak, unutmayın Athena leonidas ile önde belirecek. Athena ayarlar safları" poseidon ve ares'i susturan Zeus'a minnettarım.

"Şimdiden halledelim. Her safta bir tanrı olacak, ve kesinlikle askerleei motive etmeye kalkmayın çünkü sizden daha iyiler. Atları kullanmak yok ve saflara melezler yerleşicek, en iyi melezleri alıyorum yani, Percy, Jason, Thalia, Frank, Leo, Clarisse, Nico, Tyson, Piper, Annabeth ve Travisler bizimle olucaklar" herkes memnuniyetle bana bakıyordu.

***
Sparta'ya gelmiştik ve stratejimiz hazırdı. Melezler gelmişti ve düşman gemileri bir güne burada olurdu. Neymiş kaleyi alacaklarmış külahımı yesinler.

Bütün tanrılar yerleşmişti ve melezlerle vakit geçiriyorlardı. Bense haritalarla boğuşuyordum.

***
Sütun balkondan aşağıya bakıyordum poseidon ve percy merdivenlere oturmuş konuşuyorlardı. Percy sürekli gülüyordu burdan çıkarmam gereken güzel şeyler konuşmalarıydı.
Poseidon kafasını yukarıya kaldırınca beni gördü. Gülümseyip el salladım ve içeriye girdim.

"Merhaba anne, odana girdim ama kusura bakmazsın umarım" yatağın bir ucunda oturuyordu. Biraz yakınına oturdum.

"Sorun yok, bir şey mi oldu?" Yerine iyice sinip kafasını hayır anlamında salladı. O zaman neden odamda öcü gibi oturuyordu ki?

"Şey, poseidon ve sen ayrıldınız mı?" Gözlerini kaçırdı.

"Neden soruyorsun?" Sorusuna soruyla karşılık vermek pek akıllıca değildi.

"Merak ettim, sende merak etmez miydin?" Eder miydim? Edebilirim ama etmeyedebilirim.

"Kim bilir"

"Sen bilirsin" gıcık yaa bu benim kızımdı.

"Ayrılmadım sadece zaman istedim" soran gözlerle bana bakıyordu. Gözleri benim gibi griydi.

"Neden? Ne için zaman istedin?" Bunu söyleyebilir miydim? Söylerdim, tanrılarda ayıp diye bir şey olmazdı ama o benim çocuğumdu.

"Yemini bozmam için" yataktan kalkıp kapıya ilerledim.

"Nereye? Konuşuyoruz, sana yakıştıramadım arkanı dönüp gitmeyi" 

"Güneş doğduğunda belki aramızda siz olmayabilirsiniz ve bu canımı yakıyor şimdi arkamı dönüp gitmezsem canım daha çok yanar" kapıdan çıktığımda gözlerimi sıkı sıkı kapattım.

ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin