PotHena

605 21 4
                                    

Bugün üç kitaba yeni bölüm attım. İki günü aksattım kusura bakmayın.

Güneşin doğmasıyla kafamı Poseidon'un göğsünden kaldırdım. Poseidon kalktığımı anlayınca "Günaydın" dedi.

Yerimden kalkıp elimi uzattım.
"Hadi kalk kimse görmesin" elimi tutup yerinden kalktı.

'Gezelim' diye içimde bağıran bir Athena'nın kafasına vurmayı ne kadar çok isterdim. Hücreleri ölesice.

"Hadi gel Kampa gidelim. Bizimkileri görürüz. Hem merak ediyorum Percy'e bir şey yapabilirler" demek bir şey yaparlar.

"Bence Annabeth ve Percy'i yanımıza alalım" yürürken beni kendine doğru çekip dudağımdan öptü. Geri çekilip yürümeye decan ettim.

"Poseidon etrafta yapma biri görürse ne olur?" Arkamı dönüp baktığımda pişmiş kelle gibi gülüyordu.

"Ne diyecekler, aşk yaşıyorlar Aşk diyecekler" bağıra bağıra söylemişti. Utanctan yüzümü kapattım.

"Hadi posi hadi"

***
Kheiron ile konuşup melezleri kısa süreli alacağımızı söyledik ve durumu anlattık o'da olumlu konuşup bizi anladı. Annabeth ve Percy'i bekliyorduk büyük ev denilen yerde. Kapı açılınca sevinsemde gelen Luke'idi.

"Kheiron" Luke bize selan verip Kheiron'u beklemeye başladı. Çok beklemeden içeriye Annabeth ve Percy girdi.

"İki küçük sıçan" Annabeth fazla iplemesede Percy yumruklarını sıktı.

"Luke hadi ama lağımına dön, bize sıçratma" Annabeth'in soyledikleri karşısında Luke kızarmıştı.

"Evet çocuklar, Luke sen şimdilik kulübene dön" Luke çıktıktan sonra lafa başlayacaktı. Luke bir Bize birde çocuklara bakıp çıktı.

"Annabeth ve Percy. Ebeveynleriniz sizi kısa süreli buradan alacaklar" Percy ve Annabeth birbirlerine bakar gülmeye başladılar.

Aynı anda "ne? Siz bizi almaya mı geldiniz?" Dediler. Lanet olsun.

"Bakın başınız belada olabilir bu yüzden" Poseidon anlatmaya çalışsada Annabeth lafını böldü.

"Niye başımız belada off off yine ne yaptık ya biz" bi adet saçlarını çekiştiren Annabeth.

"Siz ile alakalı değil. Bizim ile alakalı" birden bize bakmaya başladılar.

"Neyse hadi gidelim, eşyalarımızı  toplayalım" percy ve annabeth çıkacaklarken durdurdum.

"Gerek yok" bavullarını onlerine koydum.

"Waow iyiydi bu" Percy yine başladı. Nasıl anlaşıcaktım ben bu çocukla yaa.

***
"Anne burası benim odamsa çok büyük değil mi? Kayıp olmam değil mi?" Annabeth gülmeye başlayınca dayanamayıp bende güldüm.

"Kayıp olmazsın merak etme, sütunlar seni yönlendiriyor. Yoksa nen çoktan kayıp olurdum" kaşlarını çatıp sütunları ellemeye başladı.

"Dizayn süper belli bile olmuyor. Kim buranın baş yapımcısı? Dur dur ben söyliyeyim benim ANNEM" göz kırpıp kendini yatağa attı. Bende eşyalarını yerleştirdim.

"Kitaplarım orada kaldı?" Kitap mı? Burada kitaptan bol ne vardı ki?

"Burada kocaman bir kütüphane var" gözlerini açıp bana baktı.

"Nerede kaçıncı katta?" Katta mı?

"Annabeth ayrı değil bu odada kütüphane var. Bak şu dolap var ya, onun ikinci bölmesine basınca dolap dönüyor ve arkası kitaparla dolu" ağzı açık bana bakıyordu.

Bölmeye basınca deli gibi kitaplara bakmaya başladı.

"Sen dinlen görüşürüz" odadan çıkıp bir kaç yer geçtikten sonra Percy'i gördüm. Aptal aptal bana bakıyordu.

"Her şey için tesekkurler. Burası gerçekten muazzam! Odamda ki her şey için tekrar tekrar teşekkür edebilirim" bana sarılınca şaşırmıştım.

"Şey önemli değil. Annabeth'in odası biraz yürüdükten sonra soldan 8. Kapı" göz kırpıp yürümeye başladım.

O kadar sevinmişlerdi ki! Keşke daha önce yapsaydık. Yani ilişki değil çocuklar, yani ilişkide olurdu. Aman neyse tamam bir şeyler oldu işte.

"Athena atlara bakmak ister misin? Huzursuzlar biraz" ellis seyisimizdi. Ahırlara doğru yürümeye başlamıştım.

Ellis gelmemişti neden ki acaba? Yol uzun çok  uzun gelmişti. Atların kişneme sesleri geliyordu. Hasta olsalar hepsi ses çıkarmazdı ki!

Ahıra girmemle dondum.

ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin