Adsız Bölüm 33

476 21 4
                                    


Rüyam sonlanınca hemen ağa aykalktım. saate baktığımda sabah'ın ilk ışıkları olduğunu anlamıştm. Yok birde anlama Athena. Koridor'a baktım kimseler yoktu uyanmamışard bunu fırsat bilip hemen sahile indim. Her yer sessizdi.

böyle daha güzel oluyordu, sessiz sakin bir yerdi ve deniz beni hep sakinleştirir neden bilmiyorum. Sanırım Poseidon benim huzurum için uğraşıyordu. Ben böyle kendi kedime konuşurken aklıma bir fikir geldi. 

Hemen ayağa kalktım.

***

Yavaşça ve sessiz bir biçimde, poseidonun odasına girdim; onun yanına doğru gittim  

'' Poseidon hadi kalk.'' 

 Yavaşça iri yeşilimsi mavmsi gözlerini araladı '' günaydın.'' dedi. 

Poseidon'u hemen kolundan sürükleyerek ahıra doğru götürdüm. ve atım 'Great Fortune'na bindim.

'' hadi poseidon bir geziye çıkalım sadece ikimiz.'' oda atına bindi ve geziye çıktık.

***

''Açıkçası; bizi eninde sonunda birbirimize düşürecekler. Senin haberin bile yoktu yabayı bana attığından'' ikimizde çaresizce birbirimize bakıyorduk. Bilmiyorum neden böyle bir rüyayı bana laik gördüler. Rüya dedim pardon kabustu bu.

''Athena ben asla böyle bir şey yapmam!'' sana yaparsın mı diyorum... 

''Poseidon anlamıyorsun haberin olmadan seni buna yaptırmaya ikna ederler. Sen yaparsın demiyorum ki! Sen yapmazsın ama bilirsin gördüğüm rüyalar veya kabuslar hiç bir zaman sekteye uğramadı bunu'da biliyorum'' gözlerimin içine bakmaya uğraştığını anladığımda kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Okyanus gibi derin... içine hapis eden derin ve karanlık... Boşluk...

''Athena ayrılmak istemiyorum'' kaşları çatılmıştı gözleri ise koyulaşmıştı. Ellerim ister istemez kaşlarına gitti. Ellerimle zorla düzelttiğim kaşlarını tek tek öptüm. 

''Ayrılalım demiyorum. sadece biraz uzaklaşalım. Kabus'un sonunda ölüm yoktu bu canımı sıkıyor. Çözünce senin olmaya hazır olurum'' Senin olmaktan kastım yeminim idi. Güldü. pislik. 

''Öyle olsun benim ol hatta şimdi burada'' gözlerimi devirdim. Aslında onu her şeyden çok istiyor olabilirim ama olmaz... Beni gerçekten seviyor ve arzuluyordu. 

''Tamam'' gözlerini açıp bana deliymişim gibi bakmaya başladı. Şaşkınlığını üzerinden atınca üstüme yerleşti. 

''Ben'' sözü mü tamamlayamadan dudakları kesti. Lanet olsun! O kadar güzel öpülür mü? Dudaklarımı bıraktığında elleri göğüslerimi buldu. Onu durdurmak için kollarını tuttum. 

''Şaka yapmıştım poseidon özür dilerim'' altından kurtulup atıma bindim. 

''Kaçıyorsun her defasında! ama şunu bil acısı fena çıkacak!'' ister istemez dudağımı ısırdım. Sonra kendimi toplayıp eğeri çevirdim. Bir iki üç... ayaklarımı at'ın gövdesine vuruyordum. Dört nala koşması için gerekli bir etmendi..

***

Aklımı kurcalayan kurcalayıp duran o Lanet olasıca soruyu dövmek istiyordum. Düşünce zinciri kopasıca, kaşlarımın çatıldığını fark edince kendime gelip düzelttim. 

''Sence bu anlaşma olmalı mı?'' bana soruluyordu bu soru, bana bakan bütün gözlere ateş püskürttüm. Bu tuzağa düşmezdim ben. 

''Hayır olmuyor, onaylamıyorum. Bu sizin için ne kadar yararlı olur bilmem ama bizim hiç bir şekilde yararımız olmayıp zararımız olacak bir şeye evet diyemem. Bu konu burada kapanmıştır. Aksini iddia eden varsa buyursun imzalasın ne oluyor görelim. Bayım sizde yetkilinize şunu söyleyin; Atina şehrinin kemikleri bile kırılsa, ben bile ölsem asla ama asla kabullenmiyoruz'' Toplantıyı yarıda kesip çıktım. 

Gelmişler bana çocukları asker yapalım diyorlar. Ben çocukların okuyup iyi bir yerlerde olduklarını görmek istiyorum. 

''Anne!'' yerimde durup arkama baktım ve bir adet koşan Annabeth. 

''Şey sen süpersin!'' gözleri parlıyordu. Gülümseyip yürümeye devam ettim.

''Moralin mi bozuk?'' yanımda yürümeye başlamıştı. Garip bir duygu içimi sardı. Gözlerimi açıp kapattım ve arkamı döndüm. Piç. 

Aegis direk elime gelince atılan oku Annabeth'in kalbine gelmeden savurdum. Gözlerimden ateş çıkıyor olmalıydı çünkü yanıyordu. 

Adamın üstüne doğru koşup zıpladım ve kafasına kalkanla vurdum. 

''Götürün şunu zindana ve diğer hiç birini bırakmayın! liderlerine haber verin gelsin, madem savaş istiyor sırtımızdan vurmasın kalbimizden başlasın. Askerleriyle gelsin'' sinirlenmiştim. Benim evimde benim olan her şeye zarar vermek mi? cidden mi? akıllarını kaçırmış olmalılar. 

Annabeth'e baktım. Donup kalmış bana bakıyordu. Aegis'i geri dönderip Annabeth'in yanına gittim. 

''İyi misin?'' gözleri tekrar beni bulduğunda gülümsedi. 

''Sadece benden iyisini görmek moralimi bozdu. Bilirsin benden duyarlısı yoktu ve hiç olmamıştı demek Athena çocuklarından daha üstün, her şeyi bize vermemiş'' kahkaha atıp sarı bir defter çıkardı. Bende gülmüştüm. 

''Bu ne defteri?'' bana bakıp kalemini eline aldı. Kaşlarımı çatıp deftere boynumu uzatsam'da göremedim. 

''Seni yazıyorum'' gülümseyip yanımdan ayrıldı.

***

''Uykum var beenimm'' Percy şarabı fazla kaçırmış olmalı. Dedim ben içme diye ama dinlemedi. 

''Gel seni yatıralım yoksa bayılıp kalacaksın'' Annabeth bir koluna ben bir koluna girdim. Poseidon gitmişti ve güvenli olan tek yere oğlunu bırakmıştı. Özlemiştim. şimdiden. 

Percy'in kapısına geldiğimizde içeriye girdik ve Percy'i yatağa attık. 

''Bende uyuyorum'' Odadan çıktık Annabeth'te dediğini uygulamak için odasına girdi. 

***

Canım sıkılmıştı. Annabeth'in odasının önünde bekleyip duruyordum ne zamandır. Girsem mi? girmesem mi? Son anda sessizce içeriye giriverdim. Yatağının olduğu tarafa gidip ona baktım. Mışıl mışıl uyuyordu. Ne kadar masumdu. yastığının altında bir şey vardı. Elimi sokup çıkarttım. Sabah ki Sarı defter... 

Açıp bakmak mı? cidden çok istiyorum... 

ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin