Merhaba Arkadaşlar, Çok sık bölüm yayınlamaya başladım ve umarım beğeniyorsunuz'dur. Okul sürecinden geçerken pek bölüm yayınlayamadım şimdide telefi etmeye çalışıyorum. İyi okumalar. Bu arada güzel olup olmadığına dair bilgi verirseniz ona göre yönlendirmeye bakarım Hikayeyi :)
Hayat'ın acımasız yönlerini hep melezler görüyordu. Annabeth'in odasından çıkalı tamı tamına üç saat yirmi dakika olmuştu. Percy'le beraber kalmalarını ne kadar istemesemde onlar iyi anlaşıyorlardı. Ve biliyor musunuz? pişman oldum. Yaptıklarım normal değildi.
hroin ile birlikte savaş için plan yapıyorduk, kafam sürekli bir yerlere takılıyordu.
''Athena iyi misin?'' sorusunu duyunca yerimde sıçramam pek zaman almadı.
''İyiyim. Bak Hroin sağ taraftan gelmemizi bekleyeceklerdir'' sözümü kesip ''Soldan'da bekleyecekler'' Kafamı salladım ve güldüm.
''Evet bekleyecekler bizde direk gökten ineceğiz, melek gibi'' Göz kırptığımda bunu sorarca bana bakıyordu.
''Ahh hadi ama unutma yanımızda iki melez var ve biri benim çocuğum diğeri Poseidon yardıma geldiler. İçlerinde kimsenin güçlerinin olmadığına emin misin?'' Kafasını salladığında işin zor olacağına emin olmuştum.
''Emin değilsen niye istatistikler öyle söylemiyor?'' Dosyayı elimden alıp incelemeye başladı.
''Bu benim hazırladığım dosya değil ki!'' Nasıl yani? Oturduğumuz masanın tam karşısına Annabeth eğildi ve yanında Percy vardı.
''Kontrol ettik desek. Ve aslında yanılıyorsunuz size olağan üstü şey olarak gördükleri için sağdan ve soldan gelmeyeceğini biliyorlar. Gökten inmeyi sallayın'' çizdiğim kağıtları bir çırpıda şömineye attı.
''Devam edelim. Arkalarında boşluk bir şehir var ve baya bir eski, bir ordu ver bana yirmi kişilik. Kısa sürede içeriye sızalım. Yağmalandık diyebiliriz ve böylece bir şey çakmazlar. Ayrıca Kralın oğlu çok yakışıklı onun için bir şeyler düşündüm bile'' Göz kırpmıştı.
''Nasıl yani ne düşündün ki? ne ara? benim haberim'' Annabeth sözünü kesti.
''Percy sana ne yapacağımı anlatırsam olmaz ki! Erkeksin sonuç olarak, arkadaş olsak bile bana kötü gözle bakmanı istemem. Kazanmak için her şeyi yaparım'' Annesinin kızı işte ama bu kadarı fazlaydı. kralın oğlunu baştan çıkarmak yürek isterdi. yakalanmak vardı sonuçta.
''Annabeth nasıl yani anlamıyorum sen bakire değil misin? neden böyle bir şey yapacaksın?!'' Percy'in sesi az biraz yükselmişti Hrion ve ben olan biteni izliyorduk. Kulağıma eğilip ''Senin kızın tehlikeli ve poseidonun oğlu kafayı yemiş olmalı'' demişti. Gülmemek elde değildi.
''Percy bakire olmasam neden hala Artemis'e katılmak istiyeyim? ayrıca uf sus artık beeee çok konuştun'' hahahha artık tutamamıştım ve gülmüştüm. Herkes bana bakıyordu. Tanrım çok kötü bir histi. Kendimi bastırmaya çalışırken yüz şeklimi merak etmiyor değildim.
''Anladım. Hrion otuz iki kişi ayarlıyorsun, cılız ama güçlü olacak.''
''Cılız mı? Athena kızın ve Poseidon oğlunu göndereceksin'' Tek sen düşünüyordun zaten...
''Hrion aklın nerede senin ? Heyoo!! Cılız olması şart! Güçlü adamı alırlar mı? onu bunu bırak sürgün edilesi birisi olacaklar. Percy ve Annabeth yeterince cılız, anne ve baba seçelim kardeş olsunlar bunlar.''
Percy ve Annabeth bana bakıyordu.
''Annabeth sen gitmeyeceksin o erkeğin yanına, Bırak onu ben elçiyle halledeceğim. Aynı odaya girdiğinizde sana dokunmayacak! Dokunursa seni alırım'' Annabeth kafasını sallayıp Percy'i alıp çıktı. Çıkarken çizdiği haritayı bana verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATHENA
General Fiction"Ben Zeus' un en sevdiği kızıyım, Ben bilgelik, Strateji, Zeka Tanrıçasıyım"