Gezmece

420 23 5
                                    

"Bu biraz ağır oldu. Şey hadi alış veriş merkezlerine girelim" gülümseyip ayağa kalktım. Hesabı ödeyip Annabeth'in yanına geldim.

"Hadi gidelim o zaman, ama bir dakika beklemen gerekiyor" kafasıyla onayladıktan sonra telefonla Sean'ı aradım.

"Bana bir araba lazım sen getir dikkat cekmeyelim" Sean onaylandıktan sonra telefonu kapattım.

"Araba mı geliyor, çok iyi olur" gülüp gözlerini yere indirdi. Bu halleri gerçekten çok sevimliydi.

Biraz bekledikten sonra Sean gelmiş ve arabanın kapısını açmıştı. Annabeth bindikten sonra bende anahtarı aldım.

"Sakın ama sakın burda kalma" cevap vermesini beklemeden arabaya bindim ve debreaja basıp vitesi bire getirdim. Yavaş yavaş ilerliyorduk çünkü trafik bay bir kalabalıktı.

"Araba kullanmayı iyi biliyorsun, yani biz Dehb nedeniyle pek kullanamıyoruz ya. Aslında kullanabiliyoruz ama ehliyet alamıyoruz" dikiz aynadan Annabeth'e bakış atıp güldüm.

"Aslında bunu Kheiron istemiyor sanıyorsunuz dimi? Aslında bunu biz istemiyoruz. Sizden önce ki Melezler hep ehliyet aldı fakat dikkat eksikliği yüzünden kaza geçirdiler, toparlanamayıp canavar saldırılarına uğrayıp öldüler" yüzüm ister istemez kasılmıştı. Annabeth ön koltuğa geçip yüzüme bakmaya çalıştı.

"Ve sizde bizi korumak için mi bunu koydunuz?" Kafamla onaylayıp yola bakmaya devam ettim.

"Aslında oylamaya gidildi. Hayır diyen tanrılarda oldu fakat sizi korumanın bize fayda olduğunu Apollo söyledi. Bunu söylemesi için bütün tanrılar bir bedel ödedi" Annabeth'in yüzü biraz değişikti.

"Yani herşey çıkar için miydi?" Gülümseyip yavaşça frene bastım.

"Hayır, faydadan kastı o değil" kaşlarını kaldırıp kafasıyla onayladı.

"Peki sen, sen ne ödedin?" Bunu söylemek biraz garipti, yani tamam Annabeth'le görüşmeme mi Zeus istesede Frederick ile konuşmamayı ben seçtim.

"Baban ile bir daha konuşmamak oldu benim bedelim" onu sevmiş miydim? Evet hemde çok, o gerçekten çok iyiydi. O kadar iyi hissettiriyordu ki beni, yanından hiç ayrılmaz olmuştum.

"Nasıl? Sen ne yani babamı sen mi bıraktın" insan bedeninde olduğumuzda duygularda biraz öyle oluyordu. Duygu selime kapılmış gidebilirdim.

"Bedelleri biz seşmedik sonuçta" ciddileşip arabayı park ettim. Annabeth'ten ses çıkmamıştı.

"İlk önce paten yapalım ben çok severim" Annabeth gözlerini pörtletip bana bakıyordu. Tamam bu durum çok komikti anne kız paten yapacaktı ama anne bir tanrıça olunca değişik.

"Aklından neler geçti bilmiyorum ama benim kastettiğim bende çok severim" bilmez miyim? Bilirim tabi.

"Ah bende düşünüyordum ki neyse" ikimizde gülüp en son kata çıktık.

"Yani ne hakla paten en son kata konulursa?" Ann bana bakıp bakıp şaşırıyordu.

"Ne var kızım, bunun altta olması gerekiyor. Hatta hemen girişte başlayacak ve isteyen istemeyen herkesin kıçı o yere değecek" gülüp buzulun içine girdim. Ann'da girdiğinde zikzaklar çizip koşuyordum. Durup yerimde döndüğümde çok mutlu olduğumu anladım. Tam durduğumda küçük bir çocuk düşecekken onu tuttum. Ne kadar tatlıydı bu böyle, yenilesi bebek.

***
"Bence bu gezme yeter" artık isyan ediyordum. O kadar çok mağaza gezmiştik ki!

"Tamam olur ama burdan sonra ne yapacağız?" Gülümseyip zafer işareti olarak elimi yumruk yaptım.

"Olimpos" ann eliyle ağzımı kapattı.

"Ne yapıyorsun duyucaklar" tabi bende duymalarına izin veriyordum.

"Sorun yok normal şeyler konuştuğumuz sanıyorlar" kaşlarını kaldırıp güldü.

"Hadi o zaman gidelim, bu arada hepsi için teşekkür ederim" elinde ki poşetleri gösterdi.

"Rica ederim" bügünlük ikimizde yorulmuştuk.

***
Arabada yolculuk yapıyorduk, biraz gezip olimposa gidecektik. Arabayla gezmenin sonuna geldiğimizde olimposun gizli kapısına doğru gitmeye başladım. Bende biliyorum ışınlanırım ama dikkat çekmemek gerek.


ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin