Karanlık

170 7 0
                                    

2. Kitaptan..

Ne olduğunu anlamadan kendimi karanlıklar içinde buldum. Etrafıma baktım ama kimse yoktu. Poseidon'un da benimle buraya düşmüş olması gerekiyordu ama yoktu. Karanlık git gide gözlerimi kamaştırmaya neden oluyordu. Gözlerimi kapatıp ellerimle yolu bulmaya çalıştım. Tabi ki eğer bir yol varsa bulurdum. Zamanın çok yavaş ilerlediği bir dilimde bulunuyordum sanki. Biraz ilerledikten sonra havanın ısındığını hissetmeye başladım. İleriye gittikçe çekilmez bir ısı oluşuyordu. Gözlerimi açtığımda gökyüzü ve ay vardı. Etrafıma bakmaya başladığımda Eski yıkık evler vardı. Gökyüzü oldukça maviydi ve ay'ın beyaz rengiyle açılıyordu.

Belli bir yürüyüşten sonra önüme iblis çıktı.

''Sizi götürmek zorundayım'' Birden göz kapaklarım kapandı ve gerisini hatırlamıyorum. Ne kadar çaresizdim, ne kadar güçsüz. İlk defa kendimi bu kadar çaresiz hissediyordum. Ne vardı yani Yeminimi bozduysam? Yeteri kadar yeminli kalmıştım.

Gözlerimi açtığımda her yer saf kumdu. Etrafıma bakmak yerine yere baktım çünkü bu kumlar Kronos'un zaman çizelgesinden gibi görünüyordu. Yani demek o ki Kronos'a merhaba demeliyim.

''Athena'' Gözlerimi yerden kaldırdım ve sesin sahibine doğru baktım. Poseidon bana doğru geliyordu. Yaklaştığında, ona sormak istediğim çok şey olduğunu hatırladım.

''Kronos mu?'' Bana bakıp kafasını evet anlamında salladı.

''Dikkat etmelisin, seni istiyor'' Elimi tuttu ve beni çekiştirmeye başladı.

''Neden gidiyoruz o zaman?'' Kaşları havalandı ve elleri omzumda ki yerlerini buldu.

''Burdan Hades olmadan çıkamayacağız, o yüzden şimdilik dediğimi yap ve unutma seni çok seviyorum'' Ellerini tuttum ve götürdüğü yere doğru gitmeye başladık. Kronos yine yapmıştı yapacağını, bir düşündüm de ne kadar merak etmişlerdir bizi. Buradan çıktığımda ilk işim Annabeth'in yanına gitmek olmalıydı.

Bir yere girmiştik, dıştan o kadar harabe ve küçük bir hali vardı ama içi hiçte öyle değildi. Dışı ne kadar harabe ise içi o kadar şatafatlıydı. Ne kadar küçük görünse'de kocamandı. Gözlerimle her yeri taradıktan sonra merdivenlere gelmiştik ve orada biri oturuyordu. Yani bu bahsettiğim kesinlikle Kronos olmalıydı. İçimden neler geçirdiğimi bir bilseniz, herhalde beni ayıplardınız.

''Athena, duydum ki yeminini bozuyormuşsun ve de bu Deniz sürtüğü ile'' derin nefes aldım ve sakin kalmaya çalıştım.

''Biliyorum pişman olacaksın ama bu ihanetini kimse unutmayacak'' Yere yığılmıştım ama yinede gözlerim açıktı ve duyup hissedebiliyordum. Poseidon beni kaldımıştı ve o anubis yanıma gelmişti.

''Ölüm mü? Yoksa yaşam mı?'' Hayatım ellerimin arasından o kadar kolay kaymamalıydı. Daha Annabeth'in yanına gidecektim değil mi? Cevap vermek istesem de dilim bir türlü doğru cümleleri kuramıyordu.

Kısa oldu çünkü Percabeth'e bölüm eklemeden bunu devam ettiremezdim.

ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin