Hayal Kırıklığı

435 22 8
                                    

Kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Bilmiyorum onu böyle görmek yani en son isteyeceğim şey bile olamazdı. Ben onunla evlenmeyi düşlerken o bana ihanet mi ediyordu? Gerçekten mi? Bunu yapmazdı ama gözlerimde yalan söyleyemez ya? Kalbimin paramparça olduğunu hissediyordum. Hemen yanımda Ares duruyordu. Öylece onları izliyorduk. Ares'e göz ucuyla bakıp kafamı iki yana salladım.

Kaşar Afrodit. Beni ve Ares'i mutsuz etme hakkı yoktu. Poseidon ve Afrodit'e yakşalıp kahkaha patlattım.

''Aldatılmak çok güzel bir duyguymuş, ne diyebilirim'' Alkışlayıp gülmeye devam ettim. Hayal kırıklığım, kalp kırıklığım ile yapayalnız kalmıştım. Oradan uzaklaşmak istesem'de bir yanım açıklama bekliyordu. Onların bu açıklamayı yapmayacaklarını anladığımda arkamı dönüp yürümeye başladım.

''İkinizi'de sadece ortak salonda görmek istiyorum başka bir yerde karşıma çıkarsanız, pişman ederim'' İçimde ki yalnız, sade öfkemi bastırıp yürüdüm. Kafam dikti, ben değildim ya ihanet eden.

***

Bilmem kaçıncı saat geçmişti üstünden, düşünmeden edemiyordum. Bana seni seviyorum dedikten sonra nasıl o kaşarla ahh! Aman tanrım. Düşünmek bile psikolojimi alt üst edebiliyordu. İkisini'de öldürüp işkence edesim geliyor. Ne kadar güzel olurdu değil mi?

Damarlarını tek tek söksem, iliklerine kadar hepsini söksem. Kafamı iki yana sallayıp kendimi toparladım. Bana ne dimi? Bana ne? sonuçta o benim hiç bir şeyim olmuyor artık. Olamazda!

Derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Olmuyordu ki, sanki kalbimde at koşuyordu. Bu denli öfkeli olmam pekte hoş değildi. Hissettiğim şimşek çakmasıyla kendimi dizginlemem gerektiğini anladım. Sakin olmalısın, ona önemsenmiş gibi bir şey yapmayacaktım. Umurumda değil. Kimi kandırıyorum bal gibi umurumda işte.

***

Ortak salon yani Toplantı odasında tahtıma oturmuş bekliyordum. Zeus duyuru yapacakmış. Şu sıralar pek ilgilenemediğim için ne duyurusu olduğunu bilmiyorum. Afrodit pisliği gelip yerine oturduğunda yüzü buruştu. Poseidon zaten yerindeydi. Diğerleri pek umurumda değil açıkçası, ne yapıyorlarsa yapsınlar.

Zeus ve Hera daha gelmemişti. Kesin çıkarken işi pişirmiş olmalılar. Baba ve üvey anne hakkında böyle konuşmak pek doğal olmasa'da biz tanrıyız.

Zeus ve Hera geldiklerinde herkes yerine daha çok sindi. Ne olmuştu bunlara böyle, her toplantıda lak lak konuşan Tanrılar ilk defa susuyorlardı. Hera ve Zeus yerine oturduklarında, gözüm ister istemez Poseidon'a kaymıştı. Gözlerimi Zeus'a dikip onu dinlemeye hazır olduğumu belli edercesine gülümsedim.

''Melezleri biliyorsunuz, bizimle savaşa girip mertçe savaştılar ve onlara ödül tanımadık. Bu yüzden onların istedikleri bir şeyi yapacağız. Tabi her melez kendi ebeveynleri tarafından ödüllendirilecek. Melezlerimiz gelebilir mi Hestia?'' Gözlerimle kapıdan gelen melezlere baktım. Annabeth'in gözleri direk beni bulduğunda gülümsedim.

''Hadi bakalım, kimse istediği şeyi birbirine söylemesin''

Annabeth'in yanına gidip yanında durdum.

''Sen ne isteyeceksin?'' Gülümseyerek sorduğum soru karşısında gülümsedi.

''Sanırım seninle zaman geçirmeyi istiyorum'' Kaşlarımı kaldırıp dikkatlice Annabeth'e baktım.

''Bu kadarcık mı?'' Kafasını evet anlamında salladı.

''Senden fikir almak istiyorum ve hep benimle konuşmanı istiyorum. Biliyorum beni duyuyorsun ama cevap vermiyorsun neden?'' Derin nefes alıp güldüm.

''Fikir alabilirsin ama aklımı asla, Konuşabilirim ama benimde sorunlarım var bundan sonra daha dikkat ederim'' Cevabım yetmemiş gibi bana bakıyordu.

''Tamam o zaman başlıyorum. Sence hangi okula gidersem daha iyi mimar olurum?'' Sorduğu soruya bak yaa.

''Bak Annabeth bunlar senin seçimlerin iyi bir mimar olman için iyi bir okula ihtiyacın yok. Düşünsene özel okullara gidip hala bir baltaya sap olamayan insanlar var. Senin yapman gereken tek şey kendini kişisel alanda geliştirmek'' Dikkatle dinleyip gülümsedi.

''Tavsiyen'i dinleyeceğim. Başka sorum var ama onu sana dua ederken soracağım. Şimdi benimle dünya'ya gelir misin?'' Dileği buydu değil mi? Gidecektim artık.

''Gelebilirim ama şimdi üstümü değiştirmem gerekiyor. Odama geçelim mi?''

''Olur''

***

Küçük bir mekana gelip oturmuştuk ve sıcak çikolata sipariş etmiştik. Annabeth karşıma oturmuş bana gülümsüyordu.

''Kendimi anlatacağım şimdi iyi dinle seni sınav yapıcam'' Gülümsedim ve ''Devam et'' dedim.

''Çileği çok severim çünkü Kheiron ile birlikte çilek toplardık. Bazende çilek savaşları yapardık. Çikolatayı'da severim ama en çokta ballı süte bayılırım. Bilmiyorum sanırım küçükken içemediğimden kaynaklı. Yumuşak yastıksız asla yatamam, bunun nedeni'de Thaila'nın bacağının yumuşak olmasıydı sanırım. Öfkeliyim, kibirliyim, bilmişim bunlar bazen bana zarar verse bile en sevdiğim yönlerim bunlardır. At binmeyi çok severim. Yemek seçme huyum yoktur. Sana bunlar bile fazla gelmiş olabilir sınava başlayalım şimdi''

''Başlayalım. Hepsini bilirsem ben seni test ederim'' Kafasıyla onayladı.

''En sevdiğim meyve nedir?''

''Çilek''

''Neyim olmazsa uyuyamam?''

''Yumuşak yastığın ve pofuduk ayıcığın olmadan asla uyuyamazsın''

''Ama bunu söylemedim ki?'' Şaşkın şaşkın bakarken devam ettim.

''Pijama giymeden öylece'de yatamazsın'' Gülümseyip eliyle doğru işareti yaptı.

''Hangi yemekleri sevmem?'' Seçmem dedi ama sevmediği yiyecek vardı.

''Yemek seçmezsin ama yulaflı olan şeylerden pek haz almazsın''

''Ama benim söylemediklerimi nereden biliyorsun?'' Gülümseyip yanağını okşadım.

''Ben senin annenim sıra bende'' Kaşlarını kaldırıp ''Tamam sor'' dedi.

''Huzur bulduğum yerler?''

''Kazık oldu ama söyleyeyim. Deniz,su veya mağaralar''

''En korktuğum şey ne?''

''Sen korkmazsın ki?''

''Emin misin?''

''Evet''

''Bu kadar emin olma''

''Ama eminim''

''Seni kaybetmekten korkabilirim''

Bu bölüm uzun oldu. Güzel mi değil mi yorum yaparsanız sevinirim.


ATHENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin