2. Kitaptan...
Gözlerimde oluşan ağırlık benim uyumama ya da ölmeme neden oluyor gibiydi.
Gözlerimi ne kadar açık tutmaya çalışsamda beceremiyordum. Teslim olmak istemiyordum, yaşamam gerekiyordu.
Anubis'e bakmaya çalıştım ve cevabımın ağzımdan çıkması dileğiyle fısıldadım.
"Yaşam" sesim çıkmamıştı. Pes etmemem gerekiyordu, ben pes etmem. Gözlerim Poseidon ile buluştuğunda yüzünü inceledim. Acı çekiyordu benim yüzümden. Kulağımda duyduğum o kahkaha seslerine inat hayata tutunmam gerekiyordu. Yere yapışmış olan vücuduma çaresizce göz gezdirdim. Ayaklarımda olmayan gücümle kendime seslendim. Bir şeyleri kontrol etmem gerekiyordu. 'Ya şimdi ya hiç' dedikleri bu olsa gerek. Belki de seçim yapmama bile gerek yoktu, sadece gücümü emiyor bile olabilirdi. Gözlerimi kapatıp vücudumdan onay bekledim. En güçsüz hissettiğin anda sana yardımcı olabilecek tek şey aklın,kalbin ve sen. Gözlerimi açtığımda kronos'a baktım, yüzünde imrenir bir hal vardı. Diğer tarafa baktığımda Annabeth ve Percy vardı. Kafamda hissettiğim ağrıyla onları öldürme isteğim artmıştı. Sanki her şey kafamdan siliniyordu. Neden kendime daha fazla inanmadım ki?***
Küçük melezleri hapishaneye atmıştık. O kadar aptal melezler nasıl bizim çocuklarımız olabilirdi ki? Poseidon benimle birlikte gelmemişti. Bende oda'ya çıktım ve oturdum. Aklımda olup olmadık şeyler canlanırken onları tanıdığım aklıma geldi. Poseidon onların bizim çocuklarımız olduğunu söyledi ama ondan daha değişik şeyler aklıma geliyordu. Sarışın kızın adı Annabeth'ti. Benim kızımdı. Onunla olan bir kaç anım aklıma gelmişti. Onu seviyor muydum bilmiyorum ama benim için önemli biri olmalıydı. Gözlerinde ki o buğulu halini unutmuyorum. Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Daha derinlere inmem gerekirdi, bazı şeyleri geri getirmem gerekirdi. Bu kronos'un yaptığı bir şey olmalıydı.
***
"Bana sizinle yaşadıklarımızı anlatın" yanlarına oturdum. Annabeth yanıma oturdu ve elimi tuttu.
"Kamp'a gelmiştiniz, senin üstüne çok gelmiştim özür dilerim. Yapmak istediğini şimdi anlıyorum sadece kendini tanıtıyordun. Şimdi ben sana kendimi tanıtıyorum. Ben senin en sevdiğin çocuğunum, sen öyle söylemiştin. Ve seninle çok şey yaptık. Yan yana veya sırt sırta savaştık. Bize kızdığın, kırıldığın hatta bizden nefret ettiğin zamanlarda oldu. Bizim için her şeyini feda ettiğinde oldu. Şimdi bazı şeyleri kafanda biriktirip derinlere inmen gerekiyor. Ve benim için bir şeyler yapmam gerekiyor. Sen çok iyisin bunun altından kalkman gerekiyor. Kendine gel, Athena öylece kendini bırakmaz" ses tonunu o kadar iyi ayarlıyordu ki, ona inanmamı ve tüylerimin diken diken olmasını sağlıyordu. Düşünmeye devam ediyordum ama hiç bir şey hatırlamıyordum. "Görüşürüz çocuklar" yanlarından kalkıp biraz karanlığa yürüdüm. Anubis bana yardım edebilirdi."anubis" sadece ölümün pençesinden seslenilebilirdi ona ve eğer ondan bir şey isteyeceksen en değerli şeyi vermem gerekirdi. Yanımda belirince hemen önümde eğildi "Athena, sana nasıl yardımcı olabilirim?" Sesi ölüm gibiydi.
"Anılarımı bana geri verirsen sana yaşamı veririm" gözlerimin içine baktı ve kafasını salladı. "Yeminini et" en değerli şey onun için yaşamdı. O'da bir ölüm tanrısıydı ama canlandırma yetkisi olmayan.
"Athena sözü senin yardımcın olsun" yanıma yaklaştı ve kulağıma bir şeyler fısıldadı. Derin bir nefes aldım ve anubis'e baktım. "İstediğini aldın, buradan çıktıktan sonra benim isteğimi yerine getir" toparlanıp çocukların yanına doğru yürüdüm ve yanlarında Poseidon vardı konuşuyorlardı. Şaka yapmaya karar verdim ve yapacaktım.
"Ne işin var burada?" Yanlarına yaklaştım. "Çocukları kontrol ediyordum" sinirle Poseidon'a baktım ve konuştum. "İhanet ettin" Poseidon yabasını çıkarınca gülmeye başladım ve ellerimi kaldırdım. "Şaka yaptım" hâlâ yabasını indirmemişti. "Gerçekten. Anubis'ten anılarımı geri aldım" yabasını indirip bana sarıldı. "Seni seviyorum, akıllı karım" ayrılıp gözlerine baktım. "Daha tam karın olmadım" çocukları serbest bırakıp yürümeye başladım. "Buradan çıkmak için iki bilyemiz var, siz çıkın" Percy'e döndüm. "Hem sizsiz çıkacağız hemde Kronos'u yakalamadan? Güldürme beni"***
Kronos tahtında oturuyordu. "Hey, bence istediğin şeyi tam olarak alamadın" bize dönüp güldü. "Size hükmedilirim, yer altındasınız" karşımızdan bir alev çıktı ve bu Hades'ti. "Lanet olsun evet burası yer altı baba, burası benim hüküm sürdüğüm yer. Şimdi benim tarafıma geçen herkese yaşam bahşediyorum" etrafıma baktığımda bütün ölüler Hades'in tarafına geçiyordu.
Kronos homurdanıyordu. Hades'e bakıp alkış tuttum. "Ne var Athena, seni burada bırakmaya gönlüm el vermedi. Tanrı'lara sesleniyorum. Üç Tanrı ve iki melezle Kronos'u yerine sokmamız zor olur ama sizle kolay olur gelseniz-" sözü bitmeden Zeus ve Ares önümde bitiverir. "Geliriz" sanırım Kronos'u yerine sokup tekrar buradan kurtulacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATHENA
General Fiction"Ben Zeus' un en sevdiği kızıyım, Ben bilgelik, Strateji, Zeka Tanrıçasıyım"