23-

613 61 25
                                    

Shawndan...
Onu böyle görmekten nefret ediyordum.
Luceronun yanındayken gözlerindeki mutluluk...
Benim yanımdayken mutluydu.
Ama sanki o farklıydı.
Onun o mavi gözlerinde boğuluyordum.
Her bakışında farklı bir anlam vardı.
Bir okyanus gibiydi. Derinlere indikçe onu anlıyordun ve ben boğulmaktan korkmadan iniyordum.
Boğulursam bir amaç için olmuş olacaktı.
Ayrıca o kocaman dolgun dudaklarının solgun rengi...
Her şekilde onu seviyordum. Ha bir de
Kahve rengi saçlarının kokusu beni farklı boyutlara götürmekte ısarar ediyordu ama ben Lucero gibi tutkuyla gitmiyordum.
Onu anlamak istiyordum.
Hayatındaki merkez olmak ve o olmadan eğlenmek bana pek cazip gelmiyordu.
Onu fazlasıyla seviyordum ve...
Onun da beni sevdiğini biliyordum.
Luceronun o kolunu kırmak istemiştim ama onun kolunu kırarsam Alice de kıracaktım ve ben bunu kesinliklle istemiyordum.
Arabanın gazını kökleşmiştim. Şimdi evde sarhoş olana kadar içecek ve hiçbir duygu kalmayacaktı.
Sadece onu sevecektim.
Kıskançlığı bir kenara atmalıydım.
Gece ve yıldızlar birde en sevdiğim içki...
---
Bugün okuldan sonra beni Lucero bara davet etmiş ama istememiştim. Gecenin on ikisindeyse eve gelmiş ve beni beklemişti. Shawnı davet etmek istemiş ama ona alay konusu olmamak için bir şey dememiştim.
Şimdide yan yana barda en ağır içkiyi yudumluyorduk.
Sağlık falan düşünmüyordum artık ben hayatı tatmak istiyordum.
Kafamı Luceroya çevirince bana baktığını ve gereğinden fazla yakın olduğumuzu fark ettim. Burnum dudaklarına değmiş ve geri çekilecekken izin vermeyip kollarımdan sıkıca tutup sordu.
-"Neden korkuyorsun?"
-"Neden yapıyorsun?"dedim hazırcevaplığımı seviyordum.
-"Çünkü aşığım."
Dudakları yavaşça dudaklarıma gelirken izin verdim. İstiyordum.
Luceroyu merak ediyordum.
Beni öptü.
Aklıma Shawn gelince geri çekilmek istedim ama şuan yanımda değildi.
O zaman özgürdüm. Kollarımı boynuna doladım ve gözlerimi açtım.
Arka taraftan gelen flaşlar beni rahatsız edince ayrıldım ve oraya baktım. Magazinciler...
---
Sabah korkunç baş ağrısıyla uyandım.
Düne dair hiçbir şey hatırlamıyordum.
Aşağıdan gelen hızlı adım sesleriyle korktum. Kapı açıldı ve Lucero içeri girdi.
Elindeki telefonu uzatınca ekrandaki kişi ben ve oyduk. Yapmam gereken bir şeyi yapmıştım. Onun gözlerine bakınca
-"Beni seviyorsun."
-"Hayır seni sevmiyorum."aniden dudaklarımdaki baskıyla gözümü şaşkınca açtım ve onu itip ağır bir tokat attım.
-"Evet belki hoş ama seni sevmiyorum."
-"O zaman neden bu güzel gelsinki? "
-"Git başımdan hiçbir şey düşünemiyorum."dedim ve onu odadan dışarı çıkardım.
Sanırım haklıydı.
Daha fazla Shawnla oynamamalıydım.
Hızla hazırlanıp evden çıktım.
---
Kapıyı çalmıştım ama açan kimse yoktu.
Bir kaç adım sesi ve kapının kilidinin açılması ve gülümseyen Shawn.
-"Aşkım dün okula geldiğimde yoktun.
Sabah sabah ne bu?"
Nefes aldım. Korkuyla atan kalbime söz geçiremiyordum.
Onu çok severken ondan nasıl kısa bir ara isterdim.
Bu düşünceden vaz geçtim.
Shawnla oynayamazdım. Buna hakkım yoktu.
-"Salona geçip konuşalım mı?"
-"Ne bu acele kahve yapayım."dedi gözlerindeki sıcaklık içimi ısıtırken aslında o sıcaklığın arkasındaki fırtınayı görmüştüm.
Ama aldırmadım.
-"Shawn! Geç otur."dediğime karşılık oturdu ve bekledi.
-"Ben sanırım... Seni çok sevi-"
-"Kes sesini ve aptal çeneni tut.
Bebeğim ben biliyorum herşeyi.
Ah ne yapalım. Biz Seni böyle kabul ettik. Bir fahişe olarak!"gözlerindeki ateş beni korkutuyordu. Fırtına vardı.
Doğru görmüştüm.
-"Fahişe..."diye mırıldandım. Gözlerimdeki yaşlarla.

sick// shawn mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin