Müzik güzel geldi gibi bu bölüme çok uydu. İsterseniz müzikle okuyun neyse iyi okumalar
Senden benden bahsetmem lazım kim varsa umudunu kaybeden...
Jsnsnsnndndns
Sessiz bir fırtına gibi...
Korkuyorum. Sadece uzaktan sevebiliyorum. Dokunamıyorum.
Dokunmak yasakmış gibi. Dokunsam yanacakmışım gibi. Ellerim her uzandığında sana ittiriyorsun kalbim her adını haykırdığında uzaklaşıyorsun.
Yaklaşamıyorum. Sınırlar çizilmiş sanki. Ağlamaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Çünkü ne kadar yakınsak bir o kadar uzağız. Korku sarmış bedenimi duygularımın yoğunluğundan bıktım. Her akşam aptal bir defterin başında oturup yazmaktan. Gözlerinin içine bakıp ta aslında ne fırtına koptuğu gerçeğini bilmekten... Ben sadece korkmuştum. Emin değildim. Bu sefer ikimizde emin değiliz. Korkuyoruz. Ama korkularımızı paylaşırsak azalabilir.
Göz yaşı istemiyorum daha fazla sadece sus ve elimden tut sadece gözlerimin içine baktığında seni ne kadar sevdiğimi anla.
Acı çekmek yeter bu kadar. Elinden tutmak istiyorum ama uzaktasın.
Yanına gelmek istiyorum sarılmak istiyorum ama izin vermiyorsun.
Kollarımı izin ver sana dolayayım.
İzin ver sana ne kadar sevdiğimi anlatayım.
Hiç değilse izin ver herhangi ufak bir şeye.
Küçük bir umut ver sana karşı yıkılayım. Umudum falan kalmadı.
Tükendi neyim varsa.
Gözlerimde yaşlar birikmiş.
Silemiyorum. Belkide silmiyorum.
Çünkü senin silmeni bekliyorum.
Sürtük gibi davrandım.
Cezalandırıldım.
Ama yeter bu kadar artık yıldım...
Göz yaşlarımı sildim ve içimden geçenleri sesli bir şekilde söyledim.
Gözleri kıpkırmızıydı. Çekip giderken ki soğukluk yoktu.
Söylediklerime karşı elimden tuttu ve beni evden çıkardı.
Arabaya bindik.
-"Sana inanmaktan umut etmekten bıktım ama başka çarem yokmuş gibi hissediyorum. Sana dönmekten başka." Arabayı hızla kullanıyordu.
Kaza yapmak istiyordu sanırım.
Göz yaşlarım akarken bana baktı.
-"Sil.emi bekliyorsun ya göz yaşlarımı silmem için bana bir sebep ver. Sadece bir sebep."
-"Seni seviyorum?"
-"İnanmıyorum."
-"Bu kadar yıpranmam bütün yaptıklarım rol mü?"
-"Hayır."
-"O zaman?"
-"Sadece barışacağız ve sen yine tekrarlayacaksın. Arkadaşız diyorsun. Gecenin bir saatinde beni yok sayıyorsun çünkü sadece bir hafta kadar görüşmediğimiz için. Ya da gidiyorsun. Her seferinde ya uzaklaşmak istediğin için duygularından emin olmanız bekliyorum. Sona benimle birlikte oluyorsun."dediği şeyle yüzümü kızarırken. Onun umrunda bile değildi.
-"O zaman bunu yapacak kadar bana neden güvendin? Yoksa her öpüştüğün kişi ile yapıyor musun?"
Kaşlarım çatılırken son sesime kadar kullanarak bağırdım.
-"Ben fahişe değilim!"
Bana bakarak
-"Evet değilsin."dedi
-"Ne ima edeceksen etme açık açık şöyle Shawn çünkü cevap vereceğim dürüstçe."
-"Sus."dedi
-"Neden? Ben bıktım artık susmaktan!" Cevap vermedi.
-"Nereye gidiyoruz?"cevap vermedi.
-"Shawn!" yola odaklanmış konuşmuyordu.
İçimden direksiyonu kafasına geçirmek geliyordu. Ellerimle saçlarımı geriye ittim ve arkama yaslandım.
Mırıldandım.
-"Senin istediğin gibi oynayalım peki."dedim.
Yine cevap vermedi.
Gözlerim dolmuştu. Yaşlar ardı ardına akarken elimi silmek için götürdüm içimden ne olur tut diye bağırıyordum ama hiçbir şey yapmadı. Sildim ve o anda
frene bastı ve arabadan indi. Bende indim ve onu takip ettim. Deniz kenarında dublex ev vardı. Beyaz kenarları pembe ve mor çiçekler ile çevrilmişti. Bahçede bir sürü çiçek vardı. Evin arkasında büyük yaşlı bir ağaç vardı. Evin kapısını açtı ve içeri girdi.
Yüzünü bana dönmemişti.
-"Shawn! Neden buradayız?"
Cevap vermeden merdivenlerden çıkmak için adım attığında yanına gidip kolundan tuttum. Bana çevirmeye çalışam da olmadı. Önüne geçtim. Gözlerini kapadı. Yaşlar yanaklarında belirli bir yolda gidiyordu. Ağzım açılmıştı. Ağlıyordu.
Acı çekiyordu. Silmek için elini götürdüğünde elini tuttum ve indirdim.
-"Sebep istemiştin."ellerim yanaklarına giderken göz yaşlarımı hafif bir şekilde sildim. Gözlerini açıp bana baktı.
-"Sebep var. Bu işte sen silmesende ben silerim. Çünkü acı çekiyorsan bende acı çekiyorum."ellerimi yüzünden çekti.
Sağa doğru adım atınca bende attım.
-"Hayır bugün bunu konuşacağız."
-"Ne istiyorsun?"dedi ve ekledi.
-"Şimdilik değil şimdi sadece yemek yiyelim. Sonra konuşuruz."dedi.
-"Hayır."
-"Shawn bak. Ben hata yaptım kabul ediyorum-"
-"Senin için ağladığımı nerden biliyorsun? Belki Lessie için."demesi ile yüzüne tokat attım. Başı sola doğru giderken şaşkınlıkla elini yanağına koydu. Ağlayarak yukarı çıktım ve kendimi herhangi bir odaya attım. Yatağın üstüne uzandım. Arkamdan gelmişti. Kolumdan tutarak beni sertçe kaldırdı.
-"Tamam konuş hadi ne istiyorsan."
Diyecek tek bir şeyim vardı. Hıçkırarak ağlamaya başlamadan önce tek söyleyebildiğim
-"Be-ben özür dilerim."oldu.
Yere oturdum ve yüzümü elimle kapadım.
Shawnda hemen karşıma oturdu.
Ellerimi yüzümden çekti ve bana yaklaştı başımdan tutup göğsüne yasladı. Belini yatağa dayadı.
Bir süre öyle durduk. Hiç kesilmedi ağlamam.
Başımı kaldırıp ona baktım. Benden bir farkı yoktu. Gözleri kapalıydı. Başını geriye atmıştı. Elimle göz yaşlarını tekrar sildim.
Tekrar ve tekrar.
-"Shawn...sana uzun süredir sormam ama sormaya yüz bulamadığım bir soru sormalıyım." Bir şey demedi.
Boğazındaki o şiş noktaya dokundum.
Başını geriye attığında çıkan bu görüntü hoşuma gidiyordu.
-"İyileştin mi her şey bitti mi?"dedim. Dudaklarımı boğazına götürdüm ve öptüm. Kıpırdandı. Rahatsızca.
Gülümsedim ve tekrar yaptım.
-"Hayır tam olarak değil ama ilerleme var. Yani yavaş yavaş toparlıyorum."dedi beni kendisinden uzaklaştırırken.
-"Hep böyle mi olacağız?"dedim merakla ve sıkıntıyla.
-"Zaten gideceksin."
-"Shawn konuşmak istemezsen beni buraya getirmezdin hadi ama."dedim işaret parmağımı dudağının üzerine koydum ve
-"Ruj mu sürüyorsun? Bu nasıl parıldayabiliyor bu kadar?"dedim gülümseyerek. Beni ayağa kalktı ve arkasını döndü. Ben de ayağa kalktım.
Tekrar ağlamaya başladığımda Shawn odadan çıkacakken hızla geri döndü ve
-"Sikerim böyle işi."dedi. Beni yatağa itti ve üzerine çıkıp dudaklarımı öpmeye başladı.
Bir elini saçlarıma bir elini belime koydu. Bende o yumuşacık saçlarına dokundum. Ellerim saçları arasında dolaşırken bacaklarımı beline doladım. Ayrıldım nefes nefese kalmıştım. Tekrar öptü ve tekrar...
---
-"Hmm yani yemek yapabilmen annenden gelme?"
Başıyla onayladı.
-"Benim annem yapabilir ama ben yapamam. Beceriksizim."dedim kahkaha attım ve dudaklarıma hafif bir öpücük bıraktı.
-"Eğer şimdi çıkarsanız beyefendi üzerimi giyineyim."dedim
-"Aslında kalsam iyi olacak gibi?"dedi alayla.
-"Sapık!"dedim. Üzerimdeki bornozun ipini bağlarken.
-"Hadi Shawn hadi!"
-" Öf be bi zevk diye bir şey tattırmıyorsun."dedi dudağını büzerek.
-"Bence yeterli."dedim ve onu odadan çıkarıp. Shawnın dolabının kapağını açtım. İçinde kırmızı boxer görünce kahkahamı tutamadım.
Hey olmuş mu nasıl bu arada eskiden yüksekti vote şimdi düştü plz neyse yeni kitap yaziom adı Tuğla gen kurgu ama. Belki severiniz olmaz mı bakarsanız sevinirim. Shawnlı günler inslh...
Ses you later!😂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sick// shawn mendes
FanfictionSessizliğin başladığı noktada fırtına gibi dönecek acı, Sonbaharda düşen sararmış yaprak gibi oradan oraya sürüklenecek aşk! Dünya dönmeye devam edecek sarsılmaz olduğunu sana ispatlamak için, Son kez esecek rüzgar seni bu şehirden uzaklaştıracak ka...