38-

391 44 10
                                    

Kırık bir kalp bir kez daha kırılabilir miydi?
Bir kez daha haksızlığa uğramaya izin verir miydi?
Bir kez daha aşık olmaya izin verir miydi?
Son bir kez daha aşka meydan okumaya kendini hazır hissedebilir miydi?
Hissedebilirdi çünkü onu seven bir kalbi az da olsa biliyordu. Sadece içindeki nefrete yenik düşmüştü Shawn. Evet affedilemez hatalar yapıyordum belki... tamam sebebim onu korumaktı ama bir yerden sonra bu sadece bir bahane oluyordu. O an hazır değildim ya da korkmuştum. Bilmiyordum...ama tek bildiğim şey onu sevdiğimdi. Evet ona aşık olmadığımı belkide kabullenmeliydim. Çünkü aşık olupta bırakabilir miydi bir insan?
Bir çok karmaşık sözden kurtulup hayatta kimsenin sözünden korkmadan sadece kendi amacı için yaşayabilir miydi?
O kalp bir kez daha güm diye bilir miydi?
Devamını bilmediğin bir yola girmek deli cesareti değil miydi?
---
Shawnın beyin tümörü ile ilgili bir bilgim yoktu ve bu beni korkutuyordu.
Nasıldı?
Yatağımdan ellerim ile destek alarak kalktım. Üstüme mavi çiçekleri olan bir elbise geçirdim. Saçlarımın omuzlarımdan aşağıya dökülmesini izledim. Gülümseyerek onları taradım. Odamdan çıktım ve aşağı inip annemi yanağından öptüm.
Sam daha uyanmamıştı. Acele ile evden çıktım. Arabaya bindim. Dikkatle yollardan geçiyordum.
Bir sürü insan yoldaydı. Bir kadın elindeki telefonda biri ile sevinçle konuşurken bir adam yerde oturmuş ve hüzünle dalmıştı. Bir başkası sinirliydi. Bakışlarımı sahile çevirdim. Bir kız ve bir oğlan öpüşüyordu. Heyecanlı oldukları belliydi.
Her bir insan farklı bir kapıyı açıyordu. Hepsinin bakış açısı farklı hepsinin acısı farklı...hepsinin dile gelişi farklıydı. Olayları sindirmesi belkide daha zordu.
Olayı farklı... belki şu an birinin gerçekten içinde fırtınalar kopuyorken bir başka bedenin içindeki sevinç hayatın oyunuydu.
Bu oyunda ne yapacağını biliyorsan tecrübeliysen kazanabilirdin.
Hayat herkese iyi tarafını gösteremiyordu. Bir insanın iki eliyle on tane iş yapamayacağı gibi.
Ama bir kapı sana kapanırken bir kapı açılıyordu ve seni orada güzel yaşam bekliyordu.
O kapıdan girdiğin an stres hüzün ve tüm kötü şeyler seni terk ediyor olabilirdi...
Arabayı hastanenin otoparkında boş bir yere park ettim. Çok dalgındım. Sessizce indim ve büyük binaya girdim. Asansöre son anda yetişmiştim. Tam kapı kapanmıştıki tekrar açıldı. O sarı saçları ve masmavi gözleri ile Shawnın sevgilisi
ile karşılaştım. Shawn yoktu. Gülümseyerek beni izledi.
-"Merhaba."dedi en sonunda.
Başımla yavaşça onayladım. Onunla kesinliklle konuşmak en son isteyeceğim şeydi.
-"Üzgünüm seninle sürekli karşılaşıyoruz ama bir türlü tanışmadık ben Lessie. Sen de Alice olmalısın."dedi elini uzatarak.
İstemeye istemeye elini sıktım. Ondan nefret ediyordum.
-"Neden geldin buraya?"dedi. Sana ne demek istedim ama kendimi tuttum ve biraz daha kibar şekilde konuştum.
-"Sen?"
-"Peki ben Shawnın belgelerini almak için geldim."
-"Ne belgesi?"dedim merakla ama çaktırmamaya çalışarak.
Gülümseyerek cevapladı.
-"Filmini çektiler ve birkaç imza."
-"Hmm durumu nasıl?"dedim endişeyle sesimdeki ifadeyi ne kadar saklamaya çalışsamda olmamıştı.
-"Ah bunu belki de ona sormalısın."dedi asansörün kapısı açılmış ve Lessie tam karşıya bakıyordu gözlerinde aşk vardı. Asansörden çıkıp dudağından uzun bir öpücük aldı kollarını boynuna sardı.
-"Aşkım her şey tamam. Kontrole gidebilirsin."dedi.
-"Ah Alice seni soruyordu."dedi ama ben arkama bakmadan toz oldum.
Durumunu öğrenemeyecektim sanırım. Asansör aşağı gelince hemen aşağıdaki danışmana doktorun adını söyledim ve numarasını aldım.
Bu işime yarayacaktı.
---
-"Samuel!"dedim elimle ensesine geçirirken. Ellerimden tuttu ve beni suya itti.
Kendimi suyun içinden nefes nefese çıkardım. Sırıtarak bana bakıyordu.
Beni iskeleden itmiş ve utanmazca gülüyordu.
-"Siktir Samuel!"diye bağırdım.
Bizim kızlar ve Magconla denize gelmiştik. Herkes Lessie yi çok sevmişti. Nedense ben sevmemiştim.
Yüzümü buruşturarak onlara baktım. Sam i elinden çektim ve iskeleden bana eğildi. Boynundan çektim ve suya düştü. Kahkahalara boğulmuştum.
Lucero ile barışmıştık sinirlenip gitmesinden sonra onu akşam yemeğine götürdüm. Orada bana sadece o an kafasının karıştığını çünkü Bellayı severken bir anda onu öpmem aklını karıştırmış sonra düşününce bizim kardeş olduğumuzu ve bunun gerçek olmayacağını söyledi. Onu onaylamıştım.
Sudan çıktı ve
-"Siktir Alice!"dedi. Bunu ona genelde hep ben derdim. Bu garip olmuştu.
Kaşlarını çatarak
-"Bu olmadı be."dedi. Onu onayladım.
-"Ben çıkıyorum."
-"Peki ben sonra gelirim."dedi. Sudan çıkıp havluya kurulandım.
-"Durumumu öğrenmeye gelmişsin?"
-"Hayır. Sadece-"
-"Sadece ne?"
-"Sadece işte-"
-"Belkide zorlamamalısın. Seviyorsun işte."omuz silkip şezlonga oturdu.
Lessie yoktu.
-"Biraz dolaşalım mı?"dedim. Sırıtarak
-"Bunu genelde ben sorardım."dedi.
Omzumu silktim. Ayağa kalktı. Yürüyerek sahilin çıkışına yürüyeceğini anlayınca seslendim.
-"Hayır öyle değil. Biraz şu ağaçlığa doğru."
-"Peki."dedi. Sessizce yürüdük.
-"Eee?"
-"Shawn o kızla oynama."dedim.
-"Hey gurur yapma!"dedi alayla.
-"Shawn bana fahişeymiş gibi davranma."
-"Ne yani öyle değil misin?"
-"Shawn!"diye çığlık attım. Gözlerini korkuyla açıp bana baktı.
Bir anda bu ses ile şok olmuştu.
-"Kendine gel.Sen bu değilsin. Yeter."
-"Ne istiyorsun?"dedi buz gibi bir ses tonu ile.
-"Sadece bir hafta sonra gideceğim ve seninle küs ayrılmak istemiyorum."dedim.
-"Seni istemiyorum kızım anlamıyor musun?"dedi itici bir tavırla.
-"Sen ciddisin."dedim tek kaşımı havaya kaldırarak.
-"Evet."dedi.
-"Peki sadece bir şey istesem. Çok masumca."
Söyle der gibi baktı.
Sormaktan vaz geçip kollarımı boynuna sardım.
-"Kokunu..."dedim mırıldanarak.
-"Özlemişim."birşey demeden bekledi. Tam geri çekileceken kollarını sıkıca belime sardı.
-"Bir şey demek istemiyorum. Sadece boşver."dedi ve sustu. Onu iterek geri çekildim ama benden önce konuştu.
Saçlarıma elini götürüp yüzümün önünden çekti.
-" Siyahlar artık."dedi derin bir nefes çekerek.
-" Ruhun kadar siyah..."dedi gözlerinden bir damla yaş aktı.
-"Kalbin kadar hüzünlü..."dedi elini kalbime koyarak.
-"Düşüncelerim kadar yoğun..."dedi dudaklarıma yaklaşarak. Geri çekildim. Lessie gelmişti. Shawn arkasını dönerek
-"Alice gitmelisin."dedi. Lessie nin gözlerinde yaşlar birikmiş düşmemek için savaşıyordu. Hüzünle ona baktım. Söyleyip söylememek arasında kaldım. Son anda omzuna dokunacaken kendini geri çekti bense sadece fısıldadım.
-"Üzgünüm."dedim Lessie ye.
-"Kes sesini!"diye bağırdı.
-"Git Alice!"diye bağırdı hemen Shawn.
Koşar adımlarla uzaklaştım. Sahile gidip çantamı topladım. 15 dakika bile geçmeden Lessie önden öfke ile makyajı akmış bir şekilde çantasını alıp gitti. Ben de çantamı alıp telefondan Sam e mesaj attım gideceğime dair. Tam sahilden çıkmıştımki Shawn arabası ile önümde durdu. Rüzgar saçımı dağıtırken pencereyi açıp
-"Alice gitmeden önce arkadaş mı olmak istiyordun?"
Başımla onayladım.
-"Atla o zaman."dedi göz kırparak.
Bölüme sınır koymanın aptalca olduğunu fark ettim gerek yoktu böyle bir şeye zaten amacım yazmak vote verilse ne olur verilmese sadece hayalimi yazıyorum benimle birlikte olanlar zaten yetiyor. Okuyanlar okuyor.
Ve onlara çok teşekkür ederim.
Sizi seviyorum ama vote ve yorum vermek isteyenler de verebilir yani:)))))

sick// shawn mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin