KKA - 3. BÖLÜM

256 11 0
                                    

Akşam kızlar ile vedalaşıp Halilin koluna girdim. Bizimki yenilerle bayağı iyi anlaşmıştı. Tabi trip atma sırası ondaydı. Yolda benimle hiç konuşmadı.
"Eh yeter be... Canım kuzim ben hep senin iyiliğin için yaptım. Sana kalsa 100 yıl sonra kıza açılırdın. Oda mezardan çıkıp 'bende senden hoşlanıyordum' diyecek hali yok dimi? Hadi yaaa ama yeter artık. Barış benimle. Hem ben sana 2 dakikadan fazla trip atmadım. Sen yol boyu benimle konuşmadın. Amcamları merak ediyom sormaya korkuyom lan. Böyle bişey olamaz." Sonuna doğru nefesim daralmıştı ve derin bir nefes aldım. Kolundan çıkıp ellerimi dizlerime koydum. " Hadi yaa" dedi bana bakıp. "Durlan kahnem nefessiz kaldım." diye arsızlaştım. Güldü ve kolunu uzattı. "Acıktım ben daha eve gidip Saliha yingemin yaptıklarından yicem." dedi. Güldüm ve koluna girdim. "Mafeles canım('mafeles' zelihacada 'malesef' demek) annem bugün evde değil. Bana kaldın." diye devam ettim.
"Zehirlenmezsek iyidir." dedi. Kafasına vurdum.
"Lan döl israfı. Kayınvalide adaylarım bile yemeklerimi beyeniyo sen mi beğenmicen?" dedim.
"Hmm.... Kimmiş onlar bakam?" dedi.
"Anamın gününe gelenler. Hani şu vardır ya klasik. ' aman bu hanımkızımızda pek güzelmiş. Seni oğluma alcam' diyenler onlar işte. Lakin şimdi hiçbirini görmüyorum ama." dedim.
"Kadınlar akıllandı kızım. Senden gelin olmucanı anladılar tabi kaçtılar kendilernide oğullarınıda kurtardılar senden." dedi.
"Yemin ediyorum inşallah şansına bi bok bilmeyen biri gelirde evde boklu donlarını sen yıkamak zorunda kalırsın.... Ama olmaz ki İremciğimin annesi ona bunları hep öğretti." dedim ' İremciğim' e baskı yaparak. Saçımın topuzunu tuttu ve sarstı. Topuzum açılıp sola düştü.(yazarında nefret ettiği olay bu) Bende onun saçlarını tuttum ve çektim. Tikiyle de oynadım. Hemen eğilmek zorunda kaldı. (Yazar insanların tikiyle oynamaya bayırır. Karşıdaki hendini kasmaktan kıpkırmızı olsun yazarda gülmekten olur.)
"E oğlum sen akıllanamadın mı daha yaaa." dedim ve apartmana girdim.
Hemen bizim kata çıkıp cebimden anahtarı aldım ve kapıyı açtım. İçeri geçmesi için ona terlik uzattım. Oda giydi ve içeri girdi. O sırada ablamda gelmişti. O da hemen Halil ile sarıldı ve odaya gitti. Çiğköfte almıştı. Hemen onu koydum. Yemek yapmaya da üşenmiştim(normalde hiç üşenmem ama. Çünkü canım yemek:)). Onlarıda çağırdım ve masaya oturdum.
"Halime apram bugün gece vardiasına kalcakmış. Annemde ayten teyzenin kızının kınası için ona yardıma gitmişti. Oda orda kalcakmış. Sizde başınızın çağresine bakın. Ben Muhammetle buluşmaya gitcem." dedi Hasibe ablam. Halil bana baktı.
"Bak ne dicem. O zaman bizde bizim evin oraya açılan cafeye gidek. Zaten evde oturup ne yapcan ki. Kızlara da haber ver ama haa." dedi Halil.
"Halil İrem yok. Babaannesinin yanına gitti." dedim. Bana gözlerini pörtpeterek baktı.
"İremi kastettiğimi kim söyledi ki?" dedi Halil bi çırpıda.
" Ben." dedim hemen. " zaten Gülcan teyze(İlayda'nın annesi) izin vermez ki." dedim.
"İşinize gelince hepiniz iyi kıvırıyonuz ama. Hadi hadi hesaplar benden olcak ara söyle bahane üretsin." dedi.
"Bizde mi sizle gelsek acaba?" dedi Hasibe ablam.
"Senin bonkör sevgilin var. Ulan resmen para sıçıyo çocuk hala bizde mi gelsek diyo yaa. Hayır efendim biz gidecez sadece." dedim. Hasibe ablam masadan kalkıp arkasını döndü be poposunu gösterdi.
"Ay götüm. Çok meraklıyım ben sanki size. Ne bok yerseniz yiyin." dedi ve bizim odaya gitti.
"Tamam dur bizim kızara mesaj atam bi." dedim ve telefonumu elime aldım.
İlayda ve Merve'ye
-Kankigiller bizim Halilin evinin orda bi kafe varmış yeni açılan oraya gitcez. Sizi de davet etti. Hadi gelin.
Not: Hesap halilden;)
Merve'den
-Oh my god. Beleş mal . bunu kaçıramam. Yarım saatte sizin kapının önündeyim.
İlayda'dan
-Kızlar anam ağzıma sıçar benim ne gezmesi. Kırın bacaklarınızı oturun evde.
Zeliha'dan
-Ama düzenbazlık yapma İlyada(sınavda bir hoca ismini böyle söylemişti. O zamandan beri bazen böyle deriz.'ilaydan' da demişlerdi.). Hadi hazırlan seni evden kaçırcaz.
İlayda'dan
-Kız resmen beni kaçırcaklar. Kız kurusu olmaktan kurtuldum. Durun bohçamı hazırlayam bi. Pencereden de saçlarımı sarkıtam. Tırmanın gelin anasını satam.(saçları mabadına kadar geliyo ;'))
Halile bakış attım. Oda bana bakıyodu.
"Bekle beni. Hazırlanıp gelcem." dedim ve ayağı kalktım. Odaya koşar adım girdim. Pantolonlarla rahat edemediğim için salaş eşortmanımı giydim(göbekten çıkmıyo diyemedim:''(((). Üzerime de uzun t-shirtümü giyip üzerime uzun hırka aldım. Saçlarımı salıp barbie saçı fibi ayırdım. Odadan çıkıp mutfağa gittim. Halil yoktu.
"Lan halil iti. Nirdesin?" diye bağırdım kolidorda. Salondan kafasını uzatıp"Bırdayım"( böyle bi diyalogla ilgili anım var) dedi. Hemen kapıya gittik. Mor new balancelerimi giyip merdivenlerden indim. Halil de siyah spor ayakkabılarını giydi ve yanıma geldi. Koluna girdim. Merve kapının önüme gelmişti zaten. Hemen onunda koluna girdim ve ikisini iki yanıma aldım. "Haydi millet şimdiki istikamet İlaydaların evi." dedim onların evinin orayı göstererek. İlaydaların oraya geldiğimizde telefonumu çıkarıp çaldırdım. Beş dakka sonra aşağı indi.
"Kız bohçan nerde? Hem camdan gelmen lazımdı çakma rapunzel." dedim. Bana dil çıkardı.
"Şimdi siz üçünüzde tırmanırsınız falan. Bitlenirim belki. Sonra annem saçımı oğlan bebeleri gibi sıfıra falan vurdurur. Ben bunları göze alamam." dedi. Gülüştük. O da Halilin diğer koluna girdi ve Halillerin evinin oraya gitmeye başladık. Kafeye geldik ve geniş bi masaya oturduk. Aslında halil bizi oraya oturttu. Masa 8 kişilikti. Biz yayıldık hemen. Bizim kızlarda çantalarını bir sandalyeye koydular.
"Halil neden buna oturduk bir sürü boş küçük masa vardı?" dedim. Bana baktı.
"Misafirlerim var. Onları da davet ettim." dedi.
"Lan kuzi sana gömü falan mı çıktı yoksa. Tabi bunun bi miktarını da hayrına bağışlayam dedin de bize mi yedircen." elimin tersini avuç içime vurup ona yaklaştım."yoksa banka mı soydun?". Ban baktı ve güldü.
" he heval. Soydumda paralarıda size yedirem dedim. En azından yakalanırsam benimle bir hapse girin dedim." dedi. Ellerimi birbirine çarpıp onu gösterdim işaret parmağımla.
"Biliyordum.. Siz bayım devletin parasını çalmaktan tutuklusunuz. Ellerinizi kaldırın be o lanet olası silahı elinizden bırakın."
Baş parmağımı da kaldırıp silah yaptım ve Halile doğrulttum. Oda elinde silah varmış gibi yaptı ve silahı masaya koydu. Kızlar bizim halimize gülerken.
"Aferin bayım. Şimdi banka soymaktan seni öldürücem." Silah sesi yapıp onu vurur gibi yaptım. Elini kalbine götürdü ve eline baktı. Kan görmüş gibi gözlerini pörtletti. O anda elini cebine yöneltti ve silah çıkarır gibi yaptı. Daha sonra beni vurdu ve parmak ucuna üfledi.
"Çelik yelek giydim madam."

"Yaaa. Ama bu haksızlık hiçbir senaryoda polis ölmez. Bana ne, banane banane banane......" omuz silkiyordum çocuğun taklidini yaparken. Kızlar kahkahayı daha da basarken birden sustular. Onlara bakmaya başladım. Arkama bakıyorlardı. Gelen sesin kime ait olduğunu anladım.

"Selam millet..."

.........
(1001 kelime)

Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin