Bu gün cumaydı. Evden çıktım ve haftanın son okul gününü sevinçle kucakladım.
Okula geldiğimde kızlar mutsuzdu. Bu mutsuzluğu Mervenin durumuna vererek bende yanlarına oturdum.
"Günaydın kızlar." dedim çantamı omuzlarımdam çıkartarak.
"Günaydın." dediler onlarda. Merve sessizliğini koruyarak kahvesine bakıyordu.Zil çaldığında sınıfa girdik. Yerlerimize otururken Can ve Halil sınıfa girdi. Onlarda hüzünlüydü. Sonuçta arkadaşları gitmişti.
Çağlayanı göremememle kaşlarımı çattım ve arkamı döndüm.
"Halil, Çağlayan nerde?" dedim. Omzunu silkti. Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Çantamın önündeki minik yerden telefonumu çıkardım ve mesaj kısmına girdim.
Zeliha'dan
Çağlayan nerdesin?Çağlayan'dan
Sana ne Zeliha.Zeliha'dan
Kafan güzel herhalde. Okula gel.Çağlayan'dan
Akşama hazırlık yapmam lazım. Evleneceğim sonuçta. Seni de beklerim.Zeliha'dan
Benimle kafa mı buluyorsun sen? Ne evlenmesi?Bir dakika 12 saniye sonra bi fotoğraf geldi. Düğün davetiyesi resmi. Çağlayan ve Tuğba yazıyordu. Tarih bu gündü ve düğün salonunu gösteriyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Hemen yerimden kalkıp kapıya koştum. Kapıda hocaya omuz atmak zorunda kalmıştım ama yalnız kalmak zorundaydım. Hemen tuvalete koştum ve kapıyı kilitledim. Rehbere girip hemen Çağlayanı aradım.
"Çağlayan!" dedim.
"Efendim. Kısa kesersen sevinirim. Müstakbel karım başkalarıyla konuşmama izin vermiyor." dedi.
"Saçmalama. Nerdesin? Bana yalan söyleme." dedim. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"Bak müstakbel karımı kuaföre götüreceğim." dedi.
"Peki." dedim ve telefonu kapatıp olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Şu an dünyadan soyutlanmıştım. Hademe elindeki anahtarla kapıyı açınca İlayda hemen yanıma çöktü ve bana sarıldı. Onun kollarında daha çok ağlarken bişeyler geveliyordum. Merve ve İlayda beni yerden kaldırırken İrem yüzümü yıkadı. Çantamı aldım ve yolda yürümeye başladım. Bana bunu nasıl yapardı. Evin önüne kadar yürüdüğümde saat 4'e geliyordu. Şimdi cidden evleniyor muydu?
Eve girdiğimde üzerimdekileri hiçe sayarak banyoya girdim ve şohbeni açıp altına girdim. Tek çare soğuk suda donarak ölmekti.
Üzerimdeki ıslak çamaşırlardan kurtulup havluya sarıldım ve odama gittim. Üzerimi değiştirdikten sonra saçlarımı taradım. Kapı ısrarla çalarken kapıya doğru koştum ve kapıyı açtım. Kızlar karşımda dikiliyordu. Hepsi bana sırayla sarılırken ben sadece öylece dikiliyordum. Hepsi içeri geçince kapıyı kapatıp bende yanlarına gittim.
"Zeliha sana bir şey anlatmamız lazım..."
..........Çağlayan Anlatıyor.......
Sabah ben ıslandığımda bana güldüğü için ona büyük bir ceza vercektim. Hemen bi matbaaya gittim ve bir tane örnek aldım.Düğünümüz var..
Zelihayı böyle kandıracaktım. Halil ve Can düğün salonuna geldiklerinde Canın kuzeni Tuğba da gelmişti. O bana yardım etmeyi kabul etmişti.
"Ya yapmasak mı? İçimde kötü bi his var. Ayrıca okulda hiç iyi değildi." dedi Halil.
"Bana gülmeden önce düşünecekti. Bunu hak etti bence." dedim ve papyonumu düzelttim. Tuğba beyaz gelinliğe benzer elbiseyi gimek için gidince bizde tek kalmıştık.
"Lan cidden çok kötü his var içimde. Zelihayı tanımazsın. Sevdiği bir şeyi kaybetmeye dayanamaz." dedi Halil.
"Lütfen... Kendini öldürecek hali yok ya." dedim. Yapmaz ya.
Tuğba yanımıza gelince saat yediydi. Saçını makyajını falan yapmıştı. İnsanlara parti var deyince doluşmuşlardı zaten.
Şimdi tek problem nikah memuru. Onuda Canın amcası yaparsak hiç sorun kalmaz. Amcası dediğimde bizden 6 yaş filan büyük.
Salona girdik ve masaya geçtik. Çakma bi defter almıştım sabah. Bide annemlerin evlilik cüzdanlarını almıştım o kadar. Güvenlik yanıma gelip beklediğiniz hanımefendi geldi deyince kafamı salladım ve Canın amcasına döndüm. O da anlamış olacak ki önüne koyduğumuz kağıttakini okumaya başladı.
Kapı açılınca o tarafa döndük. Zeliha, İrem, İlayda ve Merve kapıdan içeri girdiler. Hepsi çok şıktı. Ulan insan sevgilisinin düğününe böyle mi gelir?
En öndeki masaya otururken Zeliha ayaktaydı. Canın amcası 'kabul ediyor musun' diye sorunca "evet" diye bağırdım. Zeliha ise gülüyordu. Defteri imzalayıp Tuğbanın anlından öptüm ve Zelihaya baktım. Gözleri kıpkırmızıydı ama hala gülüyordu.
Kaşlarımı çatıp ona baktım. Neden bağırıp çağırmıyordu ki? Elini çantasına uzattı ve içinden siyah metal silahı çıkardı. Ne silah mı?
"Elveda Çağlayan." dedi ve silahın namlusunu kafasına dayadı. Silah patlayınca insanlar kaçmaya başladılar. Ben hala Zelihanın kırmızı gözlerine bakıyordum. Cidden bunu yapmış mıydı?
Şakağından akan kan boynuna doğru yol alırken silah elinden düştü ve oda dizleri üzerine düştü.
Ben insanları ittirerek ona ulaştım ve kafasını tutup dizime koydum. Gözleri hala açıktı ve boş bakıyordu.
"Benim yüzümden." diye mırıldanmaya başladım. Gözyaşlarım istemsizce düşüyordu onun alnına. Zelihanın elinden düşen silahı elime aldım ve bende kafama dayadım ve gözlerimi kapatıp tetiğe bastım. Ses gelmedi. Bir daha bastım. Yine aynı sonuç.
"Şaka öyle değil böyle olur."
Kapalı gözlerimi açtım ve dizimde yatan Zelihaya baktım. Gözleri hala kırmızıydı ama dudakları hareket ediyordu.
Jeton yeni düşüyor.
"Sen!" dedim.
"Evet ben, sen misin beni kandırmaya çalışan. Sence kim kandı bakalım. ".......Zeliha Anlatıyor......
"Zeliha sana bir şey anlatmamız lazım... Çağlayan sana bayağı büyük bi oyun hazırlıyor." dediler.
"Peki siz bunu nerden biliyorsunuz?" dedim.
"Halil ve Can aralarında konuşuyorlardı. Ya sen gelmezsen diye." dedi İrem.
"Hmm... Madem öyle bizde onlara süpriz hazırlarız." dedim ve odama girdim. En güzel kıyafetlerimden giydim ve yanıma çanta aldım. Kızlara planı anlatırken silah işini İreme bıraktım. Sonuçta bi erkek kardeşi vardı ve o bunları bizden daha iyi bilirdi. Hemen Ömeri aradı ve birkaç soru sordu.
Taksiye binince İrem adama bi adres söyledi ve adam oraya doğru sürmeye başladı. Taksiden indik ve görevliye nasıl bir şey istediğimizi anlattık. Adam da tam bizin istediğimiz gibi bi silah verdi. Parasını ödeyip çıktık ve taksiye geri binip sözde düğünün olacağı yere gittik. İçeri girince Çağlayan gözlerimin içine baktı. Gözlerim ağladığım için kızarmıştı ve ben hala sırıtıyordum. Benim tepkilerimi merak eder gibi bana bakmaya başladı. Ben ise sadece onlara bakıyordum. Acaba o kız kimdi? Saçlarını yolasım geldi be!
Çağlayan imzayı atıp kızın anlından öptü ve bana geri döndü. Şimdi oyun zamanı.
"Elveda Çağlayan." dedim ve boya tabancasını kafama sıktım. Canımı acıtmıştı ama sabahki kadar hiçbir şey yakamazdı canımı.
Dizlerimin üzerine çökünce Çağlayan milleti yara yara geldi yanıma. Ben çoktan kafamı yere koymuştum. Göz yaşları anlıma düşerken gözlerimi kırpmamak çok zordu.
Yerdeki silahı alıp kafasına dayadı ve tetiğe bastı. Ses gelmeyince gülmeye başladım.
"Şaka öyle değil böyle olur." dedim ve gülmeye devam ettim. Gözlerini açıp bana baktı.
"Sen!" dedi.
"Evet ben, sen misin beni kandırmaya çalışan. Sence kim kandı bakalım. ".....
(948 kelime)
Sizce nasıl bi bölümdü. Bence baya iyiydi.
Vote ve yorum lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor)
Roman pour AdolescentsOkula yeni gelen oğlanlar, sınıfın popüler aynı zamanda kusurlu olan kızlarına aşık olursa.... Oğlan kıza döndü. "Ne yaptığını sanıyordun sen?" "Ne var ya biraz eğlendik o kadar." dedi kız. Oğlan anlamıştı kızın sesinden. "İçtin mi sen?" dedi oğl...