Çağlayan kulağıma fısıldayıp geri çekildiğinde ben hala olduğum yerde duruyordum. Neden böyle bir şey dediği hakkında hiç bir fikrim yoktu ama şu an umrumda olan o da değildi. Düşünebildiği tek şey kondurduğu öpücüklerdi.
Çağlayan aynanın önüne geri gidip avucuna birkaç bir şey döktü ve saçlarına sürüp parmakları ile yedirdi. Aynadan yansıyan yüzüne bakıyordum. Ayna önünde çok fazla oyalanmadan arkasını döndü ve yandaki dolaptan rastgele bir tişört alıp üzerine geçirdi.
Kapişonlusunu da geçirip bana döndü ve elini uzattı. Uzattığı elini yavaşça tutup ayağa kalktım ve onu takip etmeye başladım. Evin arka kapısından çıkıp direk garaja gittik. Çağlayan bana bir şey söylemeden arabaya binince bende onu takip edip arabaya bindim.
Yarım saat sonra Çağlayan bizi ortasında kocaman süs havuzu olan, çevresine insanların oturabilmesi için banklar konulan güzel bir meydana getirmişti. Buraya neden geldiğimiz hakkında pek fikrim yoktu ama Çağlayan getirdiği için çokta sorgulamamıştım.
Çağlayan bagajdan minik bir poşet çıkardı ve bagaj kapatıp kapıları kumanda ile kilitledikten sonra yanıma gelip tekrar elimi tuttu. Beraber, herkesten uzak ama havuza yakın bir yere oturduk.
Çağlayan aramıza boşluk bırakarak oturdu ve getirdiği poşeti ikimizin arasına koydu.
Poşetten mibik bir tatlı kutusu çıkınca içindeki ekleri gördüm.
Çağlayan çok tatlı ama bir o kadarda dikkatli biçimde kutunun kapağını açtı ve ekleri biraz yakından inceledi.
Kutuyu ikimizin arasına tekrar koyduktan sonra bana bitter çikolatalıları işaret ederek onları yememi söyledi.
'' Ay Çağlayan ben daha sizden çıkmadan kek yedim ya, bunları yiyecek hiç yerim yok valla! '' dedim elimi karnıma koyarak.
'' Zeliha gidip senin için o kadar yaptırdım ya hatırım için ye. '' dedi şirin şirin.
'' Sen ver bana ben sonra yerim evde onları. '' dedim ve kutunun ağzını kapatmaya yöneldim.
Çağlayan ellerimi tutup bana engel oldu ve yüzünü buruşturdu.
'' Ölümü gör ye bak. '' dedi sonunda.
'' Ay delirdin mi be? ne ölüsü görmesi? manyaklaşma iyice. ''
'' Vallahi bak burada benim yanımda yemek zorundasın. '' diye ısrarla söylenmeye devam etti.
İlk başta anlam veremesemde yadırgamadan yedim.
Son iki tane filan kalmıştı, Çağlayan beyaz çikolata kaplı olanları yerken gözü bendeydi.
Artık dayanamadım ve dönüp Çağlayana baktım. Merakla beni izliyordu.
'' Çağlayan neden bana öyle bakıp duruyorsun yeme der gibi? Daha az önce utanmasan ağzıma tıkacaktın!'' diye söyledim.
Bana cevap vermemek için yarım kalan eklerini ağzına tıktı ve bana da eliyle 'ye' der gibi işaret yaptı. Gözlerimi devirip ağzıma tıktım. Gırtlağıma kadar doyduğumu hissediyordum.
Son bir tane kalmıştı ve Çağlayan soğuk soğuk terliyordu resmen.
'' Hadi şunu da ye. '' dedi heyecanlı heyecanlı.
'' Ay valla patlıcam şimdi Çağlayan. '' dedim ama ısrarırını kırmayarak elime aldım ve ısırdım.
''Bol bol çiğne. Yavaş yavaş.''diyerek beni bekliyordu.
Gözlerimi ondan çekmeden ekleri kokladım.
'' Len, yoksa içine zehir filan mı koydunda bana zorla yedirmeye çalışıyorsun? '' diye şüpheyle sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor)
Novela JuvenilOkula yeni gelen oğlanlar, sınıfın popüler aynı zamanda kusurlu olan kızlarına aşık olursa.... Oğlan kıza döndü. "Ne yaptığını sanıyordun sen?" "Ne var ya biraz eğlendik o kadar." dedi kız. Oğlan anlamıştı kızın sesinden. "İçtin mi sen?" dedi oğl...