Uludağdaki tatilimizi bitirmiş ve İzmire geri dönmüştük. Hasibe ablam stajdan dönmüştü ve onunla beraber Çanakkaleye gidecektik. Sevgilisi oradaydı ve bizim birkaç akraba da oradaydı. Onları görmek amaçlı sevgili buluşmaları.
İlk kez Çağlayanla aynı şehirde olduğumuz için iyi hissetmiştim.
Annem babamla söz olayını konuşmuştu ve babam bana sormuştu. Evet baba evet. Seviyoruz. Suç mu?
Şu an ablamla valiz hazırlıyoruz. Çanakkaleye gidiyoruz gençler. Babam ablamın ehliyeti olduğu için arabayı vermişti. Tabii akrabalara gidiyoruz diye biliyor. Yoksa nah izin verir.
Arabaya bindik ve yola koyulduk. Çağlayan ilk bende gelirim demişti ama onu ikna etmiştim. Ne işi var canım oralarda?
Yolda sürekli şarkı söyleyerek gittik. Mutluyuz be. Ablamın sayesinde bende gezmiş oluyorum.
Çanakkaleye geldiğimizde yolda trafik vardı. İnsanlar tatil olduğu için buradaki tarihi yerleri gezmeye gelmişlerdi.
Trafikte üç saat geçirdikten sonra sonunda Muhammed abinin yanına ulaşabilmiştik. Tabii ablam trafikte durup beni arkaya bindirmişti. Bende o sırada telefonumdan müzik dinliyordum. Onu alıp bir restoranta gittik. Bize yolları tarif etmişti. Yemek yiyip gezdik. Hasret giderdiklerinde büyük teyzemi aramış ve oturdukları yeri sormuştuk. Bize bir pastanenin adını verip bizi oraya çağırmıştı.
Pastaneyi bulup geri aradık. Bizim yaşımızda olan torunu bizi almaya gelmişti. Sanem bizi görünce el salladı. Bizde onun yanına giderek tokalaştık.
Sanem, yeşil gözlü beyaz tenli bir kızdı. Sarı saçlarını çok seviyordu. Annem onun hep anneannesine benzetiyor. Fotoğrafını gördüğümüzde bizde inanmıştık.
Bizi alıp evlerine götürdü. Babası bir kazada öldüğü için annesi onu da alıp anneannesinin yanına yerleşmişlerdi. Sevgi teyzeyi görünce onun elini öptük ve konuşmaya başladık. Sevgi teyze Sanemin annesiydi. O da yeşil gözlüydü. Sevgi teyze esmerdi sadece.
Hemen Aşure teyzenin olduğu odaya gidip ellerinden öptük. Bir saat kadar oturduktan sonra Aşure teyze kalkmıştı. Sevgi teyzede bizi yalnız bırakmıştı.
Biz üç genç kız sabaha kadar oturduk. Tabii Çağlayan aramış ve bana kızmıştı. Ona geldiğimizde arayacağım diye söz vermiştim. Bana baya bi bağırmıştı ama. Bana bağırmasına dayanamamış bende ona bağırmıştım ve telefonu kapatıp ağlamıştım. Bizimkilere haber verip aşağı indim ve merdivenlerin oraya oturdum. İki üç köpek koşarak önümden geçince, telefonumdan olduğum konumu işaretleyip kalkıp yakındaki parka yürümüştüm.
Park sessiz ve ağaçlık bir bölgedeydi. Hemen ilerleyip bir banka oturdum. Kimse yoktu. Bu benim işime gelirdi. Bir banka oturdum ve ağlamaya devam ettim. Dışımdan her ne kadar güçlü gözüksemde bende insandım.
Ağlamam insan dışı bir hal alırken bana uzatılan peçete ile korkup olduğum yerde sıçramıştım. Kafamı kaldırıp bana peçete uzatan kişiye baktım. Vücudu yapılıydı ve mavi gözleri vardı. Saçları siyahtı ve anlına dökülüyordu.
"İyi misin?" dedi. Hayır anlamında kafamı salladım ve ağlamaya devam ettim.
Yanımı gösterip "Oturabilir miyim?" diye sorunca onu iyice inceledim.
Bana zarar verebilecek bi insan olabilirdi.
1. Tinerci
Tinerci olsa gözleri bi tuhaf bakardı.
2. Alkolik
Alkolik olsa tipi iğrenç olurdu ve nefesi kokardı.
3. Organ mafyası
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor)
Genç KurguOkula yeni gelen oğlanlar, sınıfın popüler aynı zamanda kusurlu olan kızlarına aşık olursa.... Oğlan kıza döndü. "Ne yaptığını sanıyordun sen?" "Ne var ya biraz eğlendik o kadar." dedi kız. Oğlan anlamıştı kızın sesinden. "İçtin mi sen?" dedi oğl...