KKA - 22. BÖLÜM

110 9 2
                                    

Ben onun yanına gelince yürümeye başladı ben ise yan tarafında onu takip ediyordum.
"Şezlonglara mı oturalım yoksa yere mi?" diye sordu.
"Bence yer." dedim.

Elindekileri yere koydu ve kilimi yere serdi. Çenesiyle kilimi gösterdi ve bende oraya oturdum.

Benim yanıma sepetleri koydu ve yan tarafıma geçip dizime yattı. Bunu yapışına nedense pek kötü bakmadım ve yüzünü incelemeye başladım.
"Şimdi ellerini yanaklarıma koyabilirsin." dedi. Kıkırdadım ve ellerimi yanaklarına koydum.
Gözlerini kapadı.
"Sepette süprizler var." dedi.
"Ciddi misin?" diye sordum. Bi gözünü açtı ve gözüne gelen güneşten ötürü açık olan gözünü kısmak zorunda kaldı.
"Ordan şaka yapar gibi miyim?" dedi.
"Mm. Evet." dedim.
"Hadi aç o sepeti." dedi. Bi elimi yanağından çektim ve sepetin benden tarafa olan kapağını açtım. İçindeki saklama kablarını çıkardım ve kilimin üzerine koydum. O sırafa Çağlayan yattığı yerden kalkmış, tek bacağını uzatmış, diğer bacağını ise diğer bacağının üzerine atmıştı. Ellerini arkaya doğru koymuş ve ellerine yaslanmıştı.

Tüm kapları çıkartıp ona baktım.
"Açsana onları." dedi.
"Ne azarlıyosun be." diye çıkıştım ve kapaklarını açmaya başladım. Kol böreği, kazandibi, çikolataya batırılmış çilekler, doğranmış meyveler ve eritilmiş çikolata...

"Oha be bunlar ne böyle? Sen gelmeden önce benim hakkımda bişeyler mi araştırdın ne yaptın?" dedim.

"Halille biraz konuştuk o kadar." dedi.

"Ah.. İyi ki konuşmuşsun." dedim ve elime çileklerden birini aldım ve ısırdım.
"Bana da versene." dedi.
"Alsana." dedim çileğimi çiğnerken.
"Rahatımı bozmak istemiyorum." dedi.

Bi an düşündüm. Ona bir şeyler yedirmek cidden çok hoş olurdu.

Kendi çileğimi sol elime aldım ve sağ elime başka bir tane aldım. Ağzına doğru uzattım. Açmadı.

"Açsana." dedim. Kafasını iki yana salladı ve benim çileğimi gösterdi.

"Banane ya. O benim çiceğim." dedim.
"Bunların hepsini sana ben yaptım." dedi.

Çileğimi tutup kafamı ona yaklaştırdım ve ısırdım. Gözbebeklerinin büyüdüğünü gördüm ama aldırmadım. Çileğimi geri çekerken yutkunduğunu fark ettim.

Gözlerimi kaçırdım. Denize bakmaya başladım. Çenemde baş parmağını ve işaret parmağını hissettim. Çeneme baskı uygulamıyordu ama etkileyici şekilde kafamı ona çevirmemi sağlıyordu.

Göz göze geldiğimizde bana doğru yaklaştı. Gözleri gözlerimi terk edip dudaklarıma deydiğinde bende kendi dudaklarıma bakmaya çalıştım. Bakamayınca onun gözlerine geri döndüm. Kahve gözleri beni benden almaya yetmişti.

Dudaklarıma biraz daha yaklaştı ve dudaklarımın yanına dudaklarını bastırdı. Gözlerini açarken benim gözlerim onun gözlerini takip ediyordu. Dilini dudağımın kenarında hissedince ürperdim ve bi anda gelen titremeyle titredim. Dilini geri çekip kendinide geri çekti ve bana baktı ben ise elimi onun dilini deydirdiği yere koydum.

"Çikolata vardı." dedi. Kafamı sallamakla yetindim. Yanaklarım kıpkırmızı oldu.  Kafamı öne eğip bacaklarıma bakmaya başladım.

"Yüzelim mi?" diye sordu. Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Yüzme bilmediğimi söylemiştim." dedim.

"Öğreticeğimi söylemiştim." dedi.

"Ben... Korkuyorum. Yani boğulmaktan." dedim.

"Annene söz verdim. Senin başına bir şey gelmemeli. Yani merak etme." dedi.

"Tamam ama yanımdan bi metre bile ayrılmak yok." dedim.

Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin