KKA -21. BÖLÜM

92 6 2
                                    

Sabah uyanıp hemen üzerimdekini çıkardım. Sonuçta Çağlayanındı. Bu gün allahtan pazar.

Annemin dün dediği gibi Çağlayanın kıyafetlerini ütülemek için yatak odasına gittim. Saat dokuz gibiydi. Babam saat altıda işe gitmiş, annemde çamaşırları makineye atmıştı. Kıyafetleri ütüledikten sonra katladım ve odama geri götürdüm.

Annemin yanına mutfağa gittim. Annem çay koyuyordu. Dolaptan peyniri ve zeytini çıkardım ve tuvalete gittim. İşimi halledip elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa geri döndüğümde ağzım açık kalmıştı. Annem ve Çağlayan gülüyorlardı.

"Çağlayan?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Annem hadi gitte üzerini değiştir." dedi annem.
"Neden?" dedim.
"Şu an pijamalarınla duruyorsun da ondan?" dedi.

Üzerime baktım. Cidden şuan kısa çiçekli şortum ve onun takımı olan ip askılı göbeği açık badim vardı.

Hemen elim ile karnımı kapattım ve mutfaktan çıktım. Odama girip dolaptaki tişörtlerimden bi tane aldım ve altıma kaprilerden bi tane giydim.

Mutfağa geri gittim ve annemin sağına oturdum. Sol tarafında ise Çağlayan oturuyordu.

"Şey kıyafetlerin için geldiysen ben onları ütüledim yani beklersen hemen getiriyim." dedim peynirden bi tanesini ağzıma atarken.

"Aslında ben..." dedi ve çayından kısa bi yudum alıp anneme döndü.
"Saliha teyze iznin olursa ben kızını bu günlük kaçırmak istiyorum."

Boğazıma kaçan peyniri öksürerek boğazımdan kurtardım.

"Nasıl yani? Ne yapmayı planlıyorsun?" dedi annem.

"Plaja gitmeyi düşünüyorum. Zelihaya yüzmeyi öğretmek istiyorum." dedi Çağlayan.

Annem biraz bana, birazda Çağlayana baktıktan sonra,
"Peki. Ama kızımın başına birşey gelirse sorumlusu sen olursun." dedi annem.

"Size söz veriyorum efendim, başına bir şey gelmiyecek. Tek parça olarak size geri getireceğime söz veriyorum." dedi.

"Peki o zaman. Ama telefonlarınız açık olacak." dedi annem.

Yerimden kalktım ve odama gittim. Şahsen yüzme bilmiyordum ama denizi de seviyordum.

Plaj çantama  kıyafetlerimi koydum ve havlumuda en üstüne koydum. Mutfağa döndüm ve dolaptan güneş kremini aldım. Cidden itiraz etmemiştim. Sanki ben teklif ettim onlara. Birlikte oturmuş kahve içiyorlardı. Ayrıca bana yapmamışlar.. Durup onlara Koriş bakışı attım ve odama geri döndüm. Bikinimi ve deniz şortumu giydim ve üzerine normal kot şortumu ve yarım badimi giydim.

Ayağıma sandaletlerimi de geçirdim ve hasır şapkamı aldım. Çağlayanın bana aldığı gözlükleri de almayı ihmal etmemiştim.

Çantayı alıp çıkış kapısının oraya koydum ve mutfağa gittim. Annem saklama kaplarına geçen yaptığı kurabiyelerden koyuyordu.

Masaya, Çağlayanın yanına oturup kolunu dürttüm.
"Nerden çıktı şimdi bu?" diye kısık sesle konuştum.
"Hiç. Denize gitmek istedim. Bende seni yanımda götürüp biraz eğleneyim dedim. Hem sana bugün öğretmenlik yapacağım." dedi.
"Hadi canım." dedim.
"Tabiki de canım." dedi. O benim aksime canımı bana hitab eder gibi söylemişti.

Annemin hazırladıklarını aldım ve poşede koydum.
"Anne biz kalkalım atrık." dedim ve elimdeki hasır şapkayı kafama taktım.

Oturduğum sandalyeden kalktım ve odaya geri döndüm. Çağlayanında kıyafetlerini aldım ve kapıya yöneldim. Çağlayan ayakkabılarını giyiyordu. Poşetlere yönelmişken annem elime vurdu. Ona ters ters bakarken çenesiyle Çağlayanı gösterdi. Yani o taşısın maksadında.

Kolumu ovuşturarak inadına ben uzandım ve çantamın saplarını kavradım.

Aynı anda Çağlayanda ellerimin üzerine kendi ellerini koyunca birbirimize baktık.
"Ben taşımak istiyorum." dedi. Ellerimi geri çektim ve doğruldum.
"İyi o zaman biz kaçtık anne." dedim ve anneme sarıldım.
"Tamam geç kalmayın. Telefonunuzu açık tutun." dedi annem tekrardan. Anneme el sallayarak merdivenlerden indim. Önümde Çağlayan vardı.

Çağlayan arabanın arka kapısını açtı ve eşyaları oraya koydu. Bende ön tarafa onun yanına oturdum. O da sürücü koltuğuna geçti. Arabayı tam çalıştıracaktı ki ona doğru eğildim ve emniyet kemerinin tokasını tutup aşağı doğru çektim. Benim bu hareketimle kasılsada pek birşey yapmadı.

Geri çekilip tokayı yerine taktım ve yerime oturup kendi kemerimi bağladım. Motoru çalıştırdı ve sürmeye başladı. Boynuma taktığım gözlüğü gözlerime taktım.
"Şt. Kendine müslüman. Torpidodan bana da versene." dedi. Gözlüklerimi çıkartıp çıplak bacaklarıma koydum ve torpido gözünü açıp onunkileri çıkardım. Bu benimkinin erkek veesiyonuydu. Üstteki aynalı bölmeyi açtım ve onun gözlüklerini taktım.
"Bence bana daha çok yakıştı." dedim ve gözlerimden çıkartım onun gözlerine taktım. Gözlerini kırpmadan yola bakıyordu. Elimi yanağına koydum.
"Elini çek." dedi. Sesi beni ürkütmüştü. Elimi geri cektim ve bende yola odaklandım. Ankden sağa çekip fren yapınca kafamı cama çarpmıştım.
"Ö-özür dilerim." dedi ve benim yaptığım gibi ellerini yanaklarıma koydu ve anlımı incelemeye başladı. Sesimi onunkine benzetmeye çalıştım.
"Çek elini."

Dahasına bana daha fazla yaklaşıp alnımı öptü.
"Özür dilerim tamam mı? Bak annene bi söz verdim ve sana birşey olmasına izin vermemem lazım. Sen bana öyle dokununca tüm kontrolümü kaybediyorum." dedi. Bu dedikleri gururumu bir kez daha okşamıştı.
"Peki. Söz veriyorum sen böyle ciddi şeylerle uğraşırken sana dokunmayacağım." dedim.
"Ben senden asla ama asla rahatsız olmam. Bunu unutma tamam mı?" dedi. Kafamı tamam anlamında salladım ve gözlerimle yolu işaret ettim. Oda benim gibi kafasını salladı ve eski yerine geri oturdu. Kontağı çevirdi ve araba öne doğru atıldı.
"Çağlayan. Senin kıyafetlerin nerde?" diye sordum.
"Bagajda benim kıyafetlerim." dedi.
"Tamam o zaman." dedim ve açık bıraktığım torpidoya bakmaya başladım.
"Bakabilir miyim?" diye sordum.
"Benim her şeyim senin sayılır." dedi. Off yaa yanaklarım kızardı.

Torpidonun içindeki parfümü aldım. Kapağını açıp kokladım. Sandal ağacı kokuyordu. O zaman tişörte sinmiş olan yasemin kokusu ona aitti.
"Çağlayan. Oraya gidince banyo eder misin?" diye sordum. Saçma bi soruydu.
"Evet ederim yani. Neden sordun ki?" diye sordu bana bakmadan.
"Şey. Banyo ettikten sonra seni koklamak istiyorum da. Yani parfüm sıkılmamış kokunu." diye söylendim. Bu cümle yanaklarımın kızarmasına neden olmuştu.
"Tamam." dedi ve daha da hızlandı.

Plaja geldiğimizde o kadar kalabalık değildi ama sakin bi yerde değildi. Arabadan indim ve arka kapıyı açıp çantayı aldım.

Tam arkamı dönmüştüm ki Çağlayan tam arkamdaydı. Bi adım geri atmaya çalıştım ama arabanın içine girmiştim resmen.
Bi elini arabanın tavanı ve yan yüzeyinin birleştiği yere koydu. Diğer eli ise benim yan tarafımdan arkama uzandı ve eli elime değdi. Bu kalbimin hızlanmasına neden oldu. Elimin kavradığı çanta sapını tuttu ve çantanın sapı ellerimin arasından kaydı.

Geri çekildi ve bagaja yöneldi. Ben ise onun bıraktığı boşluğa bakıyordum. Onun adımı seslenmesiyle kendime geldim ve arkamı döndüm. Çağlayan eliyle gelmemi işaret ediyordu. Hemen kapıyı kapattım ve ona doğru yürümeye başladım.

.....
(943 kelime)

Biraz sıkıcı bi bölüm oldu ama diğer bölüm bayağı bi iyi oldu. İyi okumalar.

Beğeni gelsin lütfen...

Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin