Ayağımda takunyalı terlik, altımda şalvar, üzerimde eski bi tişört ve başımda yazma.
Annemin temizlik yapacağı tutmuştu. Her ne kadar ben yapsamda.
Şuan arka bahçede halılarımızı yıkayacaktık. Apartman sakinleri onların diktiği birşeye zarar vermediğin sürece karışmazlardı. O yüzden rahattım. Elime fırçayı aldım ve sürtmeye başladım. Lanet olası sabun köpürmüyordu. Fırçayı yere fırlattım. Tabi halıdan sekip böğrüme gelince bu kez fırlatmak yerine alıp köşeye koydum. Halının üzerinde tepinmeye başladım. Bi anda ıslanınca çığlık atarak koşmaya çalıştım. Tabii sabunlu bi halıda koşmaya çalışınca insan popo üstü yere çakılmaktan kaçamıyo. Bi elimle destek alıp kalkarken diğer elimle popomu ovuşturuyordum.
"Allahın belası halı. Göt kafa seni." diyerek ayağa kalktım.Su sırtıma doğru tutulunca tutan kişiye baktım. Halil.
"Lan deyyuz. Ne bokuna tutuyon." dedim ve kenara koyduğum fırçayı alıp Halile fırlattım. Halil kenara çekilince arkasından gelen İremin bacağına geldi fırça.
İrem ahlayarak bacağına doğru eğilince Halil İreme koştu ve bacağına doğru eğildi.
"İyi halt ettin Zeliha. Keşke çekilmiyeydimde bana geleydi." dedi."Çekilmeyeydin." dedim ve ayağa kalktım. Tabii tam dengemi sağlayamadım ve arkaya doğru sendeledim. Kollarımın iki yanındam tutan güçlü eller kollarımı acıtsada minnettardım.
"Kollarıma düşüyosun bakıyorumda." dedi. Ne kadar da sesi Çağlayana benzeyen erkek. Durun... Bu zaten Çağlayan.
Hemen kendime geldim ve doğruldum. Arkamı dönüp ona baktım.
"Uştt... Ne senin kollarına düşcem be. Ben toprakananın kollarına düşecektimde sen arkamdaydın. Hem senin benim arkamda ne işin var?" dedim. Allahım ne saçmalıyorum.
"Zeliha. Fesat düşünebilir miyim?" diye sordu tek kaşını kaldırarak.
"Hayır. Susma hakkını kullan hemen." dedim ve İremlere döndüm.
"Siz neden geldiniz? Ne işiniz var burda? Yardım etmeye gelmediyseniz gidin. Hemen...." diye bahçe kapısını gösterdim.
"Ovvv... Sakit ol şampeyon." dedi İrem iki elini kaldırarak.
"Hadi lan halı yıkayalım. Eğlenceli olur." dedi Halil.
"Valla bana uyar. Bu üç halıyı tek başıma yıkayamam. Hem İrem kaçmak yok. Bi tane daha takunyalı terliğim var." dedim. İrem oflayarak kafasını salladı.
"Size verebileceğim kıyafetim yok beyler kusura bakmayın." dedim Halil ve Çağlayana bakarak.
"Benim sizde donum var. Zaten benim burda kıyafetim var." dedi Halil.
"Banada eğlence olur. Zaten evim şurası." dedi Çağlayan. Eline teledonu aldı ve birini aradı.
"Arka bahçeye tişört ve eşortman getirsene." dedi ve telefonu kapattı. İrem ve Halil bizim eve gittiler. Çağatay elinde Çağlayanın istedikleriyle gelince, Çağlayanın onu aradığını anlamıştım.
Çağlayan duvardan kıyafetlerini aldı ve gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.
"Oha. Yuh yani. Burda mı giyinecen? Millete striptiz şovda yap istersen. De get şu arada giyin." dedim. Kıkırdadı ve gömleğini kollarından sıyırarak araya gitti. Oha be... Ne biçim fizik lan bu? Resmen diğer kızlar görse ağzının suları akar. Tamam kabul benimde ağzım açık kalmıştı. Pekte abartmayın yani. Ne var çenem halıya değiyorsa?
Bende ıslak kıyafetlerimle halıya oturdum ve onları bekledim. Üçü aynı anda girdi bahçeye.
Çağlayan normal, Halil biraz sinirli ve sırıtak surat(saçma bi kelime. Ben ürettim daha demin :)), İrem ise kırmızı yanaklarla bana doğru geliyordu. Halil ve Çağlayan beni es geçip diğer halıya yönelip onu ıslatmaya başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor)
Ficção AdolescenteOkula yeni gelen oğlanlar, sınıfın popüler aynı zamanda kusurlu olan kızlarına aşık olursa.... Oğlan kıza döndü. "Ne yaptığını sanıyordun sen?" "Ne var ya biraz eğlendik o kadar." dedi kız. Oğlan anlamıştı kızın sesinden. "İçtin mi sen?" dedi oğl...