KKA - 44. BÖLÜM

36 2 1
                                    

Çağlayan'ın kollarında güzel bir uykudan sonra, Atakanların evine geri dönmüştük. Atakan ve Çağlayan asla birbirleriyle muhatap olmuyorlardı.

Kızlar ilk Çağlayan'ın burada olmasını sorgulasalarda çok fazla soru yağmuruna tutmadılar.

Bugün Çağlayanın bir arkadaşının teknesiyle açılacaktık.

Çağlayan ne zaman arkadaşıyla konuşup ayarladığına dair hiçbir bilgim yoktu. Pekte takmıyordum şahsen.

Bikinimi, tülden elbisemin altına giydikten sonra saçlarımı at kuyruğu yaptım.

Dudağıma hafif kırmızı bir ruj sürerken içeri Çağlayan girdi. Kapıyı kapatıp kapıya yaslandı ve kollarını bağlayarak bana baktı.

"Denize gideceğiz, neden ruj sürüyorsun ki?" diye sordu.

"Seni çıldırtmak için."dedim ve ona öpücük attım. Önce güzel bir kahkaha attı. Daha sonra bana parmağını kaldırarak salladı.

" Eğer milletin erkeklerine bakacak veya önlerinde böyle hareketler yapacak olursan, seni gebertirim. "dedi, ama söylerken hala sırıtıyordu.

"Peki kaptan." dedim ve güzel yüzüklerimden birkaç tane taktım.

"Üstelik bu üzerine giydiğin ne Zeliha. Hiç giymeseydin canım!" dedi.

"Ay sen bana canım mı dedin?" diyerek yanına gittim ve yanaklarını sıkıştırdım.

"Zeliha ne yapıyorsun ya?" dedi ellerimden kaçmaya çalışarak. Bense onu takip edip yanaklarını sıkmaya devam ediyordum.

Ellerimi tutup yanaklarını kurtardı.

"Şirinlik yapmaya çalışma, çıkar şu tülden paçavrayı!" diye uyarı dolu bir dille konuştu. Sinirli yanı pek pisti ve bende daha fazla o yanı görmek istemiyordum.

"Ay tamam be!" diyerek ellerimi kurtardım ve elbisemin ucundan tutup yukarı çekerek çıkardım.

O sırada Çağlayanın sesini duymuştum.

"Böyle yapacağını bilseydim çıkar demezdim." dedi kendini yatağa atarak.

"Ay sanki denizde görmeyeceksin aynı şeyi." diye bende ona söylendim. Dolaba yerleştirdiğim kıyafetlere bakıyorum.

"Oradki mavi çiçekli elbiseyi giy." dedi Çağlayan.

Dediği elbise üzeri tülden uzun olan ama içi mini etek olan, derin yırtmaçlı bir elbiseydi. Tülden, uçuş uçuş kolları vardı.

Elbiseyi askısından çıkartıp üzerime geçirdim ve yatağın ucuna oturarak parmak arası sandaletlerimi ayağıma geçirdim. Ben sandaletimi bağlarken Çağlayan doğrulmuş ve beni belimden tutup yatağa yatırmıştı.

"Çağlayan ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Hiç, seni seviyorum." dedi şirince.

Elimi kalbime koydum.

"Yapma böyle romantiklikler." dedim utanarak.

"Sen utandın mı bakayım?" dedi muzip bir sesle.

Ellerimle yüzümü kapattım. Çağlayan ellerimi yüzümden çekti ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

Bir daha öpecekken kapı bir anda pat diye açıldı.

"Ops pardon ya!" diye içeri dalan İlayda, aynı hızla dışarı çıkmıştı. Onun bu haline gülsekte utanması gayet normaldi.

Çağlayan üzerimden kalkıp bana elini uzattı ve elini tutarak doğruldum. Dışarı çıktığımızda Çağlayanın arabasına binip marinaya gitmiştik. Diğerleri bizi takip ediyordu.

Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin