KKA - 17. BÖLÜM

102 6 0
                                    

"Bi şartla istediklerimi yapacaksın." dedi. Salak jojuk seni...
"Ya sen hangi dünyada yaşıyon? Ben seni anlamıyomda." dedim. Kafasını dizlerime koydu ve uzandı. Bende ne yapacağımı bilemeden ona bakmaya başladım.
"Dikizlemeyi keste saçlarımla oyna." dedi.
"Senin dilin çok uzamış haaa. Keserim senin o dilini." dedim annemden alıntı yaparak.

Dilini çıkartıp bana uzattı. Bi an gözüme çok tatlı geldi. Niden yaptın zalımın çıcığı?

Dilini içine geri soktu.
"E hadi bekleyemem seni kesceksen kes." dedi. Bunun üzerine ona gözlerimi devirdim.
"Cidden saçladımla oynamazsan sana telefonunu vermem." dedi.

Ellerimi gönülsüz(?) olarak saçlarına götürüp oynamaya başladım. İnsanın içini gıdıklayacak türde bi histi bu.

Ben aklımda tuhaf düşünceler kurarken içimden kendime sövdüm ve saçını çektim.
Bi anda kaşlarını çattı ve bana baktı.
"Napıyosun?" dedi. Biraz sinirlenmişti sanırım. Dırzdım biraz şimdi.
Şirince sırıtıp
"Ne yapmışım ya? Yalnışlıkla oldu." dedim.
Kucağımdan kalktı ve kolumdan tuttu. Ne vırdı elimden tutsan?

Beni içeri doğru sürükledi. Onu kaşlarım çatık -zorunlu- takip ederken beni mutfağa getirdi.
"Noluyo bee?" diye çirkefleştim.
"Bana kek yap." dedi bi anda.
"Kafan mı güzel Çağlayan? Mal mın?" dedim.
"Hayır canım kek istedi." dedi.
"Şu saatte hiçbişey yiyemezsin. Olmaz. Sonra göbek yaparsın." dedim karnını gösterirken.
"Noluyo orda?" diyen biriyle irkildim. Bu Çağataydı.
"Abin bu saatte benden kek istiyo." dedim ellerimi birbirine sararken.
"Kızım anlama kıtlığın mı var? Canım çekti diyom ya. Allah allah." dedi.
"Ya ben başkalarının mutfağında belki kendimi rahat hissedemiyorum." diye kendimi savundum.
"Tamam yaa. Yapma kek falan. Anan ararsada ne diyeceğimi düşüniyim ben o zaman." dedi elini çenesine koyarken.
"Abim resmen trip attı." dedi Çağatay.
"Offf. Aynen yaa. Bak sana söz yarın ben sana nasıl pasta istiyosan yapcam ama şimdi lütfen yapma yaaa." dedim.
"Tamam ya tamam." dedi ve elimi tuttu. Beni çekiştirmeye devam etti.
Onun odasına geldiğimizde benim elimi bıraktı ve kapıyı kapattı.
"Yatağa geç." dedi. Tövbe Yarab..
"Ne diyon sen?" diye çıkıştım. Gözleeini devirdi ve.elimden tutup beni yatağa çekiştirdi. Beni yatağa otutturup sırtımı bazanın başlığına yaslattırdı. Yanıma uzanıp bacaklarıma sarıldı.

Ben şaşkınca ona bakarken birşey diyemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben şaşkınca ona bakarken birşey diyemedim.
"Ne yapıyosun?" diye soru sordum.
"Huzuru arıyorum." dedi.
"Neden?" diye sordum.

Dizimden kalktı ve gözlerimin içine baktı.
"Sana güvenebilir miyim?" diye sordu.
"Ben bilmiyorum. Bana güvenip güvenmemek sana kalmış." dedim.
"Ama cidden bişey demek istersen ben seni dinlerim." diye de ekledim.
Gözleri kızardı. Noluyo bee? Gözleri dolmaya başlayınca benimde istemsizce gözlerim doldu.
"Annemle babam kavga ettiler." dedi. Bunu söylerken gözlerinden bi yaş düştü. Bu kadar duygusal mıydı yani.
"Neden?" diye sordum kızarmış gözlerimle ona bakarken. Bana benden destek almak için soruyordu. Bende ağlarsam kimseden destek alamazdı. Güçlü durmalıydım.
"Bi anda babamın bağırmasıyla duydum. Çağatay aşağı mahalleye kaykay sürmeye gitmişti. Babam anneme Çağatayın başka bidinden olduğunu ima etti. Annemde babama onu önceden aldattığını hatırlattı. Bunu duyunca babamın gözü karardı ve anneme tokat attı. Ben ise sadece onları izlemekle yetindim." dedi.
Elimi omzuna koydum.
"Bunda sen bişey yapamazsın ki. Sonuçta bu annen ve baban arasında. Yani bunlar gerçek bile olsa o senin kardeşin ve babanında eskiden yaptığı bi hata olarak maziye gömülmeli." dedim. Destek vermek istercesine sarıldım ona.
"Sen merak etme. Sadece birazcık zamana ihtiyaçları var o kadar. Fazla değil." dedim.

İnsanlar karşımda ağlamamalı. Yoksa bende ağlardım. Ama karşımda gözyaşı döken bi oğlan varken bu daha da tuhaf olmuştu. Ben sadece filmlerde erkek ağlarsa ağlıyan biriydim ama bi oğlan kanlı canlı karşımda ağlayınca insan bi tuhaf hissediyordu.

Benden ayrıldı ve gözlerimin içine baktı.
"Cidden barışırlar mı?" diye sordu çocukça. Bu hareketine dolu gözlerle gülümsedim.
"Saçmalama. Sizin için tekrardan barışırlar. Sen sadece akışına bırak takma o güzel kafana." dedim ve elimi kafasına götürdüm.
"Ayrıca seni Sibel teyzeye söyliycem. 'Senin oğlun kapı dinliyo' diye" ekledim.

Al işte sadece iki dakika ciddi olabiliyorum.

Sırıttı ve dudaklarıma baktı. Bende ona baktım. Allah Allah...
Niden öyle bakıyon beaa?

Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladı. Bende hareket etmeden onun dudaklarına bakmaya devam ettim.

Burunlarımız birbirine değerken içim kıpır kıpır olmuştu. Abeyyyy.....

Dudaklarımızın deymesine milimler kala içeride yankılanan Work İt şarkısıyla neye uğradığımı şaşırdım. Telefonum çalıyordu.

Gözlerini dudaklarımdan alıp gözlerime baktı. Daha sonra elini arka cebine atarak telefonumu çıkardı. Ekrana baktı ve telefonu bana uzattı. Kaşlarımı çatıp telefonu aldım ve bende baktım.
Aneyy yazısını görünce hemen açtım.
+Efendim anne?
-Kızım nerdesin?
+Arkadaşlarlayız anne.
-Daha ne kadar oturmayı düşünüyon?
Sırıttım.
+Bilmem. Keyfime göre. Biliyon mu şuan oturduğum yer çok rahat.
-Yemin ediyorum seni ıslak tuvalet terliğiyle döverim hemen eve gel.
+Anne sen ne zaman bu kadar acımasız oldun. Tamam normalini anladıkta neden ıslak?
-Sus anneye cevap verme. Hemen eve gel. Anneannenler bize gelcekmiş.
+Neeee? Anneannemler mi? Aç kapıyı hemen geliyom.
-Tamam cabuk gel.

Hemen Çağlayana döndüm.
"Hadi ben kaçtım. Size iyi partiler." diye yataktan kalkmaya çalıştım. Bileğimden tutup çekmesiyle yatağa sırt üstü düştüm.
"Nereye?" dedi gözlerime bakarak.
"Eve." dedim kısa ve net. Bileğimi bıraktı.
"İyi git. Ama gidince balkona çıkta beni ara." dedi.

Onu takmayarak kafamı olumlu anlamda salladım.
"Ciddiyim." dedi. Ona dönüp
"Kafamı salladım ya. Yetmedi mi?" dedim.

"Beni takmaz gibi bi halin vardı da ondan." dedi.

"Ayy. Beni ne kadarda iyi tanımış." dedim şirince sırıtarak.

"Degil mi? Seni eve bırakmamı ister misin?" diye sordu.

"Sen ev sahibisin misafirlerin var olmaz." dedim. Oda yataktan kalktı ve dışarı yöneldi.

"Lan dingiller. Hadi çıkın havuzdan da kızları evine bırakın." dedi camdan.

Ne yaptığını anladığımda gülmekten karnım ağrıdı.

Bizimkiler havuzdan çıkıp üzerlerini değiştirirken bende bahçede onları bekledim. Her ne kadar Çağlayanın yanında kalmak istesem de.

Onlar hazırlandığında hep beraber yola çıktık. Kızları oğlanlar bırakırlarken beni Çağlayan bırakıyordu.

Evin önüne geldiğimizde ona döndüm.
"İyi geceler." dedim ellerimi arkada birleştirerek.
"Sanada" dedi ve ellerini pantolonunun cebine koydu. Bi süre birbirimize baktık. Elimle bizim evi göstererek
"Ben gidiyim o zaman." dedim. Elini pantolonunun cebinden çıkartarak elini kaldırdı-el sallama yerine-. Daha sonra yanına döndü. Bende bunu fırsat bilip parmak uçlarımda yükseldim. Yanağına öpücük kondurmaktı amacım. Ama o kafasını geri çevirince dudaklarımız birbirine deydi. O bi şokla gözleri pörtlerken benimde ondan kalır yakam yoktu. Birbirimize biraz baktıktan sonra utançla arkamı döndüm ve eve yürümeye başladım.

Çağlayan'dan
-Bu bana bu gece yeter... Sana da iyi geceler premses...

...........
(971 kelime)

Kusurluların Kusursuz Aşkı(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin