Günümüz...
Genç adam yüzüne vuran gün ışığına aldırmayıp gözlerini bir an olsun boşluktan çekmeden öylece oturmaya devam etti. Sanki zaman ve mekân kavramını çoktan yitirmiş gibiydi. Saat kaçtı, günlerden hangi gündü farkında bile değildi.
Elini usulca ileri doğru uzatıp parmaklarını havuzun suyuna daldırdıktan sonra daireler çizmeye başladı. Aklı sürekli Melis'teydi. Onu bir an olsun aklından çıkaramıyordu ki, nasıl olacaktı da başka bir şey düşünecekti?
Derin bir nefes alıp umutsuzca havuza bakmaya devam ederken Azra, arka bahçeye doğru ilerlemekteydi. Gerçekten de korumaların dediği gibi Barış havuz kenarında oturuyordu. Genç kadın bir an için gördüğü sahne karşısında bariz bir şaşkınlık yaşadı. Resmen dün geceden beri olduğu yerden hiç ayrılmamış gibi bir hâli vardı. Zaten üzerindeki dünden kalma kıyafetler de geceyi burada geçirdiğini belli ediyordu.
Azra, yanına yaklaştıktan sonra elini usulca omzuna koyup, "Barış iyi misin?" diye sordu.
Sorusuna bir cevap alamayınca şansını bir kez daha deneyip omuzundan kavradıktan sonra hızla sarstı.
"Barış? Korkmaya başlıyorum ama!"
Barış, saniyeler sonra kendine gelirken gözlerini boşluktan ayırmadan derin bir nefes alıp cevap verdi.
"Melis..."
"Melis? Benim arkadaşım olan Melis mi?"
Genç adam başını olumlu yönde sallarken Azra bu kez merakla sordu.
"Ne oldu?"
Bilmem dercesine omzunu silkti.
"Bazen böyle dalıp gidiyorum. Kendimi onu düşünürken yakalıyorum."
"Barış dün gece ne oldu? Çocukların söylediğine göre dün geceden beri buradaymışsın."
Ellerini yere sabitleyip yüzüne yansıyan güneşin etkisini azaltmak için gözlerini hafifçe kıstıktan sonra Azra'ya baktı.
"Dün gece aslında bir şey olmadı. O geldi yine. Böyle salına salına geçti önümden. Aklım da arkasından..."
Genç kadın gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken ciddi kalmaya çalıştı. Barış ve âşık olmak? Hem de Melis kadar sert bir kadına?
Azra bir an için Barış'a acırken Allah sabır versin demek geçti içinden ya, yine de bir şey demeden elini tekrar omzuna yasladı.
"Barış?"
Adam derin bir nefes alıp kıza baktı.
"Söyle Sarı."
"Bana kızma ama sen bu kıza tutuluyorsun."
"Yok canım daha neler!" dedi bir an silkelenip kendini toparlayarak.
"İnkâr etme. Kızı ne zaman görsen fişi çekilmiş buzdolabına dönüyorsun."
Bu kez kabullenir gibi başını önüne eğdi.
"O kadar belli oluyor mu?"
Azra, Barış'ın yanına oturup elini onun elinin üzerine koydu.
"Oluyor Barış, hem de fazlasıyla belli oluyor."
"Ama ne zaman ona yaklaşmaya çalışsam beni geri itiyor." "Ona âşık olduğunu itiraf etmeyi denedin mi?" Genç adam başını iki yana salladı.
"Bence denemelisin. Eğer niyetinin ciddi olduğunu bilirse, onunla sadece takılmak değil de bir ömür yaşamak istediğini bilirse, bence o da sana karşı bir adım atacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...