Genç adam, şaşkın ancak bir o kadar da kızgın bakışlarını kıza çevirirken Mine omuzlarını usulca silkip ellerini
havaya kaldırdı.
"Tanıştırayım, Andrea benim köpeğim."
"Öyle mi?"
"Evet, sen ne sanmıştın ki?"
"Hiç..."
Mine, bakışlarını diğer yöne çevirirken dudaklarındaki belli belirsiz tebessümü saklamaya çalıştı.
Umut, onu resmen kıskanmıştı.
Genç adam, kızın gülümsemesini elbette fark etmişti.
"Bilerek yapıyorsun değil mi?"
"Anlamadım."
"Beni kıskandırmak için yani..."
Mine, duydukları karşısında gözlerini irileştirirken ne diyeceğini bilememişti.
"S-sen? Nasıl yani?"
Umut, o an yaptığı gafın farkına varsa da artık çok geçti.
"Sen beni neden kıskanacaksın ki?"
"Bilmiyorum..."
Genç adam, bu konuyla ilgili belki de birkaç haftadır içinden geçen en samimi cevabı vermişti.
Mine'yi neden kıskanıyordu ki? Andrea, sevgilisi olsa onun için ne fark ederdi? Umut, bu soruların cevabını bilmiyordu.
İstemiyordu işte! Onun dokunduğu dudaklara başkası dokunsun, sarılıp uyuduğu bedene başkası sarılıp uyusun istemiyordu!
Bunu anlamak neden bu kadar zordu ki? İllâ bir nedeni mi olması gerekiyordu ya da bu garip duyguya illâ bir isim mi vermek gerekiyordu?
Genç kız, aldığı cevap karşısında kollarını hızla göğsünün altında birleştirip başını diğer tarafa çevirdi.
"Senin bu bilinmezliklerinle biz bir arpa boyu bile yol alamayız."
Mine'nin dudaklarından dökülen fısıltıyla karışık sitem elbette Umut'un kulağına ulaşmıştı.
"O ne demek şimdi?"
"Ne anladıysan o!" dedi öfkeyle adama bakarken.
"Bir şey anlasaydım sormazdım zaten Mine. Hem ne bu imalı imalı konuşmalar falan? Gören de kırk yıllık evli zanneder bizi."
Umut, her ne kadar üstelese de Mine'nin cevap vermeye niyeti yoktu.
"Cevap versene."
"Seninle konuşmak istemiyorum. Artık bu sözde tesadüfünü sonlandırıp beni yalnız bırakır mısın? Kafa dinlemeye geldim buraya, seninle kavga etmeye değil."
Umut'un, parkta bulunmasının sözde tesadüf olarak nitelendirilmesi pek hoşuna gitmese de ses etmedi. Sonuçta kız haklıydı.
Parka gelmesi bir tesadüf değildi. Sadece tesadüf süsü verilmişti. Mine'nin bunu anlamış olmasını da garipsememişti çünkü kız gereğinden fazla zekiydi.
"Burası kamuya açık bir alan. Yani dilediğim yerde dilediğim kadar oturabilirim."
Genç adam, sırtını banka yaslarken ayağını dizine dayayıp etrafı izlemeye koyuldu.
Mine, şu an ona atabileceği en ölümcül bakışını atıyor olsa da Umut'un umurunda değildi.
Genç kız, onu boğacakmış gibi bakmaya devam ederken Umut, sadece etrafını izlemeye devam etti. Aslında sadece bakıyordu. Aklı teknik olarak Mine'de olduğu için baktığı yerin farkında bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...