-13-

14.9K 848 237
                                    

Umut'un elindeki bardak yeri boylayıp saniyeler içerisinde parçalara ayrılırken gözlerini bir an olsun Mine'nin üzerinden çekmedi.

İçinde şu an yer edinen acının tarifi yoktu. Sanki kalbi de yerde parçalara ayrılan bardak gibi paramparça olmuştu.

Kız, hem hayatında birinin olduğunu ima etmiş hem de Umut'a âşık olmasının salaklık olduğunu beyan etmişti. Haksız da sayılmazdı ama bu durum Umut'u neden bu denli rahatsız etmişti adam anlayamıyordu. Mine'nin bakışları kapıdaki Umut'u bulunca bir an kalbinin sıkıştığını hissetti. Aslında söyledikleriyle içinden geçenler kesinlikle aynı şeyler değildi.

O çoktan âşık olmuştu bu adama. Sadece dün kendisine söz verdiği gibi başkalarının yanında bunu açığa vurmak istememişti. İsteyerek olmasa da bunu başarmıştı. Umut'un gözlerinde öylesine bir bakış vardı ki, Mine kesinlikle istediğini başarmıştı. Umut'u kendisinden uzat tutacak ilk adımı atmıştı. Bu içindeki duygular son bulmak zorundaydı. Yoksa sadece kendisi değil kendisine yakın olan herkes üzülecekti.

Mine, kısa bir zaman dilimi içerisinde kendisini toparlayıp Umut'u görmezden gelerek elindeki kahve tepsisiyle beraber mutfağı terk etti. Umut'un yanından geçerken saniyenin onda biri zamanda gözleri birbirini buldu. Mine, bir an için yumuşayacak gibi olsa da hemen gözlerini ondan uzaklaştırıp salona doğru ilerledi.

Umut, hâlâ olduğu yerde dikilmeye devam ederken Azra hızla oturduğu sandalyeden kalkıp adamın yanına ulaştı. Yerdeki cam parçalarına kısa bir bakış atıktan sonra yavaşça yere eğilip bardaktan geriye kalan parçaları toplamaya koyuldu.

"Kız haksız sayılmaz biliyorsun değil mi?"

Umut, Azra'nın sesini duyunca cevap vermeden yere eğilip kızın elindeki cam parçalarını aldı.

"Ben toplarım, sen bırak."

Azra, kısa bir süre Umut'un ellerini inceledi. Sanki titriyor gibiydi.

"Umut, sen iyi misin? Mine haksız sayılmaz ancak bu kadar büyütülecek bir şey olduğunu sanmıyorum."

"Mine'yle ne ilgisi var Azra? Dikkatsizlikten işte... Bardak nasıl düştü anlamadım bile."

"Bana pek öyleymiş gibi gelmedi. Sanki Mine'nin söylediklerinden sonra kötü oldun biraz."

Umut, başını kaldırmadan yerdeki cam kırıklarını toplamaya devam ederken Mine, kahveleri dağıtmış elindeki boş tepsiyle beraber tekrar koridora çıkmıştı.

"Umut?"

Genç adam sinirli bakışlarını Azra'ya çevirirken, "Azra uzatma istersen. Bardağı düşürmemin Mine'nin söyledikleriyle ilgisi yok." dedi.

Mine, ağır adımlarla koridorun sonuna ulaşırken yerdeki cam parçalarını toplamakta olan Umut, görüş alanına girmişti.

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun Umut. Çabalama bence daha fazla."

"Sana dedim ki- Ah!"

Umut, sinirle Azra'ya muhalefet olacağı sırada cam parçalarından biri eline batmıştı. Elindeki kanlar damla damla avucundan akarken Mine elindeki tepsiyi kenara fırlatıp hızla adamın yanına ulaştı.

"Umut!"

Genç adam, yanına ulaşan kızın gözlerindeki endişeyi görünce bir an elindeki acıyı unuttu. Mine, Umut'un elini ellerinin arasına alıp yarasına bakarken Azra, hızla ayağa kalkıp mutfaktan bir havlu aldı.

"Yarasının üzerine bastır, kanaması dursun."

Mine, kendisine uzatılan havluyu alıp Umut'un eline sararken hâlâ endişeli gözlerle adama bakıyordu. Umut, elini geri çekmek istediyse de Mine, bunu izin vermemişti.

İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin