Genç adam şaşkın gözlerle kucağındaki kıza bakarken hâlâ onu yere indirmemişti.
Umut gözlerinin önünde bir sağa bir sola sallanan elleri görünce sanki derin bir rüyadan uyanmışçasına kendine geldi. "Arkadaşım bıraksan diyorum artık beni. Ne dersin?"
"Hı?"
Karşısındaki gözlere öylesine dalmıştı ki bir an kendisine söylenenleri bile algılayamamıştı.
"Sevdin galiba diyorum. İndirsene beni."
Genç adam hızla kendine gelirken atik bir hamleyle kızı kucağından indirdi.
"Manyak mısın sen? Ne halt etmeye atladın aşağı? Ya seni tutamasaydım?"
Tam cevap vermeye hazırlanmıştı ki apartmanın içinden gelen seslerle Umut'un koluna tutundu.
"Abi kız burada! Kaçıyor!"
Az önceki sakin tavırlarından eser kalmamış, gözlerine bariz bir korku yerleşmişti. Öyle ki Umut, bir an için kızı kollarına alıp etrafındaki her türlü kötülükten korumak istedi.
Genç adam olanlara bir anlam veremezken kız korku dolu bir ifadeyle apartmanın girişine baktıktan sonra Umut'a döndü tekrar.
"Beni buradan götürürsen anlatırım her şeyi."
İntikamını almadan kılını kıpırdatmaya niyeti yoktu. Umursamaz bir tavırla omzunu silkip alaycı bir ifadeyle gülümsedi.
"Neden yapacakmışım bunu? Oradan bakınca dedikodu meraklısı teyzelere mi benziyorum?"
Kız tekrar arkasını kontrol ettikten sonra karşısındaki adama döndü.
"Lütfen... Zor durumdayım. Yardım et."
Umut bir süre kararsız gözlerle ona baksa da apartmandan çıkmak üzere olan adamları görünce motosikletin arkasındaki kaskı kıza uzattı.
"Atla bakalım."
İkisi birden motora binerken apartmandan çıkan adam kızın ardından bağırdı öfkeyle.
"Kaç bakalım küçük kız! Elbet yine düşeceksin elime!"
Umut karanlık gecede hızla yoluna devam ederken belinde hissettiği dokunuşlara aldırmamaya çalışıyordu.
Bunların hepsi geceyi boş geçirmesi yüzündendi. Arat ona sabah erken geleceksin deyip Sibel'le iş seyahatine göndermekle tehdit edince geceyi erken noktalamak zorunda kalmıştı.
Tabii bu durumda Barış'ın dertli olmasının etkisi de büyüktü ancak yine de saçmaydı.
Umut Gürsoy hiçbir geceyi yalnız geçirmezdi.
Sırtına yaslanan bedenin sıcaklığı tüm vücuduna yayılırken aldırmadan yoluna devam etti.
Sonunda adamlardan yeteri kadar uzaklaştıklarına ikna olduktan sonra motoru durdurup kaskını çıkardı.
Sahil boyunca ilerlerken kız da sessizce yanında yürümeye devam ediyordu.
"Sormayacak mısın?"
Umut umursamazca omzunu silkti.
"Neyi?"
"O adamların kim olduğunu, neden kaçtığımı..."
Genç adam ilerideki kayalığın üzerine otururken gözlerini gecenin karanlığında parlayan Ay'a çevirdi.
"Anlaşılan ben sormasam da senin anlatasın var."
Ağır adımlarla Umut'un yanına ulaşıp kayalığın üzerinde kendine oturacak bir yer bulduktan sonra o da gözlerini gökyüzüne çevirdi.
"Biraz ukala mısın sen yoksa bana mı öyle geliyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...