Ocak 2013
Genç kadın yağan yağmura aldırmadan elindeki kitapları başına siper edip karşı yola geçti. Eve ulaşmasına sadece birkaç sokak kalmıştı. Etrafta koşuşturan insan manzarasına artık öylesine aşinaydı ki, sanki en usta ressamın elinden çıkan tablolar gibiydi.
Sema, son caddeyi de geçtikten sonra adımlarını daha da hızlandırıp kendi evine ulaştı.
"Nerede bu anahtar ya?"
Çantasının içindeki karışıklıkta anahtarını bulmaya çalışırken birden evin kapısı açılıverdi.
"Mine, kusura bakma tatlım. Uyuyacağını söylemiştin ancak sanırım fazla gürültü yapıp uyandırdım seni."
Genç kız, cümlesini henüz tamamlamıştı ki, başını kaldırıp karşısına baktığında kendisini karşılayan bir çift gece karası göz oldu. Bu adam kimdi, evinde ne işi vardı bilmiyordu zaten o sırada ilgilendiği tek şey fütursuzca hızlanan kalp atışlarıydı.
Dakikalarca karşısındaki adamın gözlerine baktı. Sanki beyni işlevini yitirmiş kalbi tüm yönetimi ele geçirmiş gibiydi.
"İçeri girmeyecek misin?"
"Hı?"
Sema, çok derinlerden gelen sesi güçlükle idrak ederken kendini toplamaya çalıştı. Yanlış eve mi gelmişti? Londra'nın göbeğinde yanlışlıkla geldiği bu evde bir Türk'e rastlama ihtimali yüzde kaç olabilirdi ki?
"Üşümüş olmalısın, gir hadi içeri."
Genç kız, daha fazla sorgulamadan içeri girdiğinde kendi evine geldiğine kesinlikle emin oldu.
"Ben yanlış eve gelmediğime göre siz-"
"Mine'nin abisiyim ben." dedi elini karşısındaki kadına uzatırken. "Tayfun..."
"Ben de Sema, memnun oldum."
Genç kız, adamın elini sıktığında iki ten, birkaç ay sonra olacaklardanhabersiz ilk kez tanıştı birbiriyle...
Eylül 2017
Yusuf'un evde yankı bulan sesiyle Mine bir adım öne çıkıp abisinin görüş alanına girdi.
Ancak o sırada Tayfun'un görüş alanına girebilen tek canlı Sema'ydı. Genç kadın, karşısındaki adama bakarken bir an kendine engel olamayıp ağlamaktan korktu.
Tayfun'u uzun zamandır görmemişti. Aslında uzunca bir süre daha görmeyi istemiyordu ancak adam habersizce çıkıp gelmişti.
Yusuf, babasının bacaklarına dolanırken kendi dilinde ben buradayım diyordu.
"Aslanım! Gel bakalım."
Genç adam, çocuğu kucağına aldığında Yusuf, kollarını hızla babasının boynuna doladı.
"Ösyedim seniii!"
Tayfun, elini çocuğun beline yaslarken bakışlarını karşısındaki kadından ayırmadan cevap verdi.
"Ben de seni özledim. Hem de çok..."
Bu cevabının muhatabı sanki oğlu değil de karşısındaki kadındı. Gözlerine bakarken canından can kopuyor gibi hissediyordu.
"Sen, habersiz gelmezdin. Bir sorun mu var?"
Tayfun, Sema'nın bakışlarındaki soğukluğu hissedince içi üşüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...