Umut gözlerini araladığında kollarının arasında uyumakta olan kızı görünce yüzündeki gülümsemeye engel olamadı. Sonunda beklediği huzur dolu sabahlar gelmiş gibiydi. Evet, belki Mine'yle henüz evlenmemişti ancak bu durum hayal ettiklerini yaşamasına engel değildi ki...
Genç adam, elini usulca havaya kaldırıp kızın buğday sarısı saçlarını okşarken leylak kokusunu içine hapsetti. Dudaklarının kıyısı, kızın ipeksi saçlarına değdiğinde Mine, yüzünü biraz daha adamın boyun girintisine yaklaştırdı ama gözlerini açmadı. Uyanmak istemiyordu ki... Sanki gözlerini açarsa kendi evinde, kendi yatağında yalnız uyanacakmış gibi geliyordu. Bazı geceler böyle Umut'la uyuduğunu gördüğü rüyalar oluyordu ve her defasında da uyanmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.
Ancak bu defaki farklıydı.
"Mine? Hadi, uyan artık güzelim."
Umut'un uyku mahmuru sesini duyunca bunun bir rüya olmadığından daha da emin olup yavaşça araladı gözlerini. Adamın aşk dolu bakışları görüş alanına girdiğinde huzurla gülümsedi genç kız.
"Günaydın."
"Günaydın güzelim."
Umut, kızın saçlarını okşamaya devam ederken Mine, adamın bedenine sardığı ellerini daha da sıkılaştırıp yüzünü boynuna gömdü.
"Hadi ama karnım acıktı. Uyanmaya niyetin yok mu?"
Mine başını iki yana sallayınca Umut bu defa kızı zorla kollarından ayırıp dudaklarına sert bir öpücük bıraktı.
"Acıktım ben kadın! Tercih senin... Kahvaltı mı hazırlarsın yoksa yatakta mı kalalım? Ben iki türlü de doyabilirim."
Genç kız, abartılı bir tavırla gözlerini büyütürken hızla yataktan kalktı.
"Edepsizleşme sabah sabah! Kalktım işte!"
Umut, kızın bu telaşlı hâline gülümserken o da tıpkı Mine gibi yatağı terk etti.
İkisi birlikte mutfağa girdiğinde Umut, hemen kenardaki kahve makinasına ilerlerken Mine sanki yıllardır bu evde yaşıyormuş gibi hiç tereddüt etmeden erzak dolabı olduğunu tahmin ettiği kapağı aralayıp çayı çıkardı.
Adam, elindeki kahve bardağını dudaklarına götürürken merakla sordu.
"Çayın orada olduğunu nereden biliyordun?"
"Tahmin ettim diyelim."
Umut kahvesinden bir yudum alıp merakla kızı izlemeye devam etti. Mine, bu kez de ocağın altındaki çekmeceyi açıp çaydanlığı çıkardığında adam hızla kızın dibinde bitti.
"Sen daha önce benim mutfağımı karıştırmadığına emin misin? Bu kadarı da tahmin olamaz."
Mine, çaydan iki kaşık alıp çaydanlığın üst kısmına döktükten sonra çayı ıslatmak üzere suyun altına tuttu.
"Bu eve arada bir de olsa bir kadın geliyor ve her şeyi o düzenledi değil mi?"
Umut, başını olumlu yönde sallarken kızı izlemeye devam etti.
"Her mutfağın genel bir düzeni vardır. Bak mesela bu alt çekmecede büyük ihtimalle tavalar ve tencereler duruyor." dedi Mine çaydanlığı aldığı çekmecenin hemen alttaki çekmeceye ulaşırken ve ardından mutfak tezgâhının ocağa yakın olan çekmecesini açtı. "Burada da kaşıklık..."
Mutfak gerçekten de Mine'nin tahmin ettiği gibi yerleştirilmişti.
"Saçma... Neden her mutfakta eşyalar aynı yerde durur ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...