Bazı aşklar bir öpücükle başlar, bazıları ise bir öpücükle son bulurmuş. Peki, şu anki duruma hangi kısım daha uygundu? Bu öpücük bir aşkı başlatmış mıydı? Yoksa son mu bulmuştu o aşk denen illet duygu?
Aşk biter miydi? Peki ya tutku, sadakat, sevgi... Bunlar bitebilir miydi? Birilerine karşı bu duyguları hissetmek için illa karşılık almaya gerek var mıydı?
Mine, saniyeler içerisinde sadece bunları düşündü. Ama cevabını çoktan bulmuştu.
Genç kız her ne kadar dudaklarındaki baskıya kayıtsız kalamasa da adamı hızla kendinden uzaklaştı.
"Sen beni öpemezsin!"
Umut, şaşkın bir ifadeyle Mine'ye bakarken kız, yataktan hızla uzaklaşıp ayağa kalktı.
"Öpemezsin Umut. Yapamazsın. Daha fazla buna izin vermeyeceğim. Ben bu değilim. Böyle biri değilim. Hayatımda gardımı indirdiğim belki de tek erkektin. Ama bundan sonra böyle olmayacak."
"Mine-"
"Lütfen." dedi genç kız elini havaya kaldırıp adamı susturarak. "Kapıyı açar mısın?"
"Nereye gideceksin?"
"Hiçbir yere... Sadece seninle daha fazla aynı odada durmak istemiyorum. Aç kapıyı."
Umut, olanların şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışırken Mine'nin yanına ulaştı.
Genç kız, adamın gözlerindeki kararsızlığı fark edince, "Merak etme. Gitmeyeceğim hiçbir yere. Zaten bu hâlde evime de gidemem." dedi.
Umut, kapıyı açtığında Mine odadan çıkmadan önce son kez baktı adama.
"Bu gece sondu Umut. Beni bir daha görmeyeceksin. Bundan sonra ne senin karşına çıkacağım ne de kendime eziyet edeceğim."
Mine, adımlarını sıklaştırıp odadan çıkarken Umut, narin bir dokunuşla kızın kolunu kavradı. Genç kız, ilk önce kolunu kavrayan ele baksa da sonradan gözlerini Umut'a çevirdi.
Bakışları sorgular cinstendi. Neden hâlâ kendisini durdurmaya çalıştığını anlayamıyordu.
"Sen burada yat. Ben inerim aşağıya. Zaten yeteri kadar hırpalandın."
Mine, kısa bir süre kararsız kalsa da bu teklifi kabul etti. Birkaç adımda yatağa ulaştıktan sonra örtünün altına girip ağır hareketlerle yatağa uzandı.
Genç kız, çoktan gözlerini kapatırken Umut, hâlâ Mine'den bir şeyler duymayı bekliyor gibiydi. Ancak dakikalar geçmesine rağmen kızdan bir ses çıkmayınca Umut da sonunda pes etti.
Tam odadan çıkmak üzereyken Mine'nin sesi yankı buldu odanın duvarlarında.
"Umut?"
Genç adam, bedenini kıza doğru çevirdi. İçindeki bu beklentinin anlamı neydi anlayamıyordu. Neden şu an Mine'nin bir şeyler söylemesini istiyordu?
Umut, henüz bir şey söyleyemeden Mine tekrar seslendi.
"Işığı kapatır mısın?"
Genç adam uğradığı hayal kırıklığını sindirmeye çabalarken tek kelime etmeden ışığı kapatıp odayı terk etti.
Ayak sesleri yavaş yavaş uzaklaşırken Mine, başının altındaki yastığı kollarının arasına alıp sarıldıktan sonra derin bir nefes aldı.
Canı yanıyordu. Sanki aldığı her bir nefeste canı yanıyordu. Acı çekmek böyle bir şeydi belki de... Umut'a olan hisleri kalbindeki varlığını sürdürse de son yaşananlar kızın canının yanmasına yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...