Umut çaresizce etrafına bakınmaya devam ederken sonunda Mine yanına ulaşmıştı.
"Bir sorun mu var? Neden odalar hazır değil hâlâ?"
Umut, resepsiyonist kızla kısa bir süre göz göze geldikten sonra Mine'yi kolundan tutup sessiz bir köşeye çekti.
"Umut ne oluyor?" diye sordu Mine, merakla karşısındaki adama bakarken.
"Ufacık bir problemimiz olabilir."
Mine, devam etmesi için beklerken Umut, kızın onu yanlış anlamasından korkuyordu.
"Arat bir hafta önce benim adıma iki kişilik tek bir oda ayırttırmış."
"Yani?"
"Sonra da onu değiştirip iki oda ayırttırmayı unutmuş."
"Tamam, başka bir oda şimdi ayarlasınlar."
Umut kaşlarını havaya doğru kaldırırken gözlerini kaçırmıştı.
"Maalesef bir haftadan önce boş oda yok. Sezon açık ve Marmaris'teyiz. Aslına bakarsan ben şu an herhangi bir otelde de boş yer bulabileceğimizi sanmıyorum."
Mine bir süre cevapsız kalıp düşündükten sonra umursamaz bir tavırla omzunu silkti.
"Benim için sorun yok. Altı üstü bir hafta... Beni yiyecek hâlin yok ya. Ne yapalım, kalırız birlikte."
İşte Umut bundan Mine kadar emin değildi. Bu kıza karşı bir çekimi vardı, bundan emindi artık ve bir hafta boyunca aynı odanın içinde bu eziyete ne kadar dayanabilirdi gerçekten bilmiyordu.
Resepsiyona geri döndükten sonra artık bir sorun daha çıkmadan girişlerini yapmışlardı. Dakikalar sonra kendileri için hazırlanan odaya ulaştıklarında Umut gözlerini hızla odanın içinde dolaştırdı.
Çift kişilik bir yatak, dolap, makyaj masası ve iki tane tekli koltuk vardı.
Harika! Neden şu an bütün klişeleri yaşamak zorundaydı ki? En azından bir kanepe olsaydı bu Sarı Cadı'yla aynı yatağı paylaşmak zorunda kalmayabilirdi.
"Sorun yok. Gerilme bu kadar. Araya sınır koymak şartıyla birlikte yatabiliriz."
Umut duyduklarıyla beraber ikinci şaşkınlığını yaşarken bu kızın gerçekten diğerleri gibi olmadığını kabullenmişti.
Başka hatun olsa ben seninle yatmam diye bas bas bağırınırdı. Gerçi gecenin sonu yine Umut'un istediği gibi biterdi orası ayrıydı.
Ancak Umut bu gecenin diğerleri gibi olmayacağına kalıbını basabilirdi. Asıl sorun Mine değildi aslında. Umut bu kıza karşı neden böylesine zayıf olduğunu anlayamıyordu. Tamam, elbette sağlıklı bir erkekti ve Mine gibi çekici bir kadını tabii ki de arzuluyordu ancak bu farklıydı.
Sanki onunla birlikte olursa bu arzu bitmeyecekmiş hatta daha fazlasını isteyecekmiş gibi bir his vardı içinde.
Umut, Mine'ye herhangi bir şey belli etmemek adına kendini derhâl lavaboya attı. En azından yüzüne çarpacağı soğuk su ona biraz olsun yardımcı olabilirdi.
Musluğu açtıktan sonra bir an bile durmadan arka arkaya suyu yüzüne çarptı. Aslında böyle yüzünü yıkamak yetmezdi. Soğuk suyla bir duş alsa daha iyi olacak gibiydi.
Kenarda duran havluyla kısa bir süre göz göze geldikten sonra hızla üzerindekilerden kurtulup kendini soğuk suyun altına attı.
Üzerinden akan soğuk suya rağmen içi hâlâ alev gibiydi. Umut daha fazla bedenine işkence etmeden suyu kapatıp havluyu beline sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Deli Bir Aşk || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli-2]
Romance"Söylüyorum size aşk diye bir şey yok!" Umut masadaki rakı bardağını bir kez daha havaya kaldırmadan kurmuştu bu cümlesini. Kurmaya kurmuştu da birkaç saat sonra başına geleceklerden habersizdi. "Siktir lan! Aşk diye bir şey var! Yoksa bu adam ne...