YORUM VE VOTE İÇİN TEŞEKKÜRLER EĞER BU GECE 150 OKUYUCUYU GEÇERSE YARIN YENİ BÖLÜM GELİİR =)
Yüzünü buruşturup gözlerini kıstı. Derin nefes alışlarını uzun süre izledim. Bişeyler mırıldanmaya çalışıyor gibiydi ama bir yandan da sakin olmaya çalışıyor gibi derin nefes alışları vardı. Gözlerimi sildim. Ağlamak beni güçsüz gösterirdi biliyorum ama dayanamıyordum. Bu kalp kırıcı hareketleri ve benim onun canını yakmam beni etkilemişti.
Ayağı kalktım.
‘Gitmeliyiz.’
Gözleri öfkeyle parlasa da umursamadı ve ellerinden destek alarak emekleme pozisyonuna geldi. Koltuk altından tutarak ona destek oldum ve ayağı kalkmasına yardımcı oldum. Ayağı kalkınca kolunu omzuma attım ve yavaşça adımlarımızı çıkışa yönelttim. Bugün biraz şansım varsa bugünü canlı olarak bitirirdim.
***
‘Anlamıyorum niye taksiye binmemekte bu kadar ısrarcısın. Acı çekiyorsun.’ Diye mırıldandım.
Orman yolunda yürüyorduk belki de beni öldürecekti sonuç olarak onun yara izlerine sandalyenin bacağını saplamıştım. Ben olsam beni öldürürdüm zaten bir işe de yaradığım yoktu – zarar vermekten başka-. Tabi pek ölmek istediğim söylenemez. Aslında bundan sonrasını merak ediyorum. Yani neler olacak?
‘Belki biraz daha senle zaman geçirmek istiyorumdur.’
Gözlerimi yeşil gözlerine çevirdiğim de o yeşil gözlerinde tam olarak bana baktığını ya da dudaklarıma odaklandığını gördüm. Hissettiğini bilseydim benle sadece seks için birlikte olduğunu sanabilirdim ama hissedemiyordu-hissetmiyordu. Ona hiçbir dokunuşumu algılayamıyordu. Gözlerimi isteksizce ondan kaçırarak yeşilliklere baktım. Gözleriyle ağacın yaprakları aynı renk gibiydiler ama bazende ağacın köklerindeki yosun rengini alıyordu gözleri… O inanılmaz gözleri… Şu an onlara doya doya bakabilirdim ama bakamıyordum çünkü bana yalancı demişti. Evet ben kötü bir yalancıydım, Ben asla ondan vazgeçemezdim. Beni tüm ruhuyla sarmıştı.
Mağaraya gelmemize az kalmıştı ki. Porsche artık dayanamayıp kendini dizlerinin üstüne bıraktı. İçimdeki vicdan azabı devam ederken ne yapabileceğimi düşünmeye çalıştım ama bulamıyordum. Bende yanına oturdum.
‘Ne yapabilirim?’
Kafasını hiçbir şey anlamında sallarken gözlerimi ağaç yapraklarıyla meşgul ettim.
‘Diana-‘
‘Bazen ne düşünüyorum biliyor musun?’
Gözlerimi yeşil gözlerine çevirdim ve onun kafasıyla onaylamasını bekledim. Yavaşça kafasını salladığın da derin bir nefes aldım ve devam ettim: ‘Beni o gün keşke öldürseydin.’
‘Neden? Neden seni öldürmemi bu kadar çok istiyorsun?’
Çenem titrerken gözlerimi sildim ve gözlerimi tekrar yapraklara çevirdim. Yapraklarda yeşil rengi yoğunluktaydı ama aralarda ölen sarı renkli yapraklarda vardı. Sarı renkli yapraklar hep beni telaşlandırırdı.
‘Bu kadar üzülmezdim.’ diye fısıldadım. Gözlerim akmak için birikmişti ama izin vermiyordum tekrar sildim.
Yanağım da sıcak bir dokunuş hissettiğim de içim sıcacık olmuştu.
‘Seni üzüyor muyum?’
Yaşlı gözlerimi ona çevirdiğim de ona ne kadar aptal olduğunu söylemek ve sonra ona sıkıca sarılma isteği ile dolduğum için ona bakmamaya-yeşil gözlerine adapte olmamaya- çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Fısıltısı (Harry Styles Fanfic)
FanfictionKötüyü ve iyiyi oynayan bir melek. Geçmişinden habersiz bir kız. Onları bekleyen amansız maceralar sizlerle. Her şey bir araba yangınıyla başladı. Sonra ikisi de uzun zamandır aradıkları aşkı buldu ama önlerinde büyük bir engel var. Bu engel ne...