MERHABA MELEKLERİM BİLİYORUM SİZİ ÇOK BEKLETTİM. BANA BANA BAYA KÜFÜR ETTİNİZ AMA KARŞINIZDAYIM ANİ BİR KARARLA YAZMAK İSTEDİM. BUNDAN SONRA YB DAHA SIK GELECEK GİBİ HABERİNİZ OLSUN. SİZİ SEVİYORUM. VOTE VE YORUM UNUTMAYIIIN :*
DİANA
Siz hiç her şeyin çöküşünü şahit oldunuz mu? Bedeninizden ruhunuzun çıkış anı peki? Ölüm acı veriyor muydu? Kalp atışlarınızı duyamamak yaşayıp yaşamadığınıza kendinizin karar vermeye çalışması. Hayatım boyunca kendimi hiç düşünmediğimi hep birileri için kendimi feda ettiğimi düşünürdüm. O ana kadar. Benim için de kendini feda edenler vardı ya da edebilecekler. O Akathi değildi zaten olamazdı. O Mike’ı düşünüyordu, zeki bir kadındı esmer teni vardı bencillik ona yakışıyordu. O bencildi belli ki önceden insanlara değer vermiş sonra bunu yanlış bulmuştu. O iyi ya da kötü değildi. Her ikisi de üstüne yakışırdı ama o herhangi birini seçmemişti. O korkulacak bir kadındı.
Ağzımdaki demir tadı yoğunlaştı ve dudağımın kenarından akan sıcak sıvıyı hissettim. Gözlerimi sıkıca kapattım. Göğüsüme bir ağrı girdi. Bu kalbinizi söküp atmak gibi değildi daha manevi bişeydi. Canınızdan çok sevdiğiniz kişinin size umut verip yarı yolda bırakması gibiydi. Ben daha öldürücü bir acı beklemiştim ama sonra aslında en büyük acıyı hissettiğimi hatırladım.
Lise yıllarımdaki platonik aşklarım gözlerimin önünden geçti. Gözlerimi kapatıyordum değil mi buranın karanlık olması gerekirdi ama değildi. Kalbimdeki manevi acı göğüs kafesimi zorladı. Çığlık atmak istedim. Annemle babamı gördüm. Onları özlediğimi ağzımda kan tadı varken anladım. Yanağım boyunca sıcak bir ten hissettim. Gözlerimi açtım ama o an aslında artık bir küçük oda yerine gökyüzüne bakan bir yerde uzandığımı fark ettim. O an yanağımda sıcak bir dokunuş olmadığını fark ettim. Dudaklarıma kayan sıcak bir damla vardı. Şeffaftı. Ellerimi yukarı doğru uzattım. Masmavi bir gökyüzü vardı. Yavaşça doğruldum ve işte o zaman daha çok o şeffaf şeyden hissettim.
Üstümde ki renkli elbiseye silerken şeffafları ağlamaya devam ediyordum. O şeffaf şey kan olsaydı, ben gökyüzü yerine rutubetten sarı lekeleri olan o tavana baksaydım daha mutlu olurdum. İşte o zaman gerçek bana şöyle okkalı bir tokat attı. Her şey bitmişti. Ölmüştüm. Her şeyin sonu böyle bitmişti.
İyi son yoktu ve sinema bir şekilde tüm izleyenleri (yani bahsettiğim kalbim, gözüm ve beynimi) ağlatmıştı. Kötü sona küfür eden bir ağzım vardı ama her şekilde bunlar bir vücut yapıyordu. Anlatmak istediğim benden başka ağlayan yoktu. Arkamdan diğerlerinin ağladığını düşündüm ama çok imkansız gibi geldi. Parmak uçlarımla sildim şeffafları. Sonra ayağı kalktım. Burada sonsuz bir mavilik vardı. Güneş yoktu ama aydınlıktı ve bu bana korkutucu geldi sonra düşündüm. Çok kiliseye gitmezdim belki de ama her zaman Tanrı’ya inanmıştım ve iyi bir insan olmuştum. Hem hep söylemez miydi büyükler iyi insan olmak önemli diye. İyiydim ben. Diğerlerine baktıkça iyiydim.
Hala yürüyebildiğime sevindim ve birkaç adım attım. İşte her şey o zaman başladı.
Burada benden başka kimse yoktu.
Tanrı yoktu.
Yalnızdım.
O zaman burası cehennemdi.
MİKE
Diana’nın başının altına elimi koyarak onu Akathi ile yan olarak yatırdık. Sararmış yüzü ona yakışmamıştı. O her zaman koyu kahverengi saçları ile etkileyici gözüküyordu ama şimdi daha çok korkutucuydu. Sarı ten ve koyu kahve saçlar. Beni ürkütüyordu. Korku filmindeki karakterlere benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Fısıltısı (Harry Styles Fanfic)
FanficKötüyü ve iyiyi oynayan bir melek. Geçmişinden habersiz bir kız. Onları bekleyen amansız maceralar sizlerle. Her şey bir araba yangınıyla başladı. Sonra ikisi de uzun zamandır aradıkları aşkı buldu ama önlerinde büyük bir engel var. Bu engel ne...